8. Hukuk Dairesi 2011/7029 E. , 2012/3160 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Alıçlıbucak Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Göksun Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.07.2011 gün ve 81/395 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili ve davacı taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenine dayanarak dava dilekçesinde sınırlarını açıkladığı taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine ve TMK.nun 713/6 maddesi gereğince nizalı yerin Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi, kadastro sırasında bazı taşınmazların tespit dışı bırakıldığını, dava konusu yerin davacıya ait olduğunu ve yaklaşık 30-35 yıldır davacının zilyetliğinde bulunduğunu açıklamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddine; teknik bilirkişinin krokisinde A ve C harfleri ile gösterilen bölümlerin tapuda dava dışı üçüncü kişiler adına kayıtlı bulunduğu ve kayıt maliklerine karşı yöntemine uygun biçimde yöneltilmiş dava bulunmadığından, anılan bölümler bakımından davanın reddine, aynı krokide B harfi ile gösterilen ve paftasında yol olarak tespit dışı bırakılan bölüm bakımından ise, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne; teknik bilirkişinin 18.01.2011 tarihli raporunda B harfi ile gösterilen sarı renkle boyalı 145 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, krokinin ilamın eki sayılmasına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Hükmün redde yönelik bölümü davacı, kabule yönelik kısmı ise davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, somut olayda teknik bilirkişinin 18.01.2011 tarihli raporuna göre, davacı tarafından krokide A, B ve C harfleri ile belirlenen bölümlerin yargılamaya konu edildiğine, C harfi ile gösterilen bölümün 12 sayılı parsel, A harfi ile işaretlenen kısmın 17 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığına, tapu iptali ve tescile ilişkin davaların, tapu sicilinde malik olarak görünen gerçek kişi ya da tüzel kişilere, gerçek kişi ölmüş ise yasal mirasçılarına karşı açılacağına ve anılan parsel maliklerine karşı yöntemine uygun olarak açılmış bir dava ve istek bulunmadığına göre, davacının yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün usul ve kanuna uygun bulunan krokide A ve C harfleri ile gösterilen kısımlara ilişkin bölümlerinin ONANMASINA ,
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, mahkemece yazılı gerekçe ile teknik bilirkişinin krokisinde B harfi ile gösterilen bölüme ilişkin kabul kararı verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, uyuşmazlık, kadastro çalışmalarında "yol" olarak paftasında gösterilen böyle bir yerin zilyetlikle kazanılıp kazanılmayacağı, kazanılabilecek nitelikte ise kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. Keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar, nizalı yerin öncesinde davacının dedesi ve babası tarafından kullanıldığını, babasının ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, mirasçılar arasında yapılan taksim neticesinde davacıya isabet ettiğini, taşınmaz üzerinde bulunan binanın kadastro sonrası davacı tarafından yapıldığını, kalan bölümünün sebze tarımı yapılarak ve meyve bahçesi olarak kullanıldığını açıklamışlardır. Uzman ziraat ve inşaat bilirkişilerinin ortak raporlarında, taşınmaz üzerinde muhtelif aralıklarla 20 adet ağacının (14 adet meyve ve 6 adet çam) bulunduğu, taşınmazın güney kısmında sebze tarımının yapıldığını bildirilmekle birlikte, teknik bilirkişinin krokisinde B harfi ile gösterilen bölümde bahçe tarımının yapılıp yapılmadığı ve ağaçların anılan yerde bulunup bulunmadığı açıklanmamış, başka bir anlatımla B harfi ile gösterilen bölümde davacının zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise, ne şekilde zilyetliğin sürdürüldüğü noktası açıklığa kavuşturulmamıştır. Kaldı ki, nizalı bölüm kadastro sırasında paftasında yol olarak gösterilmek suretiyle tespit harici bırakıldığına göre, anılan yerin kadastro öncesi ve sonrasında yol olarak kullanılıp kullanılmadığının kesin biçimde saptanması gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının HMK.nun 243 ve 244.maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259.maddesi uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların mümkün olduğunca keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK.nun 261.maddesi gereği aykırılığın giderilmesine çalışılması, bu şekilde dava konusu krokide B harfi ile gösterilen taşınmazın üzerindeki müştemilat inşa edilmeden önce yol olarak kullanılıp kullanılmadığının, kullanılmış ise kadim yol veya terk edilmiş yol ya da kapanmış yol olup olmadığının duraksamaya mahal vermeyecek biçimde saptanması, anılan bölüm üzerinde davacı tarafından ne şekilde zilyetliğin sürdürüldüğünün tespit edilmesi ve teknik bilirkişiye krokisinde denetime elverişli şekilde işaretlettirilmesi, bundan ayrı dava konusu taşınmaza komşu 13 parsele ilişkin kadastro tutanağının tüm sayfalarının onaylı ve okunaklı suret ya da fotokopileriyle, varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları getirtilerek keşifte uygulaması yapılarak, nizalı taşınmaz yönünün ne ya da kim okuduğunun belirlenmesi, ayrıca çifte tapunun önlenmesi ve tescil davasının konusunu ancak tapusuz taşınmazlar oluşturacağından teknik bilirkişi tarafından düzenlenen kroki gönderilmek suretiyle taşınmazların tapulu yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, bundan sonra toplanan tüm deliller gözönünde tutularak istek hakkında bir karar verilmesi gerekir. Bu açıklamalar kapsamında değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün teknik bilirkişinin krokisinde B harfi ile gösterilen kısmına ilişkin usul ve kanuna aykırı bulunan bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü bulunan 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 24.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.