Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/11574
Karar No: 2008/1447

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/11574 Esas 2008/1447 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2007/11574 E.  ,  2008/1447 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : NEVŞEHİR 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/06/2007
    NUMARASI : 2005/104-2007/364

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, torununun gelini olan davalıya 330 parsel sayılı taşınmazını devrettiğini, bu arada yaşlılığından tecrübesizliğinden ve iyiniyetinden istifade edilerek dava konusu 1899 parsel sayılı taşınmazının gerçek değerinin onda biri fiyatına davalıya satıldığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, taşınmazı tapuda resmi olarak yapılan satış akti ile aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, hile nedeniyle davanın kabulü ile tapunun iptal ve tesciline karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteğinin değerden ve tebliğ giderleri yatırılmadığından reddiyle gereği görüşülüp düşünüldü.

                                                                                    -KARAR-

    Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar  verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kayden davacıya ait 330 parsel sayılı kargir ev ve arsa niteliğindeki taşınmazla 1899 sayılı taşınmazın 10.9.2003 tarihli akitle davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, dava dilekçesinde iddiasını aynen; " Ben yaşlı, kulağı ağır duyan 70 yaşını aşmış durumdayım. Tapuda yapılan bu satış işlemlerini iyice kavrayamadım. Ben, o tarihte gayrimenkulün gerçek değerini bilmediğim gibi yaşımın gereği de tecrübesizdim. Davalı, benim saflığımdan ve tecrübesizliğimden ve iyiniyetimden yararlanarak bu işlemleri yaptırmış, taşınmazın satış bedelini de ödememiştir" şeklinde açıklamıştır.
    Oysa, mahkemece, hukuki niteleme hile olduğu kabul edilerek, kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, HUMK"nun 74, 76. maddeleri uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuksal nitelemeyi yapmak ve ona uygulanacak yasal düzenlemeyi tayin ve tespit etmek hakime aittir. O halde, yukarıda değinildiği üzere dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi itibariyle, olayda hile değil, gabin hukuksal nedenine dayanıldığı kabul edilmelidir.
    Bilindiği üzere;  sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nisbetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek,istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış Borçlar Kanunun 21. maddesi ile aynen"bir akitte ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin mutazarrırın muzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir" hükmü getirilmiştir.
    O halde, gabin den söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nisbetsizlik yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik(hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek  kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene),sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü  süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekirki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif  unsur isbatlandığı takdirde  mutazarrırın kişiligi, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü pisikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
    Somut olaya gelince; taşınmazların temliki 10.9.2003 tarihinde yapılmış olup, eldeki dava 22.3.2005 tarihinde açılmıştır. Hukuku yapısı yukarıda açıklanan ve Borçlar Kanununun 21.maddesinde gabin hukuksal nedeni yönünden öngörülen  -1-  yılık sürenin hak düşürücü süre olduğu ve davanın  her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, sürenin başlangının da akit tarihi olduğu kuşkusuzdur.Öyleyse, davanın süresinde açıldığı söylenemez.
    Hal böyle olunca; hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere davanın kabul edilmiş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün  HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  7.2.2008 tarihinde oyçokluğu ile  karar verildi.

                                                                -KARŞI OY YAZISI-

    Dava ve temyiz konusu  1899 parsel sayılı 44900 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ile 376 m2 kargir ev cinsindeki taşınmazını, davacı aynı akitle ( 10.9.2003 tarihli) erkek torununun eşi 1977 doğumlu İlknur"a satmıştır. Davacı, özellikle 1899 sayılı parselin  hile ile davalıya intikalinin sağlandığını ileri sürerek, bu parselle ilgili tapunun iptali ve adına tescilini istemektedir.
    Özellikle, taşınmazın resmi akit tarihinde gösterilen değeri ( bir milyar) ile gerçek değeri (senelik kira geliri beş milyar, toplam değeri yüzyirmimilyar T.L.) oranında açık ve aşırı oransızlık bulunduğu, bütün geçimini bu tarladan elde eden ve başkada önemli bir geliri bulunmayan davacının bu taşınmazını satması için haklı ve inandırıcı bir sebep bulunmadığı gibi, ev kadını olan davalının da bu değerde ve büyüklükteki taşınmazı alacak bir gelire sahip olmadığı, adli tıp raporuna göre ehliyetli olduğu belirlenen davacının yaşı ve tahsil durumu nedeniyle kandırılmaya müsait olduğu, davalının akraba olması sebebiyle kendisine güven duyduğunu, aynı akitle başka bir taşınmazı da davalıya vermiş, bu nedenle iradesinin bölünemeyeceği gibi bir düşünce ortaya çıksa bile yukarıda da açıklandığı gibi davacının tapuda yapılan intikal işlemini idrak edecek bir yapıya sahip olmadığı, davalının ıttıla ( durumu öğrendiği) tarihten itibarende bir yıllık süre içinde davasını açtığı, dinlenentanık anlatımlarına göre de, davacının bu taşınmazın kirası ile geçindiğini, satışın hiçkimse tarafından duyulmadığı anlaşılmaktadır. Böylece, davacının hile yoluyla dava konusu taşınmazını davalıya temlik ettiği sonucuna varılmaktadır.
    Yukarıda açıklanan ve mahkemece gösterilen gerekçelere göre hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.


                                                                                   

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi