Hukuk Genel Kurulu 2017/1711 E. , 2021/727 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; 07.04.2006 tarihinde davalı ...’in işleteni ve davalı ...’ın sevk ve idaresindeki aracın davacılardan Kız ...’in kocası ...’ın babası olan ...’e çarparak onun ölümüne neden olduğunu, ceza yargılamasında davalı sürücünün asli kusurlu bulunduğunu ileri sürerek davacı ... için 30.000TL, davacı ... için 20.000TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili sürücünün kusursuz olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davacıların ekonomik durumlarının müvekkilinden daha iyi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkeme Kararı:
7. Kartal (Kapatılan) 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.2009 tarihli ve 2007/393 E., 2009/626 K. sayılı kararı ile; davalı sürücünün asli kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı ... için 20.000TL, davacı ... için 12.500TL manevi tazminatın olay tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 12.05.2014 tarihli ve 2013/8671 E., 2014/7435 K. sayılı kararı ile;
“…1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2)Dava, trafik kazasında murisin vefatı nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK."nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacıların murisinin de kazada bir miktar kusurunun oluşu, kazanın oluş şekli, saati ve diğer hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacılara takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. ... Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2014 tarihli ve 2014/437 E., 2014/624 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacılara takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
13. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; davanın, davalılar ... ve ... aleyhine açıldığı, ilk kararın (adresi meçhul olduğundan) davalı ...’e ilanen tebliğ edildiği, ilk karara karşı davalı ... vekilinin temyiz isteminde bulunduğu, bozma kararı üzerine hakkındaki karar kesinleşen davalı ...’e bozma kararının, duruşma gününün ve direnme kararının tebliğ edilmediği, direnme kararının başlığında davalı olarak yalnız ...’a yer verilmesine rağmen hüküm fıkrasında yine; “Önceki kararda direnilerek davanın kısmen kabulü ile davacı ... Kantekin için 20.000,00TL. davacı ... için 12.500,00TL. manevi tazminatın 07.04.2006 tarihinden başlayacak yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazla isteğin reddine...” yer verilmiş olması karşısında; direnme kararının usule uygun olup olmadığı, açıklanan durumun direnme kararının infazında tereddüt oluşturup oluşturmayacağı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
14. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi; “(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
şeklinde düzenlenmiştir.
15. “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi ise:
“(1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.
(2) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
(3) Hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verilir.
(4) Hüküm, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.” düzenlemesini içermektedir.
16. Açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
17. Yerel mahkeme kararı, bozma kararı ile birlikte ortadan kalkıp hukukî geçerliliğini yitirmektedir. Bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde de değildir. Bu nedenle kurulacak yeni hüküm HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde oluşturulmalıdır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 14.05.2014 tarihli ve 2013/9-1989 E., 2014/657 K.; 29.03.2017 tarihli ve 2017/11-76 E., 2017/570 K. sayılı kararı ile 05.04.2017 tarihli ve 2017/19-909 E., 2017/622 K.; 28.02.2018 tarihli ve 2017/21-1721 E., 2018/345 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır.
18. Ne var ki, infaz edilecek olan karar son karar olup ilk karar da bunun eki niteliğinde olmadığından, yeni hükmün kesinleşen yönler de dikkate alınmak suretiyle infazda tereddüt yaratmayacak açıklıkta kurulması gerekmektedir. Yerel mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde verilen ilk karar davalı ... açısından kesinleşmiştir. Hakkında verilen karar kesinleşen ... hakkında yeniden hüküm kurulmuş, infaz edilecek karar son karar olduğundan adı geçen davalı mükerrer olarak tazminattan sorumlu tutulma tehlikesiyle karşılaşmıştır. Bu nedenle yerel mahkemece adı geçen davalı da karar başlığında gösterilerek davalı ... açısından verilen ve kesinleşen ilk karar ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak biçimde, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
19. Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklana nedenlerle;
Direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.