20. Hukuk Dairesi 2014/7256 E. , 2015/12227 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kemaliye Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2014
NUMARASI : 2008/354 - 2014/23
DAVACI : Kuşak K.TK
DAVALILAR : A.. K.. - M.. K..
MÜDAHİL : Hazine
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı köy tüzel kişiliği ve müdahil Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Kuşak köyü 164 ada 12 parsel sayılı 14484,80 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğiyle M.. K.. adına, 164 ada 13 parsel sayılı 14580,46 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliği ile A.. K.. adına, 164 ada 18 parsel sayılı 30693,17 m2, 164 ada 19 parsel sayılı 7177,37 m2, 164 ada 20 parsel sayılı 3183,12 m2, 167 ada 2 parsel sayılı 24200,42 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tarla niteliği ile, 167 ada 1 parsel sayılı 1279,47 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bahçe niteliği ile köy tüzel kişiliğinin yaptığı itirazlar reddolunarak komisyon kararı ile A.. K.. adına, 165 ada 1 parsel sayılı 2878,58 m2, 165 ada 2 parsel sayılı 12285,53 m2, 166 ada 1 parsel sayılı 46365,77 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tarla niteliği ile köy tüzel kişiliğinin yaptığı itirazlar reddolunarak komisyon kararı ile M.. K.. adına tesbit edilmiştir.
Davacı köy tüzel kişiliği, Kemaliye ilçesi, Kuşak köyü 164 ada 12, 13, 18, 19 ve 20, 165 ada 1 ve 2, 166 ada 1 ile 167 ada 1 ve 2 sayılı parselin zilyetliği devir sözleşmeleri ile köy tüzel kişiliğine satıldığını kadastro tespiti sırasında davalılar adına hatalı olarak tespit gördüğünü söz konusu parsellerdeki kadastro tespiti ve komisyon kararlarının iptali ile taşınmazların köy tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Hazine taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu bu nedenle Hazine adına tescil edilmeleri gerektiği iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece, davacı ve asli müdahilin davasının ayrı ayrı reddine, Erzincan ili, Kemaliye ilçesi, Kuşak köyü 166 ada 1 parsel, 164 ada 12 parsel, 164 ada 13 parsel, 164 ada 18 parsel, 164 ada 19 parsel, 164 ada 20 parsel, 165 ada 1 parsel, 165 ada 2 parsel, 167 ada 1 parsel ve 167 ada 2 parsel sayılı taşınmazların komisyon kararı gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı köy tüzel kişiliği ile müdahil Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli taşınmazlar orman alanı dışında bırakılmıştır.
1) Davacı köy tüzel kişiliğinin temyiz itirazları yönünden;
Mahkeme ilâmı davalı köy tüzel kişiliğine 09/07/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise 04/08/2014 günü hâkimlikçe havale edilmiştir. 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 432. maddesine göre temyiz süresi 15 gün olduğu gibi, harca tâbi işlemlerde Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 1984/5 E. - 1985/1 K. sayılı ve 25.01.1985 günlü İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, harç alınmadan temyiz defterine kaydedilen dilekçeler için HUMK’nın 434/3. maddesinde yer alan (eksik harç ödenmesi halinde yapılacak işlem ile ilgili kuralın benzetme yolu ile uygulanacağı) belirlenmiştir. Bu durumda; temyiz defterine kayıt tarihi itibarı ile temyiz süresi geçirilmiştir. Ayrıca, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2) Müdahil Hazinenin temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki; davalıların dayandığı 13/06/1987 tarih 4 sıra nolu tapu kaydının tüm geldi ve gitti kayıtları ile varsa harita veya krokisi getirtilerek keşif sırasında mahallinde usulüne uygun şekilde uygulanmamış, çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı tespit edilmemiştir. Bu nedenle, mahkemece öncelikle dayanılan tapu kayıtları tüm geldi ve gitti kayıtları ile varsa harita ve krokisi getirtilerek, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları ve tüm parselleri birlikte gösterir birleşik kadastro paftası ile bu parselleri dıştan çevreleyen komşu parsel tutanakları, varsa dayanak belgeleri getirtilmeli, bu tapu kaydına dayanılan ve çekişmeli taşınmazlara komşu olan taşınmazlara ilişkin açılmış bulunan başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tespit edildikten sonra önceki bilirkişiler dışında seçilecek bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte dayanılan tapu kaydı, yerel bilirkişi marifetiyle zemine uygulanmalı, tapu kaydı kroki ya da haritaya dayanıyorsa 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/A maddesi uyarınca haritalarına göre kapsamı, dava konusu taşınmaz bölümüne kimin, ne zamandır, ne sıfatla zilyet olduğu hususları belirlenmeli, tapu kaydı herhangi bir kroki ya da haritaya dayanmıyor ise 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesi uyarınca harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıtlarda taşınmazın kayıt sahibi tarafından kullanılması hâlinde, değişmez sınırlı kaydın sınırlarına değer verilerek kapsamının belirleneceği, değişebilir sınırlı kayıtlarda ise aynı Kanunun 20/C maddesi gereğince miktarına değer verilerek belirlenmesi gerekeceği gözönünde bulundurulmalı, uygulama fen bilirkişi tarafından düzenlenecek kroki üzerinde gösterilmeli, dosyada bulunan orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı, dava konusu taşınmazların dayanak tapu kaydı kapsamında kalmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde ise bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için o taşınmaz üzerinde aralıksız, çekişmesiz ve ekonomik amaca uygun bir biçimde malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdürülmesi ve 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş bulunması gerektiği ev yapmak, yılın sadece belli bir mevsiminde harman yeri veya yaylak olarak hayvanları otlatmak için kullanmak gibi hususların, ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak değerlendirilmesi düşünülemeyeceği, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarında taşınmazın davalılar tarafından yılın belirli aylarında yaylak olarak hayvan otlatmak için kullanıldığının anlaşıldığı, bu şekilde tezahür eden bir zilyetliğin, ekonomik amaca uygun, iktisap sağlayıcı nitelikte bir zilyetlik olmadığı gözönünde bulundurularak Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, davacı köy tüzel kişiliğinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, müdahil Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 03/12/2015 günü oy birliği ile karar verildi.