
Esas No: 2017/148
Karar No: 2021/719
Karar Tarihi: 08.06.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/148 Esas 2021/719 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki "Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve endüstriyel tasarım hükümsüzlüğü" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ... 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkili adına tescilli sarı-lacivert renklerini taşıyan “...+Şekil” ibareli markalar ile sarı-lacivert renkleri taşıyan forma tasarımlarının bulunduğunu, davalı şirket tarafından müvekkilinin marka ve tasarımları ile iltibas oluşturulacak şekilde sarı lacivert renkleri taşıyan ve top figürünün yer aldığı 2011/00084-7 numaralı tasarım tescili için başvuruda bulunulduğunu, anılan başvuruya müvekkili tarafından başvurunun kötü niyetli olduğu ve müvekkilinin tanınmışlığından haksız yararlanma amacı içerdiği, ayrıca tasarımın yenilik ve ayırt edici nitelikten yoksun olduğu ve iltibas tehlikesi içerdiğinden bahisle itiraz edildiğini, müvekkilinin itirazının YİDK kararıyla reddedildiğini, oysa müvekkilinin isminin, renklerinin ve logosunun davalı kurum nezdinde marka ve endüstriyel tasarım olarak birçok farklı sınıfta tescilli ve tanınmış olduğunu, müvekkilinin futbolcu ve top figürlerini içeren bir kısım markalarının ve endüstriyel tasarımlarının davalı şirketin başvurusundan önceki tarihli olması nedeniyle dava konusu endüstriyel tasarımın yeni ve ayırt edici nitelikte olmadığını, davalı şirketin öncesinde “Fanatik Uyku Setleri” adı altında üç büyük futbol kulübün renklerini ve futbol sporuna ait figürleri içeren uyku setleri ürettiğini, bu üretimin müvekkiline ait marka hakkına tecavüz ile haksız rekabet teşkil etmesi nedeniyle ihtarname gönderilerek sonlandırıldığını, ancak davalı şirketin üç büyük futbol kulübünden biri olan müvekkilinin taraftar kitlesini hedefleyerek haksız kazanç elde etme amacıyla dava konusu endüstriyel tasarım tescil başvurusunda bulunduğunu, endüstriyel tasarım tescil başvurusu yoluyla marka olarak tescili mümkün olmayan ibarenin kötü niyetli bir şekilde tescil edilmek istendiğini, diğer iki büyük futbol kulübünün renkleriyle başka futbol takımlarının logolarını içeren tasarımların da davalı şirketin kötü niyetini gösterdiğini, dava konusu başvurunun bir bütün olarak müvekkilinin takım renkleriyle futbol figürlerini içermekle müvekkilinin futbol takımını çağrıştırdığını, bu durumun iltibasa sebebiyet vereceğini, davalı şirketin müvekkilinin marka ve renklerinin tanınmışlığından haksız yararlanma amacında olduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline, davalı şirket adına tescil edilen endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüyle sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabı:
5. Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) vekili; kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, fikri mülkiyet hukukunda esinlenmenin serbest olduğunu, dava konusu endüstriyel tasarımdaki renklerin kullanım tekelinin davacıya ait olmadığını, davacının özgün tasarımlarının kullanılmadığını, başvuru konusu endüstriyel tasarımın yeterli düzeyde farklılık içerdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı şirket vekili; müvekkilinin tekstil ve hazır giyim alanında tanındığını, “...” esas ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, haksız kazanç sağlama amacına dair davacı iddialarının yerinde olmadığını, davacının bilinen “...” markaları ile müvekkilinin tanınmış markalarının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, renklerin kimsenin tekeline verilemeyeceğini, dava konusu tasarımlarda davacıya ait herhangi bir logo, slogan ya da üç büyük spor kulüplerini çağrıştıracak bir öğe kullanılmadığını, logosu kullanılan spor kulüplerinden ilgili lisansların alındığını, başvurunun yeni ve ayırt edici nitelikte olduğunu, aynı renklerin farklı takımlarca da kullanıldığını, dava konusu tasarım ile davacı ambleminin benzer olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. ... 