Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, paydaşı oldukları 263 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 35m2’lik bölümüne davalıların evinin tecavüzlü olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunarak temliken tescile karar verilmesini istemişlerdir. mahkemece, kesin süreye uyulmadığından davanın Reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve bir kısım davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 263 ada 13 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında ölen davacı N... ile davacı A......ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davalıların taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, ancak davalıların kendi taşınmazlarına yapmış oldukları binanın davacıların taşınmazına taşkın olduğu anlaşılmaktadır.
Davalılar, davacılardan N....ve davalı M.... 28.8.1980 tarihli Ordu 2.Noterliğinde düzenlenen sözleşme ile taşkın yapı konusunda anlaştıklarını belirterek, savunma yolu ile taşkın bölüm hakkında temliken tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Mahkemece, yapılan keşif ile davalıların binasının taşkın olduğu belirlenmiş, ancak davalıların temliken tescil istekleri üzerine tarafların anlaştıkları yerin gösterilmesi bakımından ek rapor alınmak üzere ara kararı tesis edilerek yeniden davacılardan masraf istenildiği ve masrafın verilen kesin süreye rağmen karşılanmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Öncelikle, ifade edilmelidir ki, Türk Medeni Kanununun 6. maddesi uyarınca iddiada bulunan kişinin iddiasını ispat etmesi gerekir. Davalılar, anlaşma senedi ibraz ettiklerine ve buna göre mahkemece bilirkişiden ek rapor alınması için masraf karar altına alındığına göre anılan masrafı ödemesi gerekli olan tarafın davacılar değil, davalılar olacağı açıktır.Ne varki, mahkemece somut olgu yanlış değerlendirilerek öngörülen süre içerisinde davacıların masraf yatırmadığından söz edilerek davanın reddedilmesi doğru değildir.
Öte yandan, kabul tarzı itibarı ile de, HUMK."nun 163.maddesi gereğince kesin süre verildiğinde ne gibi işlemlerin yapılacağı hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıkça belirtilmeli, varsa gerekli masraf gösterilmeli ve kesin süre içerisinde ifa olunması gerekli masraf gösterilmeli ve kesin süre içerisinde yerine getirilmemesi halinde hukuki sonucunun ne olduğunun da kararla birlikte karşı tarafa hatırlatılması zorunludur. Mahkemece kurulan ara kararının HUMK."nun öngördüğü bu koşulları taşıdığı söylenemez. Öyleyse, yasal koşulları taşımayan bir ara kararına hukuki netice bağlamakta olanaksızdır.
Hal böyle olunca, davacı ve bir kısım dahili davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.