11. Ceza Dairesi 2018/526 E. , 2020/4019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesi uyarınca “tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır” hükmü ile 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda anılan maddeye eklenen “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” ek fıkra hükmüne göre yokluğunda verilen kararın sanığın dosyadaki bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi üzerine mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2 ye göre yapılan tebligat parçasının incelenmesinde, belirtilen adres bulunmadığından bahisle iade edildiği, bunun üzerine son bildirilen adrese tebligat kanunu 35. maddeye göre tebligat yapılarak karar kesinleştirilmiş ise de, mernis adresine yapılan tebliğde adres yeterli olmasına rağmen yetersiz adres gerekçesi ile tebligat yapılmadığı, tebligat kanunu 35. maddeye göre yapılan tebligatın geçerli olmadığı, öğrenme üzerine sanık müdafiinin kararı yasal sürede temyiz ettiğinin ve eski hale getirme istemi ile birlikte temyiz istemi bulunması halinde inceleme yerinin Yargıtay’ın ilgili Dairesi olduğundan mahkeme tarafından verilen ek kararın da hukuken yok hükmünde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Sahibi olduğu çek hesabından adına sahte çek düzenlenmesi nedeniyle sanığa yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçundan doğrudan zarar gören ve kovuşturmanın her aşamasında müdahale yoluyla kamu davasına katılma hakkı bulunan mağdur şirket yetkilisine iddianame ve duruşma günü usulen tebliğ edilmeden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması ,
2-Sanığın, sahte çek kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında, sanığın savunmalarında çeki tanık ..."ten ciro yapılmaksızın sattığı 46 FU 244 plaka sayılı araca karşılık aldığını, beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, çekte ilk ciranta olarak görünen Oktay Ceritli hakkında araştırma yapılarak gerçek şahıs olup olmadığının belirlenmesi, gerçek şahıs ise davet edilerek CMK"nin 48. maddesi uyarınca hakları hatırlatılmak sureti ile tanık sıfatıyla dinlenmesi, çeki kendisinin verip vermediğinin sorulması, sanığın, katılan ..."nın , tanık ..."in, ilk cirantanın ve keşideci şirket yetkilisinin suç tarihinden önceki resmi kurumlardan temin edilecek yazı ve imza örnekleri getirtilip, huzurda alınan yazı ve imza örnekleri ile birlikte; çekin ön ve arka yüzündeki el yazıları ile keşideci ve cirantanın imzalarının, keşideci, cirantalar , tanık ... ve sanığın eli ürünü olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespit ve tayin edilmesi gerekirken, eksik araştırma hüküm kurulması,
3- Kabule göre de;
a) Temel cezanın belirlenmesi sırasında alt sınırdan uzaklaşma gerekçelerinin somut olaya uygun ve denetime olanak verecek biçimde gösterilmemesi suretiyle yasa metninin tekrarı ile yetinilerek cezanın teşdiden uygulanması, yasaya aykırı,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.