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 10.12.2013 tarihli ve 2013/7 E., 2013/238 K. sayılı kararı ile; davalı şirkete ait desen tasarımının, sarı-lacivert renkler dışında davacı tasarım ve markalarındaki ibare, logo ve özelikle klasik çubuklu formasıyla bir bağlantı yapılmasına imkan verebilecek düzeyde benzerlik taşımadığı, davalı şirkete ait tasarımının itiraza mesnet ve harcıalem tasarımlar ile marka görselleri karşısında yeni ve ayırt edici olduğu, bu yönüyle davalı Kurum kararında bir isabetsizlik bulunmadığı ve hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, ortalama tüketici kitlesinin her ne kadar dava konusu tasarımın renklerini gördüğünde aklına ülkemizdeki büyük taraftar kitlesine sahip spor kulüpleri gelecek ise de, anılan renkleri kullanan çok sayıda başka kulüp olduğunu ve ileri de olabileceğini bildiğinden, “...” sözcük markası veya diğer markasal logolar bulunmadığı sürece, ürünün davacı veya lisans verdiği bir firma tarafından üretilmiş olmadığını bilebileceği, taraftarlık bağı ile kulübüne bağlı olan ortalama bir tüketicinin, taraftarı olduğu takımın kullandığı, logo, amblem, marka ve sloganı taşımayan, takımıyla hiçbir bağlantı kurulmasına neden olacak bir ibareyi içermeyen ürünleri, salt aynı renkleri içerdiği düşüncesiyle takımının lisanslı ürünü sanarak almayacağı, dava konusu tasarım başvurusuna konu desenin sarı-lacivert renkler kullanılması dışında, davacı ... kulübü ile özdeşleşmiş marka ve fiili kullanımlardan tamamen farklılaştığı, davacının tanınmış markasının tanınmışlığından haksız yararlanma, tanınmışlığa ve itibarına zarar verme, haksız rekabet oluşturma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15.09.2014 tarihli ve 2014/6957 E., 2014/13759 K. sayılı kararı ile “…1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve dava konusu başvurunun kıyaslanan davacı tasarımlarına nazaran ayırt edicilik vasfına sahip bulunmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı aynı zamanda uyuşmazlık konusu başvurunun, tescilli marka hakkına benzer ve tecavüz oluşturduğundan bahisle de başvuruya itirazın reddine ilişkin TPE YİDK kararının iptaline ve tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişilerce düzenlenen raporda, renklerin kimsenin tekelinde olamayacağından bahisle dava konusu başvurunun davacı adına tescilli marka ile iltibas oluşturmayacağı görüşü açıklanmışsa da, davacı adına tescilli 2005/39922 sayılı ""... +şekil"" markası giysi ürünlerini de kapsamakta olup, sarı-lacivert çizgili desenlerden oluşmaktadır. Dava konusu davalı tasarımının da, sarı-lacivert çizgili renklerle birlikte futbol topu ve futbolcu figüründen oluşan bir bütün halinde dikkate alındığında, söz konusu tasarımın spor giysiler üzerinde kullanımı halinde davacı futbol klübünün tescilli markasını çağrıştırma yoluyla iltibas tehlikesine yol açacağı halde, mahkemece bu husus dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir...” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. ... 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 13.10.2015 tarihli ve 2015/255 E., 2015/295 K. sayılı kararı ile önceki gerekçelere ek olarak; ülkemizde aynı veya benzer ikili renk çubukları hâlinde formaların değişik futbol takımlarınca kullanıldığı, aksine bir kabulün, renk skalasında belirli, üçüncü kişiler yönünden yeterince açık ve kesin bir renk tonu bildirilmeden oldukça geniş bir çerçevede sarı-lacivert renk kombinasyonunun davacıya tekel hakkı olarak verilmesi sonucunu doğuracağı, davacı markasında "..." sözcüklerinin asıl unsuru oluşturduğu, aksinin kabulünün sarı-lacivert forma kullanan tüm kulüpler yanında sadece tekstil değil tüm sektörleri kapsayacak genişlikte bir koruma sağlanması sonucunun ortaya çıkacağı, bu kabulün ve anılan biçimde piyasada gerçekleşen veya ileride gerçekleşecek muhtemel tüm kullanımların engellenmesinin haksız rekabete yol açacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının sarı lacivert çizgili desenlerden oluşan “...+Şekil” ibareli markası ile davalı adına tescil edilen sarı lacivert çizgili renklerle birlikte futbol topu ve futbolcu figüründen ibaret tasarım arasında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır.
