15. Hukuk Dairesi 2019/3839 E. , 2020/2459 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece “Asıl ve birleşen dosya yönünden davanın kısmen kabulüne” dair verilen karar asıl ve birleşen dosyada davalı olan yüklenici şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Asıl davada, taraflar arasında düzenlenen 05.01.2009 tarihli sözleşme ile davalının taahhüdünde bulunan ... ili ... İlçesi 3 ada 8 parseldeki ... Konağı restorasyon işlerinin elektrik tesisatı, sıhhi tesisat, uydu dağıtım sistemi ve sair işlerinin 46.625,00 TL+KDV=55.000,00 TL bedelle üstlenildiği, sözleşme içi işler yanında sözleşme dışı işler ve malzeme teslimleri de yapıldığı, yapılan işlere karşılık 93.102,56 TL bedelli fatura kesildiği, fatura bedelinin kısmen ödendiği, cari hesap ekstresine göre 14.07.2009 tarihi itibariyle davalının bakiye borcunun 47.252,56 TL olduğu, teslim ve ciro edilen çeklerden Vakıfbank ...şubesine ait 11.07.2009 tarihli ... nolu 25.000,00 TL bedelli çek ödenmediğinden ve ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/104 Değişik iş sayılı dosyası ile ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğundan bu çek bedelinin de cari hesap bakiyesine eklenmesi gerektiği, bu durumda bakiye alacağın 72.252,56 TL ye ulaştığı iddia edilerek davalıdan bu miktar alacaklı olduklarını tespitine karar verilmesi istenmiş, davacı vekili 20.12.2010 günlü dilekçesinde ise 72.252,56 TL bakiye alacağın 05.01.2009 sözleşme tarihinden itibaren reeskont faizi ve sözleşmenin 7. maddesi uyarınca aylık %5 gecikme bedeli ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 25.03.2015 gün 2014/3044 Esas ve 2015/1519 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulmasına karar verilmiştir. Taşeron şirket tarafından yüklenici aleyhine ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/299 esasına kayıtlı olarak 20.06.2013 tarihinde açılan dava dosyası aralarındaki irtibat nedeniyle Dairemizin bozma ilamından sonra 12.11.2015 tarihinde asıl dava dosyası ile birleştirilmiştir. Birleşen dava dosyasında davacı taşeron, asıl dava dosyasında davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilen meblağın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak asıl dava dosyasının açıldığı tarih olan 14.07.2009 tarihinden itibaren işlemiş 1.000,00 TL ticari temerrüt faizi ile yine asıl dava dosyasında tespit edilecek asıl alacağı asıl davanın açıldığı 14.07.2009 tarihinden itibaren aylık %5 akdî işlemiş 4.000,00 TL gecikme bedeli alacağının davalıdan tahsilini istemiş olup dava dilekçesinde harca esas değeri 5.000,00 TL olarak göstermiş ve peşin nispi karar ve ilam harcını da bu miktar üzerinden yatırmıştır.
Davaların birleştirilmesinden sonra asıl ve birleşen davanın yargılama ve tahkikatı birlikte yürütülür. Ancak bu davaların bağımsızlıkları tamamıyla ortadan kalkmamaktadır. Davalar şeklen tek olsa da madden ayrı kabul edilmeli, her davadaki talep de birbirinden ayrı ve müstakil olduğundan ayrı ayrı değerlendirilip karar verilmelidir. Yargılama sonunda tek bir karar verilse de hüküm fıkralarında her bir dava için ayrı ayrı hüküm fıkrası tesis edilmelidir. 6100 sayılı HMK’nın hükmün kapsamı başlıklı 297. maddesinin 2. bendi hükmüne göre; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli ve zorunludur. Mahkemece, bozma sonrası verilen kararda Dairemizin bozma ilamından sonra asıl dava dosyası ile birleştirilen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/299 Esas sayılı dosyasındaki işlemiş ticari temerrüt faizi ve aylık %5 akdi faiz talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Mahkemece birleşen dava dosyasındaki işlemiş temerrüt faizi ve akdi faiz alacağı talepleri yönünden bir karar verilmemiş olması doğru olmamıştır. Diğer taraftan mahkemece hükmüne uyulan Dairemizin 25.03.2015 tarihli bozma ilamının 3. bendinin son paragrafında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 120. maddesine göre sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranının faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenen yıllık faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağı, mahkemece yasanın bu hükmü dikkate alınmayarak fazla oranda akdi faize karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 09.05.1960 tarih ve 21/9 sayılı kararı uyarınca yerel mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulması halinde bozmada belirtilen hususlar yararına olan taraf için usuli kazanılmış hak oluşturacağından yine Yargıtay İçtihatlarıyla kabul edilen usuli kazanılmış hakkın istisnaları mevcut olmadıkça bozma uyarınca inceleme yapılıp karar verilmesi zorunludur. Somut olayda usuli kazanılmış hakkın istisnalarının gerçekleştiği ileri sürülüp ispatlanmadığı gibi dosya kapsamına göre de usuli kazanılmış hakkın istisnaları mevcut değildir. Akdi faiz uygulamasıyla ilgili olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88/II ve 120/II fıkrasında yapılan düzenlemeler emredici nitelikte olduğundan mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği gibi Dairemizin 25.03.2015 tarihli bozma ilamının 3. bendinin son paragrafında akdi faiz hesabında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 120. maddesinde gösterilen sınırlamanın da dikkate alınması gerektiğine işaret edildiği halde davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak ihlâl edilerek bu konuda bir değerlendirme yapılmaksızın sözleşme içi işler bedeli bakımından fazla oranda akdi faize karar verilmesi hatalı olmuştur. Yine Dairemiz bozma ilamında “mahallinde keşif yapılarak davacı tarafından yapıldığı iddia olunan ilave işlerin yerinde fiilen yapılıp yapılmadığı, yapılan işlerin davalı yararına olup olmadığının belirlenmesi bedelinin de 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 413. maddesi uyarınca işin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleriyle hesaplanması gerektiği” açıklanmış, mahkemece mahallinde keşif yapılmışsa da yapıldığı tespit edilen ilave işlerin davalı yararına olup olmadığı ve bedellerinin hesap yöntemi açıklanmamış, hangi tarih esas alınarak bedellerin hesaplandığı gösterilmemiştir. Az yukarıda açıklandığı gibi mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymuş olması halinde bu uyma kararı ile bağlı olup, usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca lehine bozulan taraf yararına araştırma ve inceleme yapması zorunludur.O halde mahkemece yapılması gerekli iş; birleşen davada 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun karar vermek, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak hükme esas alınan bilirkişi kurulundan sözleşme dışı ilave işlerin davalının yararına olup olmadığı, yararına ise bedelinin 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 413. maddesi uyarınca işin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleriyle hesaplanması için ek bilirkişi kurulu raporu almak ve sonucuna uygun karar vermek ayrıca sözleşme içi işler bedeline uygulanacak akdi faiz hesabında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 120. maddesinde gösterilen sınırlamaları dikkate almaktan ibarettir.Açıklanan nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 2.540,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 437,00 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.