Esas No: 2016/1194
Karar No: 2019/427
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1194 Esas 2019/427 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 19. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSTANBUL 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza
Sayısı : 494-528
Marka hakkına tecavüz suçundan sanık ..."ın 556 sayılı KHK’nın 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A-1, TCK"nın 43/2, 62/1, 52, 52/4, 53/1 ve 54/4 maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesince verilen 16.11.2011 tarihli ve 494-528 sayılı hükmün sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 19. Ceza Dairesince 02.02.2016 tarih ve 4465-1071 sayı ile;
TCK"nın 53. maddesi yönünden ve temel hapis cezasından TCK"nın 43/2. maddesi uyarınca artırım yapılması sırasında yapılan hesap hatası sonucunda hükmolunan fazla cezanın giderilmesi, suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.05.2016 tarih ve 168937 sayı ile;
"...Sanığın dükkânında yapılan arama sonucu patent hakkı katılanlara (Cartier, Tag Heuer, Omega, Audemars, Hublot, Rolex, Channel, Guccio, FTMT, Bulgari, Chopard, Montreo) ait mahkûmiyet hükmüne konu edilen 492 adet sahte oldukları bilirkişi raporları ile sabit saatler ele geçirilmiştir.
Sanık saatleri gümrük satışından satın alandan satın aldığını satışının yasak olduğunu bilmediğini savunmuş, Mahkeme yargılama sonucunda sanığın 556 sayılı KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile düzenlenen 61/A, TCK"nın 43/2, 62, 52, 53/1, 54 maddeleriyle 2 yıl 1 ay hapis ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve suça konu eşyanın müsaderesine hükmetmiştir.
Edinim şekli ne olursa olsun marka hakkı başkasında olan eşyanın taklidinin veya sahtesinin ticarete konu edilmesi yasa koyucu tarafından yasaklanmış ve şikâyet hâlinde yaptırım altına alınmıştır. Sanığın eyleminin de bu kapsamda değerendirilmesinin hukuka aykırılığında hiçbir kuşku yoktur. Ancak cezanın hak ve nasafet kurallarına uygun olması gerekir. Dosya içeriğinde mevcut adli sicil kaydına göre sabıkasız olduğu anlaşılan sanığın iş yerinde yakalanan üç liradan alınıp kârıyla satılan suça konu saatlerin miktarı ve değeri itibarıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını içeren maddenin hükmedilen ceza miktarı fazla olmuş ve Yerel Mahkemenin teşdit nedeni olarak gösterdiği "suçun işleniş biçimi, meydana gelen zararın ve failin kastının ağırlığı" dosya içeriği ile uyuşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Yüksek Dairenizin itiraza konu 02.02.2016 tarihli ve 2016/1071 sayılı kararına yönelik itirazımızın kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün "hak ve nasafet kurallarına aykırı, dosya içeriği ile desteklenmeyen yetersiz gerekçelerle teşdiden ceza tayini" nedeniyle bozulmasına karar verilmesi," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 19. Ceza Dairesince 27.06.2015 tarih ve 8215-20243 sayı ile itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK"nın 5833 sayılı Kanun"un 3. maddesiyle değişik 61/A maddesi gereğince bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezasını gerektiren suçta, temel cezanın 1 yıl 8 ay hapis ve 400 gün adli para cezası olarak tayin edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Burberry Limited, Louis Vuitton Malletier, Hermes International ve ... isimli şirketlerin vekilinin 12.11.2010 tarihli dilekçe ile sanık ..."a ait Kapalıçarşı, Keseciler Caddesi No:118-120 Beyazıt/İstanbul adresinde hak sahibi oldukları markalara ait taklit ürünler satıldığını ileri sürerek şikâyetçi olduğu ve anılan iş yerinde arama yapılmasını talep ettiği,
İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesince 22.11.2010 tarih ve 347 d. iş sayı ile verilen arama kararına istinaden 25.11.2010 tarihinde sanığa ait iş yerinde yapılan aramada; iş yeri içerisindeki raflarda herhangi bir taklit ürüne rastlanılmadığı ancak iş yerinin üst katında bulunan elbise dolabının askısında uzaktan kumanda anahtarının görülmesi üzerine anahtara basıldığında elbise dolabının arka kısmının açıldığı, bu bölüme girildiğinde ikinci bir zula bölmesinin olduğu, yine uzaktan kumandaya basıldığında zula kapısının açıldığı, ikinci zula bölümünde Burberry marka 2 adet çanta, Louis Vuitton marka 192 adet çanta ve 11 adet saat, Hermes marka 19 adet çanta ve 11 adet saat, ... marka 8 adet çanta, Cartier marka 139 adet saat, Tag Heuer marka 7 adet saat, Omega marka 12 adet saat, Audemars Piguet marka 13 adet saat, Hublot marka 39 adet saat, Rolex marka 72 adet saat, Chanel marka 17 adet saat, Gucci marka 4 adet saat, Franck Müller marka 54 adet saat, Bulgari marka 48 adet saat, Chopard marka 84 adet saat, Montres Corum marka 3 adet saat ile şikâyet hakkı kullanılmayan muhtelif markalarda 179 adet saat olmak üzere toplamda taklit markalı 221 adet çanta ve 693 adet saatin ele geçirildiği,
Sanığa ait iş yerinde ele geçirilen Cartier, Tag Heuer, Omega, Audemars Piguet, Hublot, Rolex, Chanel, Gucci, Franck Müller, Bulgari, Chopard ve Montres Corum isimli markalar üzerinde hak sahibi olan Cartier International Ag, ..., Omega S.A., Audemars Piguet Holding S.A., Hublot Sa, ..., Chanel Sarl, Guccio Gucci S.P.A, FMTM Distribution Ltd., Bulgari S.P.A., Chopard International Sa ve ...şirketleri vekilinin 15.12.2010 tarihli dilekçe ile sanıktan şikâyetçi olduklarını beyan ettiği,
12.11.2010 ve 15.12.2010 tarihli şikâyet dilekçeleri ekinde ise uyuşmazlığa konu taklit saat ve çantalar üzerinde kullanılan amblem ve logoların anılan markalar adına tescilli ve marka sahibinin katılanlar ve mağdurlar olduğunu gösterir Türk Patent Enstitüsü marka tescil belgesi suretleri ve marka yenileme belgeleri ile hak sahibi şirketler tarafından ticari markalarına tecavüz eden kişilere karşı hukuk ve ceza davaları açılması için katılanlar ve mağdurlar vekillerine verilen vekaletnameler ve yetki belgelerinin bulunduğu,
Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığının 19.01.2011 tarihli ve 11/558 sayılı yazısı ve ekindeki sicil kayıtları incelendiğinde; katılanların ve mağdurların sanığa ait iş yerinde ele geçirilen ürünler ile tescil ve yenileme belgelerinde yer alan markalar üzerinde suç tarihini kapsayacak şekilde hak sahibi olduklarının tespit edildiği,
15.04.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre; sanığa ait iş yerinde ele geçen ürünlerin orijinal olmadıkları, imalat tarzıyla bu eşyanın kullanılmamış marka taklidi eşya olduğu, aldatıcı, iltibasa yol açan özelliklere sahip olduğu, şikâyetçilere ait tescilli markaların iktibas edilmesi suretiyle kullanılarak marka hakkına tecavüz edildiği sonuç ve kanaatine varıldığı,
Burberry Limited, Louis Vuitton Malletier, Hermes International ve ... vekili tarafından verilen 12.09.2011 havale tarihli dilekçe ile sanık hakkındaki şikâyetten vazgeçtikleri, Cartier International Ag, ..., Omega S.A., Audemars Piguet Holding S.A., Hublot Sa, ..., Chanel Sarl, Guccio Gucci S.P.A, FMTM Distribution Ltd., Bulgari S.P.A., Chopard International Sa ve ...isimli şirketlerin ise vekilleri aracılığıyla toplamda 492 adet saat hakkında şikâyetlerinin devam ettiğini ve davaya katılmak istediklerini belirtmeleri sebebiyle davaya katılmalarına karar verildiği, aramada ele geçirilen 179 adet muhtelif marka saatlerle ilgili olarak şikâyet hakkının kullanılmaması sebebiyle anılan saatlere iddianamede yer verilmediği,
Sanık hakkında marka hakkına tecavüz suçundan açılan kamu davası sonucunda Yerel Mahkemece; “Mahkûmiyet kararına konu saatlerin iş yerinin gizlenmiş bölümlerinde muhafaza edilmesi ve miktarları gözetilerek, suçun işleniş biçimi, meydana gelen zararın ve failin kastının ağırlığına göre,” temel ceza alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle teşdiden tayin ve takdir edildiği,
Yerel Mahkeme tarafından sanık hakkında verilen hükmün kesinleşmesinden sonra ek karar ile infazın durdurulmasına karar verilerek dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderildiği ancak katılanlar ile sanık arasında uzlaşmanın gerçekleşmediği,
Anlaşılmaktadır.