14. Hemen belirtmek gerekir ki, tescilli bir markanın ve tasarımın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir. Ancak somut olayda uyuşmazlığın çözümü için başvuru ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 sayılı KHK) ile 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (554 sayılı KHK) uygulanması gerekmektedir.
15. Ülkemizdeki tasarımlar, 554 sayılı KHK ile korunmakta olup anılan KHK’nın 3. maddesinde tasarım, “…bir ürünün tümü, veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütünü…” şeklinde tanımlanmıştır. Bu kapsamda tasarımda korunan ürünün kendisinden ziyade görünümü olup endüstriyel yolla üretilen ürün tasarımları ise endüstriyel tasarım olarak adlandırılmaktadır. Ancak bunun yanında endüstriyel olmayan, yani elle üretilen tasarımlar da korunma kapsamı içerisindedir. Bir endüstriyel tasarımın 554 sayılı KHK hükümlerine göre korunabilmesi için tasarımın tescil edilmesi gereklidir. Ancak bu durum tescilsiz tasarımların korunmayacağı anlamına gelmeyecek olup tescilsiz tasarımlar da genel hükümlere göre korunacaktır (554 sayılı KHK, m.1).
16. Endüstriyel tasarım tescilleri, TPMK tarafından yapılmakla beraber tescil edilmek istenen tasarımın 554 sayılı KHK kapsamında belirli özelliklere sahip olması gerekmektedir. Aynı KHK’nın 5. maddesi “Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tasarımlar belge verilerek korunur. Bileşik bir ürünün bir parçası ile ilgili tasarımın kendi yeni ise ve ayırt edici bir niteliğe sahipse ayrıca korumadan yararlanır” hükmünü içermekle anılan hükümde bir tasarımın tescil ile koruma kapsamına alınması için sahip olması gereken yenilik ve ayırt edicilik niteliklerine işaret edilmiştir. Ayrıca tasarımın korunması için var olması gereken yenilik ve ayırt edicilik koşullarının yanında tasarımın daha önce kamuya sunulmamış olması da diğer bir şart olarak kabul edilmektedir. Belirtilen koşullara ek olarak tescil edilmek istenen tasarımın aynı zamanda 554 sayılı KHK’nın 9. maddesi gereği kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmaması gerekir. Anılan özelliklere sahip tasarımlar tescil sonrasında 554 sayılı KHK’nın 12. maddesi uyarınca beşer yıllık sürelerle yenilenmek kaydıyla maksimum yirmi beş yıl süreyle korunurlar.
17. Bir tasarımın tescili ve korunması için sahip olması gereken niteliklerden biri olan yenilik, 554 sayılı KHK’nın 6/1. maddesinde “Bir tasarımın aynısı, başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir..” şeklinde belirtilmiş olup maddenin devamında ayniyetle alakalı olarak “Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edilir” şeklindeki ifadeyle küçük farklılıkların ayniyeti etkilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede tasarım korumasında “mutlak yenilik” kriterinin benimsendiği anlaşılmakla mutlak yenilik; tasarımın dünya çapında daha önce kamuya hiç sunulmamış olmasını ifade etmektedir. Başka bir anlatımla dünyanın herhangi bir yerinde tescil edilmek bir tasarımın sadece küçük ayrıntılarda farklılıklara sahip olsa dahi benzerinin mevcudiyeti, tescil edilmek istenen tasarımın yeniliğini ortadan kaldıracaktır. Ayrıca belirtilmelidir ki; tasarım tescilinde yapılacak yenilik incelemesinde başvuru veya rüçhan tarihi dikkate alınarak tasarım daha önce kamuya sunulmuş olsa dahi incelemede rüçhan yahut başvuru tarihine dikkat edilecektir. Zira 554 sayılı KHK’nın 8/1. maddesi, tescil talep edilen tasarımın, başvuru tarihinden önceki on iki ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa, rüçhan tarihinden önceki on iki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulur veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulursa, bu açıklamanın tasarımın yeniliğini etkilemeyeceğini düzenlemiştir.
