10. Hukuk Dairesi 2016/4055 E. , 2016/7087 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin geçerli olduğunun ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma sonrası, ilâmında belirtilen gerekçe ile davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.01.1989 – 29.06.1989 tarihleri arasında 28 gün hizmet sözleşmesine dayalı sigortalılığı bulunan ve 1 yıl 6 aylık askerlik süresini borçlanmış olan davacının, vergi kaydına dayalı olarak daha önce 29.06.1989 tarihinden itibaren devam eder şekilde 23 yıl 6 ay 2 gün Esnaf Bağ-Kur sigortalısı sayılır iken, 04.01.2013 tarihli tahsis talebi üzerine yapılan inceleme sonucu, vergi veya meslek kuruluşuna kaydı olmadığı gerekçesiyle 31.08.2008 – 13.05.2011 ve 21.05.2011-30.11.2012 tarihleri arası dönemle sınırlı sigortalılık süresi iptal edilerek tahsis talebi reddedilen davacı; dava dilekçesi ile iptal edilen dönemdeki sigortalılık süresi geçerli sayılarak yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemiş, Mahkemece Dairemizin bozma ilamı öncesi, uyuşmazlık konusu dönemde vergi kaydının bulunduğu ve primlerin ödendiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Dairemizce bu kararın, davacının uyuşmazlık konusu bu sürelerde vergi kayıtlarında çelişki olduğundan bu çelişkinin giderilmesi, vergi kaydı olması halinde zorunlu, olmaması halinde ise ödenen primlere göre isteğe bağlı sigortalı olup-olmayacağı ve süresi üzerinde durulması gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası davacının söz konusu dönemde vergi kaydı olmadığının anlaşıldığı, mahkemece, söz konusu dönemde isteğe bağlı sigortalı sayılması sonucu 01.05.2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
1479 sayılı Kanunun 79. , 5510 sayılı Yasanın 50-52. ve Bağ-Kur İsteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliğinin 5. maddelerine göre, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmak için Kuruma yazılı başvuru ya da isteğe bağlı sigortalı olma iradesini ortaya koyacak şekilde Kuruma prim ödemesinin varlığı koşul olup davacının, 1992 ve 1997 yıllarındaki af kapsamında yada icra tehdidi altında geçmişe yönelik prim ödemesinin olmadığı, icra yolu ile prim tahsilatının da bulunmadığı ve mevzuatımızda geçmişe yönelik prim ödemesi ile isteğe bağlı sigortalılık imkanı veren düzenlemenin de bulunmadığı gözetilerek, ödediği primlerin, her bir primin ödendiği tarihten itibaren karşıladığı süre kadar isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilebileceği göz önünde bulundurularak, Kurumdan her bir primin karşıladığı süre sorularak, belirlenecek süre kadar (şüphesiz zorunlu sigortalı olduğu dönemde isteğe bağlı sigortalılık verilmeyeceği gözetilmeli), davacının isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi ve sonuç olarak yaşlılık aylığı şartlarının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde, Kurumdan gelen ve net olmayan cevaba göre, hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de; 6100 sayılı HMK"nun “yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, “yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede “kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği,” “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise “yargılama giderlerine, mahkemece re"sen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği,” hüküm altına alınmıştır. Davacı her ne kadar dava açarken 01.02.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı talebinde bulunmuş ise de, dava açıldıktan sonra 01.05.2015 tarihinde tahsise ilişkin koşullarını yerine getirdiği anlaşıldığından, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, kabul kararı verilerek kurum lehine yargılama giderlerine hükmedilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.