20. Hukuk Dairesi 2015/9612 E. , 2015/12239 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/07/2014
NUMARASI : 2013/89-2014/546
DAVACI : Orman Yönetimi
DAVALI : M.. oğlu A.. mirasçıları kayyumu N.. N..
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili ile davalılar kayyumu N.. N.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1959 yılında yapılan kadastro sırasında, Gökçedere köyü, 115 parsel sayılı 12255 m2 yüzölçümündeki taşınmaz senetsizden tarla niteliği ile M.. oğlu A.. mirasçıları adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, 27.02.2013 tarihli dava dilekçesiyle, çekişmeli 115 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen tahdit içinde kaldığı ve eylemli orman olduğu iddiasıyla, tapu kaydının iptal edilerek, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili, taşınmaz üzerindeki şerhlerin silinmesi ve davalıların bu yere yönelik elatmasının önlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu Gökçedere mahallesi, 115 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar kayyumu tarafından esasa ve vekalet ücretine yönelik, davacı Orman Yönetimi vekili tarafından ise taşınmazdaki kamulaştırma şerhinin silinmemesi yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman tahdidi içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1944-1945 yıllarında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1950 yılında 5653 sayılı Kanun hükmüne göre makiye ayırma işlemi, 1959 yılında arazi kadastrosu 23.11.1982 yılında ilân edilerek kesinleşen 1744 sayılı Kanuna göre ilk tahdidin aplikasyonu ve 2. madde uygulaması ile 1991-1993 yılları arasında 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece dava konusu taşınmazın kısmen kesinleşen tahdit içinde kaldığı ancak tamamının eylemli orman olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmişse de; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın tapu kaydında DSİ Genel Müdürlüğü lehine kamulaştırma şerhi bulunduğu halde, yapılacak yargılama sonucu verilecek karardan etkilenecek olan şerh sahibi davaya dahil edilmeden hüküm kurulmuştur.
Ayrıca, dosyada kroki niteliğinde bir örneği bulunan orman kadastro haritasındaki çekişmeli taşınmazı ilgilendiren OS hattı ile uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapora ekli haritada gösterilen hat arasında açı, eğim, mesafe bakımından benzerlik bulunmamaktadır. Bu yönüyle rapor denetime elverişli olmayıp, yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulamaz.
O halde, öncelikle, DSİ Genel Müdürlüğü davaya dahil edilmeli, sunacağı deliller toplanmalı, dava konusu taşınmaz kamulaştırılmış ise kamulaştırma haritaları ve tutanakları dosya içerisine alınmalı, dava konusu taşınmazın hangi parselin ifrazı ile oluştuğu araştırılmalı, kök ifraz parseline ait tapu kaydı ve kadastro tutanağı ile, ifraz krokileri ve kök parseli geniş çevresi ile birlikte gösterir kadastro paftası ve çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116, 1744 ve 3302 sayılı kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastro, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkartma haritaları, işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarını askı ilân tutanakları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.
Çekişmeli taşınmazın tamamen ya da kısmen kesinleşen tahdit dışında kaldığı anlaşıldığı takdirde ise; çekişmeli taşınmaz ve geniş çevresini hep birlikte gösterir orijinal kadastro paftası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, çekişmeli taşınmazın eylemli durumu incelenerek değerlendirilmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Aynı zamanda taşınmazın tamamı orman yapıldığı halde ormanlar üzerinde şerh bulunamayacağından tapu kaydında bulunan kamulaştırma şerhinin silinmesine karar verilmemiş olması ve davacı Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebi reddolunduğuna göre bu kısım yönünden vekille temsil olunan davalı M.. oğlu A.. mirasçıları kayyımı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması da doğru değildir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı kayyımı ve davacı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/12/2015 günü oy birliği ile karar verildi.