18. Uyuşmazlık kapsamında renklerin tasarımların yeniliğine olan etkisi üzerinde durulması önem arz etmektedir. Tasarım, niteliği itibariyle birçok unsurun oluşturduğu görünümden ibaret olup renk de bu unsurlar arasında yer alarak tasarımın yeniliğine etkisi bulunmaktadır. Ancak önemle belirtilmelidir ki; renk, tasarımlarda tali nitelikte bir unsur olup kural olarak tek başına koruma kapsamında değildir. Bu bağlamda tasarımın koruma kapsamının belirlenmesine dair esasların düzenlendiği 554 sayılı KHK’nın 7. maddesi çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucu bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlarda sadece renk farklılığının bulunması, küçük detaylardaki farklılıklar olarak nitelendirilir. Ancak tasarımda renk, diğer özelliklerle bir araya geldiğinde yenilik veya ayırt ediciliğin belirlenmesinde de önemli bir rol oynayabilir. Bu gibi durumda renk, tasarımdaki diğer unsurlarla beraber koruma kapsamı içerisine girer. Zira tasarımcının renk seçimi ve rengi diğer unsurlarla kullanımı sonucu genel izlenimdeki görünümü itibariyle yeni ve ayırt edici niteliği haiz bir tasarım meydana getirmesi durumunda renk, koruma kapsamında dikkate alınması gereken önemli bir unsur hâline gelir. Böyle bir durum, alıcıları tarafından renge önem verilen alanlarda nazara alınması gereken önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Rengin yeniliğe etkisi, küçük ayrıntılarda farklı olan tasarımlar bakımından önemlidir. Bu itibarla tasarımda kullanılan rengin önemi, her somut olaydaki şartlar bakımından değişiklik arz edecek olup tasarımda renge ilişkin belirtilen tüm bu hususlar her uyuşmazlıkta niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanacaktır (Suluk, C.: Tasarım Hukuku, ... 2003, s. 244, 245).
19. Tescil edilmek istenen tasarımın sahip olması gereken bir diğer nitelik olan ayırt edicilik kavramından anlaşılması gereken ise 554 sayılı KHK’nın 7/1. maddesinde; “Bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile ikinci fıkrada belirtilen herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamındadır” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kapsamda ayırt edicilikten anlaşılması gereken husus, tescili istenen tasarıma özgü özellikler olup ayırt edicilik tescili istenen tasarımı benzerlerinden ayırt etmeye yarayan unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayırt ediciliğe dair incelemede tasarımın görsel açıdan farklılığının nazara alınması gerekir. Zira tasarım mevzuatında ürünlerin dış görünümleri korunmakta olup tescili istenen tasarım dış görünüş itibariyle özgünlüğü/farklılığıyla diğerlerinden ayırt edilebildiği oranda ayırt edici niteliği haiz olduğu söylenebilir (Suluk, s. 246). Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus; ayırt edicilik bağlamında yapılan incelemede aranan farklılığın niteliği itibariyle bilgilenmiş kullanıcı üzerinde oluşturulan etki yönünden belirgin farklılık olarak düzenlenmesi olup tasarımın genel görüntüsüne katkısı olmayan ayrıntılar bu kapsamın dışındadır. Bu kapsamda tasarımın ayırt edici niteliğinin değerlendirilmesinde kıyasa esas alınacak tasarımlar 554 sayılı KHK’nın 7/2. maddesinde gösterilmiş olup devamında da ayırt ediciliğin değerlendirmesi sırasında kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilerek tasarımcıların tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduklarının nazara alınacağı belirtilmiştir.
