Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı olduğu tapulu taşınmazın paydaşlar arasında fiilen taksim edilip kullanıldığını, davalının taşınmazda bir hakkı olmadığı halde babası aleyhine Kaymakamlık men kararı aldırtarak muvazaa yarattığını ileri sürüp, murazaanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Kaymakamlık men kararı ile davacının bir ilgisinin bulunmadığını, davacının husumet ehliyetinin olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulün karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve murazaanın giderilmesi isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazla ilgili olarak davacı, taşınmazın kendisine ait olduğu halde davalının kendi babası aleyhine 3091 Sayılı Yasa uyarınca idari men kararı almak suretiyle muaraza yarattığını belirterek, 13.10.2005 tarihli tapu kaydına dayanmak suretiyle davalı aleyhine elatmanın önlenmesi davası açtığı, buna karşı davalının 21.10.1994 tarih 1 nolu tapu kaydına dayanarak davaya karşı çıktığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, her iki tarafın dayandığı tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren getirtilerek, tarafların tapu kayıtlarında mülkiyet ilişkisi bulunup bulunmadığı, başka bir ifadeyle taşınmazda paydaş bulunup bulunmadıkları saptanmadığı gibi, yapılan araştırma, inceleme ve özellikle uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez.
Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkelerde gözetilmek suretiyle tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerin toplanması, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırmanın, incelemenin yapılması, tarafların belirttikleri tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza ait olup olmadıklarının dinlenecek mahalli bilirkişiler aracılığı ile saptanması, mahalli bilirkişilerin bilemedikleri mevkii ve sınırlar yönünden gösterilen tanıklardan bilgi alınması, teknik bilirkişiye keşfi ve uygulamayı gösterir şekilde rapor alınması ve kroki düzenlettirilmesi, tarafların taşınmazda paydaş olup olmadıklarının tespit edilmesi, paydaş olduklarının anlaşılması halinde, aralarındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 688. ve devamı maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümlerinin gözetilmesi suretiyle çözüme kavuşturulması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve uygulama ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden dolayı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.