11. Hukuk Dairesi 2017/2669 E. , 2019/1815 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10/11/2016 tarih ve 2013/33-2016/792 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 05.03.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. Fatma Yoleribayar ile davalılardan ... vekili Av. ... Karan, davalılar ..., ..., Cihan ... mirasçıları ..., ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan Aydın Ayaydın, ..., Cihan ..., Hayri Erdoğan Alkin ve ..."nın müvekkili bankanın genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları dönemde kredi tesisinde, kredi kullandırılmasında ve teminata bağlanmasında bankacılık teamüllerine ve bankalar yasasına aykırı hareket ederek banka öz kaynaklarını riske atmak suretiyle banka zararına yol açtıkları ileri sürerek 654.415,94 TL ve 9.262.435 USD tutarındaki zararın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın TTK 309"uncu maddesi gereğince zamanaşımına uğradığı, müvekkillerinin bankacılık teamüllerine, bankalar yasasına ve mevzuata aykırı hareket ettiklerine dair herhangi bir delil bulunmadığı, iddiaların doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı banka bir tüzel kişilik olup, icra organı olan yönetim kurulunca zararın ve sorumluların öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık sürenin başlayacağı, davalılar hakkında banka yönetim kurulu tarafından 03/02/2002 tarihli kararla dava açılmasına ilişkin karar alındığı, bu durumda 2 yıllık sürenin yönetim kurulu karar tarihi 03/02/2002 tarihinden başlatılacağı,davacı banka yönetim kurulunun zararı ve sorumluları öğrenme tarihi 03/02/2002 olsa da, zararı doğurucu fiil olarak kabul edilen 06/01/1994, 13/01/1994, 03/02/1994, 28/02/1994 tarihli yönetim kurulu karar tarihlerinden itibaren 5 yıllık süre aşıldıktan sonra öğrenmenin gerçekleştiği ve bu davanın açıldığı, bunun dışında, usulsuz kredi verildiği iddiasına dayanak teşkil eden yönetim kurulu kararlarının en son tarihli olanının 28/02/1994 tarihi olduğu 5 yıllık sürenin bu tarihten başlatılması gerektiği, zarar doğurucu fiilin vukuunun, bu kararlara göre kredinin kullandırıldığı tarih olarak kabul edildiğinde dahi en son kredinin 07/03/1994 tarihinde kullandırıldığı, 5 yıllık sürenin 07/03/1994 tarihinden başlatılması durumunda da 5 yıllık sürenin aşılmasından sonra bu davanın ikame edildiği, zamanaşımının kesilmesine sebep olacak hiçbir işlemin bulunmadığı, zarara neden olan fiilin gerçekleştiği tarihin en son tarihli yönetim kurulu kararı olan 28.02.1994 tarihi olarak alınması gerektiği ancak ceza dosyasında tarihinin 11.04.1994 tarihi olarak tespit edildiği, TTK 309. maddesinde 5 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak tanımlanan fiilin vuku tarihinin 11.04.1994 tarihi olarak esas alındığında dahi yasada öngörülen 5 yıllık sürenin 11.04.1999 tarihinde dolduğu, davanın bu tarihten çok sonra 20.12.2002 tarihinde açıldığı, TCK"da öngörülen zamanaşımı süresi de 5 yıl olup, TTK. 309. maddesi ile aynı sürenin öngörüldüğü, uzamış ceza zamanaşımı süresinin somut olaya uygulanamayacağı kabul edilmiş ise de, ceza mahkemesinin anılan dosyasında 7 yıl 6 ay olarak belirlenen uzamış ceza zamanaşımı süresi uygulandığı dikkate alınıp, mahkememizce de uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edildiğinde dahi, anılan dosyada açıkça tespit edildiği üzere zarar tarihinin 11.04.1994 olarak kabul edilip 7 yıl 6 aylık sürenin sonunun 11.10.2001 tarihi olduğunun belirlendiği, bu durumda 11.10.2001 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin tamamlandığı ve mali sorumluluğa ilişkin bu davanın ise 20.12.2002 tarihinde zamanaşımı süresi dolduktan yaklaşık 1 yıl sonra açıldığı, davanın yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin bir dava olup, 4389 sayılı Yasa"nın ek 3. maddesindeki 20 yıllık sürenin uygulanmasının mümkün bulunmadığı, her ne kadar iş bu davanın yönetim kurulu üyelerinin ve müdürlerinin sorumluluğuna ilişkin olup 6762 sayılı TTK"daki zamanaşımı süresinin uygulanması gerekirse de bir an için Bankacılık Yasası hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edildiğinde dahi zamanaşımı süresinin dolduğu 4389 sayılı Yasa"ya eklenen ek 3. maddesinin 12.12.2003 tarihli 5020 sayılı Kanunla getirildiği ve bu maddenin 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe girdiği dolayısıyla 26.12.2003 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolması halinde 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmayacağı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar Aydın Ayaydın, ..., ..., ..., ..."ya verilmesine, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 05/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.