20. Tasarımın korunabilmesi için “yenilik” ve “ayırt edicilik” özelliklerinin yanı sıra daha önce kamuya sunulmamış olması da gerekmekte olup kamuya sunma hususu 554 sayılı KHK’nın 6/2. maddesinde; “…sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Üçüncü şahıslara yapılan ve açıkça veya zımnen gizlilik niteliği taşıdığı anlaşılan açıklamalar kamuya sunmanın kapsamı dışındadır” şeklinde ifade edilmiştir. Belirtilen kamuya sunma hâlleri tadadî nitelikte olup buna benzer durumlar da kamuya sunma kapsamı içerisine alınabilir. Bu anlamda tasarımın kişinin gizlilik alanından çıkarak kamu tarafından erişilebilir hâle gelmesi kamuya sunma olarak kabul edilir. Ancak kamuya sunulan tasarımın yeniliği ve ayırt ediciliği iki durumda etkilenmez. Bu durum 554 sayılı KHK’nın 8. maddesinde; “Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden önceki oniki ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa, rüçhan tarihinden önceki oniki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulur veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulursa, bu açıklama 6 ncı ve 7 nci maddeleri çerçevesinde tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez” şeklinde düzenlenmiştir.
21. Tasarımın tescili için TPMK nezdinde başvuru sahiplerince işletilmesi gereken süreç ve gerekli diğer koşullar 554 sayılı KHK’nın 25 ve devamındaki maddelerinde düzenlenmiş olup usulüne uygun olarak yapılacak olan tescil başvurusu sonrasında yapılacak inceleme aynı KHK’nın 32 ve devamındaki maddelerde düzenlenmiştir. Buna göre TPMK ilk aşamada başvuruya konu tasarımın yeni ve ayırt edici nitelik taşıyıp taşımadığını incelemez. Kurum sadece, başvuruda gerekli evrakın verilip verilmediği, başvuru ücretinin yatırılıp yatırılmadığı ve 554 sayılı KHK’nın 26 ilâ 28. maddelerinde belirtilen diğer hususlardaki şekli unsurları inceler. Şekli eksikliği bulunmayan ya da eksikleri giderilen bir başvuru, 554 sayılı KHK’nın 34. maddesi gereğince Resmî Endüstriyel Tasarımlar Bülteninde yayımlanır. Bu aşamada 554 sayılı KHK’nın 37. maddesi uyarınca; ilan edilen tasarımla ilgili gerçek veya tüzel kişiler ile ilgili meslek kuruluşları gerekçelerini açıkça belirtmek ve ilgili yönetmelikte öngörülen şartları yerine getirmek koşuluyla, tasarım belgesinin verilmesine karşı Kurum nezdinde ilan tarihinden itibaren altı ay içerisinde yazılı şekilde itiraz edebilirler. Bu çerçevede tasarım tescil başvurusuna ilişkin olarak yapılan tüm itirazlar YİDK tarafından incelenir. İtiraz üzerine yapılacak bu incelemede; başvuru konusu tasarımın 554 sayılı KHK’nın 5 ilâ 10. maddelerinde düzenlenen şartlar ile aynı KHK’nın 43. maddesinde belirtilen hükümsüzlük hâllerinin mevcut olup olmadığı değerlendirilecek olup anılan inceleme niteliği itibariyle esasa dair yapılan bir incelemenin unsurlarını bünyesinde barındırır. Bunun yanında YİDK, 554 sayılı KHK’nın 38/3. maddesinin yollamasıyla aynı KHK’nın 43/1-b maddesi uyarınca hak sahipliği bakımından da inceleme yaparak bir karar verir. İtiraz üzerine yapılan incelemeyle 554 sayılı KHK’nın 43. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri hükümleri çerçevesinde yapılan ve Kurul tarafından uygun bulunan itiraz sonunda tasarım belgesinin iptali ve aynı KHK’nın 45. madde hükümlerinin işlerlik kazanması sonucunu doğurur. Bu kapsamda 554 sayılı KHK’nın 38/3. maddesinde yollama yapılan aynı KHK’nın 43/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerine ilişkin düzenleme; “Aşağıdaki hallerde tasarımın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilir:
a) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci ilâ 10 uncu, maddelerinde belirtilen koruma şartlarına sahip olmadığı ispat edilmişse;
b) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü, 14 üncü, 15 inci ve 16 ncı maddesinde belirtilen hak sahipliğinin başka kişiye veya kişilere ait olduğu ispat edilmişse;… ” hükmünü haiz olup YİDK tarafından şartların varlığı hâlinde verilecek olan tasarım iptaline dair karar, aynı KHK’nın 45. maddesindeki tasarımın hükümsüzlüğüne dair kararlarla aynı sonuçları doğuracaktır (Suluk, s. 379, 380).
