10. Hukuk Dairesi 2015/13095 E. , 2016/7072 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, murisin 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin geçerli olduğunun tespiti ve ölüm aylığının kesilmesi işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtilen gerekçe ile davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
28.09.1993 tarihinde davalı Kurum kayıtlarına intikal eden bildirge ile Bafra Bakkallar Odası kaydına istinaden 22.03.1985 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılık tescili yapılan davacının 14.05.2006 tarihinde vefat eden muris eşinin, 30.04.1992 tarihine kadar sigortalı kabul ediliyorken kurumca yapılan 2008 yılındaki teftiş sonrası oda kaydı geçersiz kılınarak, sadece 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetler dikkate alınarak 20.11.2006 tarihinden geçerli olmak üzere ölüm aylığı bağlandığı, 20.05.2006-19.11.2006 tarihleri arası 1479 ve 506 sayılı Yasalardaki hizmetlerin birleştirilmesi sonucu bağlanan ölüm aylıklarının yersiz olduğundan bahisle davacıya borç çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24’üncü ve 25"inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve
sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya ötürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla Kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14’üncü maddesiyle değiştirilen hükümle zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir.
Mahkemece, haklarında suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılan oda yetkilileri hakkında açılmış bir ceza tahkikatı veya ceza dosyasının varlığı ve sonucu araştırılmalı, dosyada sigortalılığın iptaline dair Kurumun 30.06.2008 tarih ve 2 sayılı müfettiş raporu dosyaya getirtilmeli, Kurumun belirtilen davacı murisinin üyelik kaydına ilişkin olarak defterde kazıntı yapılıp-yapılmadığı yönündeki tespit hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı, oda kaydında tahrifat veya sahtecilik yapıldığının tespiti halinde, ödenen primler nedeniyle geçmişe yönelik sigortalılık verilemeyeceği gözetilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.