17. Hukuk Dairesi 2015/10782 E. , 2016/1632 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının maksimum kasko poliçesi ile sigortaladığı davacı aracının 18.07.2012 tarihinde çalındığını ve çalan kişinin yaptığı kazada aracın pert olduğunu, aracın davacıya hasarlı olarak polis tarafından çalınma olayından bir gün sonra teslim edildiğini, davalının hasarın teminat dışı olduğu gerekçesiyle ödeme yapmadığını,.... sayılı dosyasında aracı çalan kişinin mahkumiyetine karar verildiğini, davacının aracını hurda olarak satmak zorunda kaldığını, sovtaj indirimi ile belirlenecek gerçek zararın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL"nin olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının aracını emanet verdiği kişi uhdesindeyken, bu kişinin masa üstünde bıraktığı anahtarların izinsiz alınması suretiyle aracın çalındığını, sigortalı aracın anahtarlarının ele geçiriliş biçimi dikkate alındığında oluşan hasarın teminat kapsamında olmadığını, taraflar arasındaki özel şarta uygun bir çalınma hali olmadığından hasarın teminat dışı olduğunu, kaza anında aracı kullanan kişinin alkollü ve ehliyetsiz olduğunu, talebin fahiş olduğunu, temerrüt oluşmadığından faiz talebinin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 25.000,00 TL"nin 14.08.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta poliçesi ile davalıya sigortalı araçta oluşan hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
...
Davacı taraf, davalı tarafından kaskolanan araç anahtarının 3. kişi tarafından davacının rızası dışında ele geçirilmesinden sonra yapılan kazada oluşan hasarın kasko teminatı kapsamında bulunduğunu iddia etmiştir. Davalı sigortacı ise, davacıya ait araç anahtarının ele geçiriliş biçiminin, kasko poliçesi ile ek teminat verdikleri anahtar kullanılarak araç çalınması klozunda yazılı şekle uymadığı gerekçesiyle, hasarın teminat kapsamında olmadığını savunmuştur.
Taraflar arasındaki maksimum kasko sigorta poliçesinin, anahtar kullanılarak araç çalınmasına ilişkin teminatın kapsamını belirleyen "anahtar kullanılarak araç çalınması klozu" incelendiğinde; araç anahtarının zor, şiddet, tehdit yoluyla ya da sigortalı tarafından kilitli olarak muhafaza edilen yerden alınması halinde oluşacak hasarlar için davalı sigortacının teminat verdiği görülmektedir.Davaya konu hasarın oluştuğu somut olayda ise, kaskolu aracın davacı tarafından arkadaşı olan...a emanet olarak verildiği, emanet alan bu kişinin masa üzerine bıraktığı araç anahtarının evde bulunan... tarafından izinsiz alınıp aracın kullanılması sırasında kaza yapmasıyla aracın ağır hasar gördüğü, araç anahtarının ele geçiriliş biçiminin poliçeyle ek teminat verilen hallerden birine uymadığı ve bu itibarla hasarın teminat kapsamında olmadığı görülmektedir. Mahkeme tarafından da bu husus kabul edilmiş ve belirtilen gerekçelerle dava konusu hasarın esasen teminat kapsamında olmadığı kabul olunmuştur. Ancak yerel mahkeme, davalı sigortacının poliçenin kapsamı, poliçeyle verilen ek teminatlar ile bunların kapsamı konularında Bilgilendirme Yönetmeliği gereği davacı sigortalıyı bilgilendirmediğinden bahisle hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığı gerekçesine dayanarak davacının tazminat talebinin kabulü yönünde hüküm tesis etmiştir.
Taraflar arasındaki kasko poliçesinin, 08.06.2012 tarihinde yani 6762 sayılı eski TTK"nın yürürlükte olduğu dönemde tanzim edildiği; davaya konu hasarın oluşmasına yol açan olayın (araç anahtarının izinsiz alınması ile yapılan kaza) 18.07.2012 tarihinde yani 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu"nun yürürlükte olduğu dönemde gerçekleştiği görülmektedir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 39/1 maddesindeki "6762 sayılı Kanun yürürlükte iken yapılmış ve hüküm ifade etmeye başlamış sigorta sözleşmelerine, Türk Ticaret Kanunu"nun yürürlüğe
...
girmesinden itibaren bir yıl süreyle 6762 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Ancak, bu bir yıllık süre içinde sigorta ettireni, sigortalıyı ve lehdarı koruyan hükümler bakımından, 1517 nci maddesi müstesna, Türk Ticaret Kanunu hükümleri geçerli olur" şeklindeki düzenlemede yer alan 1 yıllık süreden sonraki bir tarih olan 20.03.2014"te açılmış olan temyize konu davada, somut olaya 6102 sayılı yeni ...hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
6102 sayılı TTK"nın 1423/1. maddesinde "Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir.Ayrıca,poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar" düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise "Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda davacı taraf, davalının ek teminatın kapsamı hakkında davalının gerekli bilgilendirmeyi yapmadığı, taraflar arasındaki poliçe adının "maksimum kasko poliçesi" olması itibariyle davacının yanıltıldığı iddiasında bulunmuş; davalı sigortacı ise gerekli bilgilendirmenin yapıldığını savunmuştur. Yukarıda da ifade olunduğu üzere mahkeme, davalı sigortacının aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle davacının davalıdan poliçe kapsamında hasar talebinde bulunabileceğine hükmetmiştir.
Bu durumda, davalı sigortacının aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı, bu yükümlülüğe uyulmamasının sonuçları hakkında hangi kanun hükümlerinin uygulanacağı önem kazanmaktadır. Uyuşmazlık konusu hasarın doğum ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 1423/1-2 maddelerine göre aydınlatma yükümlülüğünün hüküm ve sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK"nın 1423/2 maddesinde, aydınlatma açıklamasının yapılmaması halinde, sigortalının 14 gün içinde poliçeye itiraz etmesi gerektiği, anılan sürede itiraz edilmemesi halinde poliçenin yazılı şartlarla geçerli olacağının benimsendiği; yukarıda ifade olunan nedenlerle,
...
davaya konu hasarın taraflar arasındaki kasko poliçesi ile verilen ek teminatın kapsamına girecek şekilde gerçekleşmediği; davacının anahtar kullanılarak araç çalınması klozunun kapsam ve şartlarına poliçe tanziminden sonraki 14 gün içinde itiraz ettiğine dair iddia ve delil de getirmediği gözetildiğinde, davacının hasar talebinin reddi gerekirken; yazılı olduğu biçimde davacı lehine tazminata hükmolunması doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kabule göre ise; davacı tarafın poliçedeki ek teminatlar ve bunların kapsamı hakkında davalı sigortacı tarafından bilgilendirme yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürdüğü gözetildiğinde, davacının poliçeye dayalı olarak tazminat talep edemeyeceği, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu gereği çıkartılan Bilgilendirme Yönetmeliği hükümlerine dayalı tazminat davası açmasının gerekeceği, geçersiz olduğunu ileri sürdüğü poliçeye dayalı olarak dava açmada hukuki yararı olmadığının gözetilmemiş olması yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15.2.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.