22. Başvuru konusu tasarıma ilişkin itirazın reddedilmesi durumunda ise itirazı reddedilen üçüncü kişiler veya itiraz üzerine başvurusu geri çevrilen başvuru sahibi, altmış günlük süre içinde ihtisas mahkemelerinde YİDK kararının iptalini talep edebilir. Bu kapsamda açılacak olan dava, 554 sayılı KHK’nın 43. maddesinde düzenlenen hükümsüzlük davasından farklı olup bu davada yapılması gereken inceleme, hükümsüzlük davasından farklı olarak, YİDK önüne sunulan gerekçe ve belgeler çerçevesinde Kurum tarafından verilen kararın, kararın verildiği andaki Kurum nezdinde mevcut olan delillere göre Kurum tarafından varılan sonucun hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlıdır.
23. Uyuşmazlık kapsamında ele alınması gereken bir diğer husus ise, tasarım olarak tescili istenen ürünün üçüncü bir kişiye ait marka ile benzerliğidir. Bu anlamda tescilli bir markanın benzerinin, marka hakkı sahibi dışında üçüncü bir kişi tarafından tasarım olarak tescili için yapılan başvuruya marka sahibi itiraz edebilir. Bunun yanında bu nitelikteki bir tasarımın tescil edilmesi hâlinde de marka sahibinin başvurusu sonucu anılan tasarımın hükümsüz kılınarak sicilden terkini de mümkündür. Zira bu tür bir girişim aynı zamanda 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde belirtilen marka hakkına tecavüz niteliğindedir. Böyle bir durumda marka sahibi, tasarım tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu iddia edebileceği gibi tasarıma benzeyen markasının kamuya arz edilerek ilgili olduğu ürünler üzerinde kullanımı sonucunda tescili istenen tasarımın 554 sayılı KHK bağlamında yeni ve ayırt edici niteliği haiz olmadığını ileri sürebilir (Çolak, U.: Türk Marka Hukuku, ... 2018, s. 450). Ayrıca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı çerçevesinde, ayırt edici niteliği yüksek ve tanınmış olan bir markanın sahip olduğu tanınmışlıktan haksız yararlanma amacıyla tasarım olarak tescili için yapılan başvuru, hakkın kötüye kullanımı niteliğindedir. Eş söyleyişle, meşru bir şekilde tescil edilen marka ve bu markadan sağlanan itibar sonucu elde edilen kazanca, markaya benzer nitelikte bir tasarım tescili yoluyla el atarak ortak olma girişimi, TMK’nın 2/2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanımı olup bu türde bir davranış hukuken korunmaya muteber değildir.
24. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalı şirket tarafından tekstil ürünlerinde kullanılmak üzere 2011/84-7 sayılı, sarı-lacivert renklerden oluşan çizgili desenlerle birlikte futbol topu, “Goal” ibaresi ve futbolcu figürleri içeren endüstriyel tasarımın davalı Kurum nezdinde tescili için başvuruda bulunulmuş olup anılan tasarım davalı Kurum tarafından yapılan inceleme sonrasında ilan edilmiş, ancak ilana davacı tarafından; sarı-lacivert renklerini taşıyan markalar ile aynı renkleri taşıyan forma tasarımlarına dayalı olarak tasarımın yeni ve ayırt edici nitelikte olmadığı, kötü niyetli olup tanınmışlıktan haksız yararlanma amacı taşıdığı, iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle itiraz edilmiştir. İtiraz üzerine YİDK tarafından; davacıya ait bir kısım markalar ile tasarımların dava konusu tasarımdan farklı olduğu, sarı-lacivert renklerinin ... Spor Klubü tarafından uzun zamandan bu yana kullanılmakla beraber ... ve ... başta olmak üzere ülkemizde birçok spor kulübünün de kullanımında olduğu, renklerin kullanım tekelinin davacıya verilemeyeceği, aynı renkler kullanılarak farklı tasarımların üretilebileceği, dava konusu tasarımda sarı-lacivert renkler kullanılmakla beraber davacının unvanı yahut davacıyı çağrıştıracak resmi ve gayri resmi herhangi bir işaret, marka veya logonun kullanılmadığı gerekçesiyle davacı tarafın itirazı reddedilmiştir.