Sanık kollukta; yaklaşık 5 yıldır işlettiği iş yerinde ele geçirilen taklit ürünlerin kendisine ait olduğunu, 3 aydır işlerinin kötü gitmesi sebebiyle taklit ürünlerin satışını yaptığını, arama sırasında ele geçirilen ürünleri çantacı diye tabir edilen isim ve adresini bilmediği şahıslardan temin ettiğini, çantaları 15 TL, saatleri 3 ile 10 TL arasında temin ederek 20-35 TL arasında değişen fiyatlarla sattığını, bu ürünlerin taklit olduğunu bilmediğini, Mahkemede ise; suç tarihinin 15-20 gün öncesinde suça konu çantaları parti malı satışı yaptığını bildiren açık kimlik ve adresini bilmediği Ahmet adlı bir kişiden faturasız olarak satın aldığını, çantaların üzerinde taklit marka bulunduğunu ve satışının suç oluşturacağını bilmediğini, suça konu saatleri de suç tarihi öncesinde tanımadığı kişilerden değişik tarihlerde faturasız olarak satın aldığını, iş yerinde gizli bölme bulunmadığını, önceki dönemde döviz bürosu ve daha öncesinde de Ziraat Bankası şubesi olarak kullanıldığından özel bölümler bulunduğunu, özel bölümleri kendisinin yaptırmadığını, suça konu saatlerin teşhirde olmadığını, müşteri talebi olması hâlinde satışını yapmak üzere ele geçtiği yerde muhafaza ettiğini,
Savunmuştur.
Yerel Mahkemece, "Mahkûmiyet kararına konu saatlerin iş yerinin gizlenmiş bölümlerinde muhafaza edilmesi ve miktarları gözetilerek, suçun işleniş biçimi, meydana gelen zararın ve failin kastının ağırlığı" şeklindeki gerekçe ile temel ceza alt sınırdan uzaklaşılarak 1 yıl 8 ay hapis ve 400 gün adli para cezası olarak belirlenmiştir.
Marka hakkının ihlali suçu, suç tarihi itibarıyla yürürlükte olup 6769 sayılı Kanun"un 191. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 556 sayılı KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A. maddesinin birinci fıkrasında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezasını gerektirecek şekilde yaptırıma bağlanmış, temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler ise TCK"nın 61. maddesinin birinci fıkrasında;
“(1) Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler” şeklinde düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasındaki; “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” biçimindeki hüküm ile de işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması gerektiği vurgulanmıştır.
Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, TCK’nın 61. maddesinin 1. fıkrasına uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği kararı aydınlatma, keyfiliği önleme ve tarafları tatmin etme özelliklerini taşımasının yanında, hâkimin, aşağı ve yukarı hadler arasında takdir yetkisini kullanırken TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen kuralların dışına çıkıp çıkmadığının Yargıtayca denetleneceğini de göstermektedir.
