11. Hukuk Dairesi 2017/5260 E. , 2019/1805 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/04/2017 tarih ve 2016/425 E.-2017/168 K. sayılı kararın davacı şirket yetkilisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 21/09/2017 tarih ve 2017/804-2017/807 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı şirket yetkilisi tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı şirket temsilcisi, yetkilisi olduğu şirketin "YÖREM", "YÖREM ÇOKOBAL", "YÖREMCE", ibareli markalarının bulunduğunu, davalının "ADIYÖREM ÇİĞKÖFTE+ŞEKİL" ibaresinin tescili için marka tescil başvurusunda bulunduğunu, bu başvuruya yaptıkları itirazın YİDK tarafından nihai olarak reddedildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescili halinde yetkilisi olduğu davacı şirketin müvekkilinin "YÖREM" esas ve ayırt edici unsurlu markalarla iltibasa sebebiyet vereceğini ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı markaları ile başvuru konusu ibare arasında benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin başvurusuna konu işaret ile davacı markaları arasında ortalama düzeydeki tüketicileri iltibasa düşürecek bir benzerliğin bulunmadığını, Adıyaman"ı çağrıştıran ibarenin davalı tarafından yaratıldığını, söz konusu ibareyi 2008 tarihinden bu yana tescilli markası olarak kullandığını, ibarede yöreme vurgu yapılmadığını, vurgunun tali unsur olan çiğköfte de ve coğrafi kaynak belirtecek şekilde Adıyaman ibaresinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davacının "YÖREM" ibareli markalarıyla davalının "ADIYÖREM ÇİĞKÖFTE+ŞEKİL" ibare ve biçimli başvurusu arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktıkları umumi intiba bakımından ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru konusu "ADIYÖREM ÇİĞKÖFTE+ŞEKİL" ibareli işaretin gerek sözcük gerekse düzenleme tarzı itibariyle "YÖREM" ibareli davacı markalarından anlamsal, görsel ve sescil olarak önemli ölçüde farklılaştığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı şirket yetkilisi tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı şirket yetkilisi temyiz etmiştir.
Dava, TPMK YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, dava konusu "ADIYÖREM ÇİĞKÖFTE+Şekil" ibareli başvuru ile davacıya ait "YÖREM", "YÖREM ÇOKOBAL" ve "YÖREMCE" ibareli markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak ilişkilendirilme ihtimali de dahil iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerliğin olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi hükmü uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal ve hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin tescile itirazı üzerine başvurunun reddine karar verilir.
Marka hakkının ihlalinden söz edebilmek için, iltibas tehlikesi gerekli ve yeterlidir. Bu ihtimalin gerçekleşebilir olması önemlidir. Bunun tespitinde ortalama alıcılar dikkate alınacaktır.
Somut olayda taraf markaları dikkate alındığında davacı markalarının esas unsuru “YÖREM” ibaresinden oluşmaktadır. Davalı markasında ise esaslı unsur “ADIYÖREM” ibaresidir. Davalı başvurusu, davacı markalarının esaslı unsurunu aynen içermektedir. Ayrıca davalı başvurusundaki "ADI" ve "YÖREM" ibarelerinin birbirinden ayrışacak şekilde yazılmış ve tescili talep edilen malların aynı ve benzer nitelikte mallar olması nedeniyle markalar arasında benzerlik olduğu kabul edilmelidir. En azından, bu benzerliğin ortalama tüketiciler arasında markaların sahibi firmalar arasında irtibat olduğu sonucunu doğurabilecek nitelikte bulunduğu benimsenmelidir. Her ne kadar davalı adına aynı unsurlu 2008/1870 sayılı marka tescili var ise de anılan markanın 43. sınıf hizmetlere ilişkin olması nedeniyle davalıya farklı sınıf mal ve hizmetler yönünden müktesep hak sağlaması mümkün değildir.
Öte yandan davalının markaya konu işareti tescilden önce ve uzun yıllardır kullanması nedeniyle işaretin bağımsızlaşarak ayırt edicilik kazandığı ifade edilmesine karşın, başvuru konusu mal ve hizmetler yönünden böyle bir kullanıma ilişkin herhangi bir ispat vasıtası sunulmamıştır.
Bu durum karşısında mahkemece, markalar arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı şirket yetkilisine iadesine, 05/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.