(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/45453 E. , 2020/8044 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı tarafından müteahhit sıfatı ile inşaatı gerçekleştirilen ...Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ne ait şantiyelerde işin başlangıcı olan 2003 senesinden beri şantiye şefi olarak görev yaptığını, müvekkiline hak etmiş olduğu ve asgari değeri meslek odasınca belirlenmiş şantiye şefliği ücretlerinden doğan alacaklarının ödenmediğini, alacakların tahsili için şifahi taleplerde bulunulduğunu, bu taleplerin karşılıksız kalması üzerine müvekkilinin ... 4. Noterliğinden ihtarname keşide ettiğini, ancak, ihtarname tebliğine rağmen ödemenin yapılmadığını belirterek ücret alacağının hak ediş tarihi olan 30/06/2007 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının hiç bir zaman müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, dava dilekçesinde sözü edilen ve müvekkili firmanın taahhüdünde bulunan SS.Buca Tarımsal Kalkınma Kooperatifi işinde davacının Kooperatifin kontrolü olarak görev yaptığını, davacının ayrıca projenin müellifi olarak hareket eden ve ücretini iş sahibi kooperatiften alan bir kişi olduğunu, davacının hali hazırda ...Tarımsal Kalkınma Kooperatifinde çalıştığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bend dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrası ve 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanun’un uygulanacağı belirtilmiştir.
Kanun’un 2. maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşmez.
İş Kanunu’nun 8. maddesinin 1. fıkrası göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın(işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.
İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil olmaz. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması, işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, girişimcinin sahip olduğu karar verme özgürlüğüne sahip olup olmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.
İş sözleşmesinde işçi işveren için belirli veya belirsiz süreli olarak çalışır. Vekil kural olarak uzmanlığı bakımından iş sahibinin talimatları ile bağlı değildir. İş sözleşmesinin varlığı ücretin ödenmesini gerektirir. Vekâlet için ücret zorunlu bir öğe değildir. Vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlerde iş sözleşmesinin aksine sosyal nitelikte edimlere ve koruma yükümlülüklerine rastlanmaz. Bağımsız olarak iş gören, bu nedenle faaliyetini sürdüreceği zamanı belirlemede kısmen de olsa serbestliğe sahiptir. Bütün zamanını tek bir müvekkile özgülemek zorunda olmayan vekil farklı kişilerle vekâlet sözleşmeleri yapabilir. Ekonomik olarak tek bir işverene bağımlı değildir.
Somut olayda, davacı dava dilekesinde davalı şirkette şantiye şefi olarak 62 ay çalıştığını, iş bitiminde toplu olarak ücretinin ödeneceğinin söylenmesine rağmen ücretinin ödenmediğini ileri sürmüş ve meslek odasınca belirlenmiş ücretin kendisine ödenmesini talep etmiş, davalı ise davacının kendi çalışanı olmadığını, dava dışı kooperatifin çalışanı olduğunu savunmuş mahkemece taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu kabul edilmiştir.
Dosya kapsamındaki belgelerin ve beyanların incelenmesinde, davacının davalı ait işyerinden Sgk kaydının bulunmadığı, davacının Bagkur sigortalısı olarak çalıştığı,davacının dava dışı kooperatifin ahır yapımı projelerinin müelifi olduğu, kendi vergi kaydının bulunduğu,meslek odasına kayıtlı olduğu, davacı tarafından davalıya keşide edilen ihtarnamede dava dışı kooperatife karşı icra takibi yapıldığı ve 897.115 TL asıl, 28.511 TL faiz alacağının kaldığı bunun dışındaki alacağın tahsil edildiği hal böyle olunca işin tamamlanmış olduğu ve sadece ... 2....’deki dava dışındaki alacakların tahsil edildiği, inşaatın başlangıçından hemen sonra şirket ortaklarından ... ve ... ile karşılıklı anlaşma ve mutabakat ile düzenlenen tahhüde göre davacının % 33 kar ortağı olduğunu belirtilerek hem ücret alacağı hem de karın ne kadar olduğunun bildirilmesi istenmiştir.
Dosya kapsamında yapılan değerlendirmede, davacının davalının ihale aldığı dava dışı Koopartifin yapı sahibi olduğu işte proje müelifi olarak çalıştığı, davacı tarafından keşide edilen ihtarnamede davalı ile aralarında bir kar ortaklığı anlaşmasının bulunduğu, davacı tarafından keşide edilen ihtarnamede kar ortaklığının bulunduğunun anlaşılması nedeni ile davacı ile davalı arasında hizmet akdinin bulunmadığı, çalışma olgusunu ispat yükünün işçide olduğu ve dinlenen davacı tanıkların dava dışı kooperatifin yönetim kurulu üyesi ve başkanı olduğu, dava dışı koopratif ile davalı arasında husumet bulunduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının ücret alacağına ilişkin davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 29/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.