Türk Ceza Kanunu"nda suçlar için çoğunlukla sabit cezalar öngörülmemiş, alt ve üst sınırlar gösterilerek, bu sınırlar arasından hâkime temel cezayı belirleme yetkisi verilmiştir. Basamaklı ceza öngören suçlarda, iki sınır arasında cezayı belirleme konusundaki takdir yetkisi her somut olayın özelliğine göre kanunun genel amacı ve felsefesi gözetilerek 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesinde sıralanan ölçütlere göre kullanılır. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 4. Baskı, s.530)
Hâkim; olayın oluşu, olayın mağdurda yarattığı etki derecesi, mağdurun olay nedeniyle uğradığı zararın miktarı, olayın meydana gelişinde sanık veya sanıkların sergiledikleri ustalık derecesi, mağdurun ekonomik ve sosyal durumu itibarıyla zararı daha derin bir şekilde hissetmesi, olayın meydana geldiği yer ve zaman dilimi, mağdurun yaşı ve ekonomik, sosyal ve kültürel seviyesi; suçun işlenmesi sırasında kastın yoğunluğu, sanıkların organize bir şekilde hareket etmeleri gibi ana unsurları dikkate almak ve fiilin haksızlık içeriğiyle ve dosya kapsamıyla uyumlu bir ceza belirlemek zorundadır. Bu şekilde ceza adaletinin sağlanması, işlenen suçun haksızlık derecesi ve suçun işleniş biçimi ile verilen ceza arasındaki orantının makul bir şekilde dengelenmesi amaçlanacak, bu çerçevede, aynı suçu işleyenlerin aynı cezayı alması, farklı nitelikte suç işleyenlerin de, olayın içerdiği farklılıklar kapsamında farklı cezaları alması amaçlanarak hedeflenen ceza adaleti sağlanacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Marka hakkı sahiplerinin vekilleri aracılığıyla sanık ..."ın İstanbul Kapalı Çarşı"da bulunan iş yerinde hak sahibi oldukları markalara ait taklit ürünler satıldığını ileri sürerek şikâyetçi olup iş yerinde arama yapılmasını talep etmeleri üzerine mahkemeden alınan arama kararına istinaden 25.11.2010 tarihinde yapılan aramada, iş yerinin üst katında bulunan elbise dolabındaki özel mekanizmanın uzaktan kumanda ile açıldığı, açılan bölüme girildiğinde ikinci bir zula bölmesinin olduğu, yine uzaktan kumandaya basıldığında ikinci zula bölmesinin açıldığı, bu bölümde şikâyet hakkı kullanılmayan 25 ayrı markaya ait 179 adet saat, şikâyet hakkı kullanılan ancak hükümden önce şikâyetten vazgeçilen 4 ayrı markaya ait toplam 221 adet çanta ve 22 adet saat ile şikâyet hakkı kullanılan ve hükmün konusu olan 12 ayrı markaya ait 492 adet saat olmak üzere toplamda 914 adet muhtelif markalı ürünün ele geçirildiği olayda;
Satışa arz ettiği taklit markalı ürünlerin tespitini engellemek ve talep eden müşterilere satmak amacıyla iş yerinin üst katında özel mekanizmalı ve gizli bölmeli bir dolaba sahip olan sanığın, 41 ayrı markaya ait toplamda 914 adet ürünü satışa arz ettiği ancak ele geçirilen ürünlerden 12 ayrı markaya ait toplamda 492 adet saat için şikâyetçi olunması nedenleriyle Yerel Mahkemece temel ceza belirlenirken gösterilen “mahkûmiyet kararına konu saatlerin iş yerinin gizlenmiş bölümlerinde muhafaza edilmesi ve miktarları gözetilerek” şeklindeki gerekçelerin oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu, “suçun işleniş biçimi”, “meydana gelen zararın ağırlığı” ve “failin kastının ağırlığı” biçimindeki gerekçelerin TCK’nın 61. maddesinin 1. fıkrasında sayılması, suça konu ürünlerin saklandığı bölümün özellikleri, ele geçirilen ürün miktarı ve tüm dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, gerekçe gösterilen ölçütlerin olay bakımından alt sınırdan ayrılmayı gerektiren ayırt edici özelliklerinin bulunması nedeniyle temel cezanın belirlenmesinde kullanılmaya elverişli yasal ölçütler olarak kabul edileceği değerlendirildiğinde; Yerel Mahkemece 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK"nın 5833 sayılı Kanun"un 3. maddesiyle değişik 61/A maddesi gereğince bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezasını gerektiren suçta, 1 yıl 8 ay hapis ve 400 gün adli para cezası olarak tayin olunan temel cezanın dosya içeriğine uygun, adalet, hak ve nasafet kuralları ve orantılılık ilkesiyle bağdaşacak şekilde belirlendiği ve gösterilen gerekçelerin dosya kapsamı ile uyumlu, yasal ve yeterli olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla; haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.