Esas No: 2021/1092
Karar No: 2022/4926
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1092 Esas 2022/4926 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1092 E. , 2022/4926 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri (Kapatılan) 3. Tüketici Mahkemesince verilen 07.07.2020 tarih ve 2019/257 E. - 2020/174 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 23.11.2020 tarih ve 2020/869 E. - 2020/936 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankanın Kayseri ...şubesi nezdinde açılan ... nolu euro/döviz hesabı ve ... nolu TL hesabının bulunduğunu, 27/06/2018 tarihinde müvekkilinin kusuru olmaksızın kötü niyetli kişi ya da kişiler tarafından döviz hesabında bulunan 50.000 Euro'nun Türk Lirasına çevrilerek TL hesabına aktarıldığını, bu hesaptan 100.000.- TL'lik kısmın dava dışı Digilira Teknoloji A.Ş.'ye hesabına eft yapıldığını, bankaca olayın farkedilmesi üzerine kalan tutarın aktarılmadan hesabın bloke edildiğini, müvekkilinin bankanın haber vermesi sonucu olayı öğrendiğini ve gerekli makamlara şikayette bulunduğunu, paranın gönderildiği şirketin Eskişehir merkezli olması nedeniyle Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/37125 soruşturma dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, davalı banka tarafından hesapta bulunan paranın güvenliğinin tam olarak sağlanamadığını, kötü niyetli kişilerin işlemlerine karşı korunamadığını, davalı bankanın hesaptan çekilen tüm paradan sorumlu olduğunun ilke olarak kabulünün gerektiğini, ileri sürerek, müvekkilinin hesabından hukuka aykırı olarak 3. kişilerin hesabına gönderilen 18.512 Euro'nun 27/06/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı 4/A maddesi gereğince kamu bankalarınca 1 yıl vadeli euro mevduatlarına uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; işbu davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini, davanın Digilira Teknoloji A.Ş.'ne de yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili bankanın gerçekleştirilen işlemle ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının internet bankacılığı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınarak hesapta kalan tutarın kullanılmasının önlendiğini savunarak, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının kimlik bilgilerinin kendi kusuru ile ele geçirildiğine dair dosyada mevcut bir bilgi bulunmadığı, davalı banka personeli ...'in mevduatın aktarıldığı şirkete; "Aşağıdaki işlem tarafımızca riskli bulunmuş ve müşterimizden teyit alınmamıştır." şeklinde e-posta gönderdiği, davacının kullandığı telefona gönderilen SMS'in, olay tarihinde telefonun nolu farklı bir GSM numarasına yönlendirme yapıldığından davacının kullandığı telefona ulaşmamış olduğu tespitleri tamamı beraber değerlendirildiğinde ve davalı bankanın güven kuruluşu olarak ağırlaştırılmış özen yükümlülüğünün de bulunduğu gözetilerek; bilirkişi raporunun aksine davalı bankanın tam kusurlu olduğunun kabulü gerektiğinden, davanın kabulü ile 18.512 Euro asıl alacağa şüpheli işlemin gerçekleştirildiği tarih olan 27/06/2018 tarihinden itibaren kamu bankalarınca 1 yıl vadeli euro mevduatlarına uygulanan en yüksek faiz işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı banka vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 5.907,97 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"
2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.