25. Davalı şirkete ait tasarımda, sarı-lacivert renklerin çizgili desenlerle kullanıldığı, renkler yanında futbol topu, futbolcu figürleri ile “Goal” ibaresinin kullanılmış olduğu, anılan tasarımın tekstil ürünlerinde kullanılmak üzere tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda dava konusu tasarım bütünsel bir bakış açısıyla, sarı-lacivert renkler yanındaki unsurlar ile futbol sporunu ve bu sporla alakalı sektörler ile sarı-lacivert renkleri kullanan futbol takımlarını akla getirmektedir.
26. Davacıya ait 2005/39922 sayılı “...+Şekil” ibareli markasında ise sarı-lacivert çizgili desenden oluşan arka plan üzerine büyük ve yeşil harflerle yazılan “...” ibaresinin bulunduğu, anılan markanın giysi ve tekstil ürünlerini içeren sınıflarda tescilli olduğu, bunun yanında davacıya ait markanın tanınmış niteliği haiz olduğu çekişmesizdir. Ayrıca davacının futbol kulübü olarak uzunca bir süreye ulaşan geçmişleri nedeniyle, bu süre içerisinde kazandıkları başarılarla günümüze kadar gelen bir tanınmışlıkları mevcut olup davacı ... kulübünün bu tanınmışlığı yurt içine ve yurt dışına etki eder niteliktedir. Davacı, toplum nezdindeki bu tanınmışlık sayesinde gelirlerini arttırmak için, ticaret şirketleriyle lisans anlaşmaları yapmakta, marka ve tasarım tescilleri yoluyla hukukî korumalar ve ticari kazançlar elde etmektedir. Bu tür faaliyetlerle ürettiği mal ve hizmetlerde spor kulübünün logosunu, işaretini, futbol takımıyla özdeşleşmiş renklerini, sloganını, sembolünü, markasını kullanmak suretiyle, imajından doğan tanınmışlığından yararlanmakta, takımlarını destekleyen taraftar kitlesi de, bu tür ürünleri tercih ederek satın almaktadır. Böylece davacı ... kulübü, taraftarının yaptığı bu tercihlerle anlaşma yapan şirket ürünlerinin satışını arttırmakta, özellikle yeni bir müşteri çevresine ulaşmasına yardımcı olmaktadır. Davacı ... kulübüne mal olmuş yukarıda belirtilen özellikler, ürünlerin satışını arttırmada kullanılmakla adeta bu imaj ya da oluşan karakter ticarileştirilmektedir. Bu kapsamda sarı-lacivert renklerin, futbol ve bu sporla ilgili sektörde, ülkemizde ve yurt dışındaki tanınmışlığı da nazara alındığında, davacıyı akla getirmekte olup bu renklerin futbol sporuyla ilgili tüm mecralarda çoğunlukla davacının futbol takımı ile ilişkilendirileceği açıktır.
27. Belirtmek gerekir ki, iktisadi alanda, renklerin tek başına sınaî mülkiyete konu olamayacağı her türlü duraksamadan uzak olup renklerin tek başına kullanımını yasaklayan bir kanun hükmü de bulunmamaktadır. Ancak tasarım olarak tescil edilmek istenen üründe, belli bir spor kulübüne mal olmuş renkler kullanılmakla birlikte bu spor kulübünü ve markalarını anımsatacak, çağrıştıracak veya intiba bırakacak şekilde futbol topu, futbolcu ve “Goal” ibaresi gibi futbol sporuna ait unsurların kullanılarak oluşturulan kompozisyonun, o spor kulübünün taraftar kitlesi ve tüketici nezdinde karıştırılma tehlikesine neden olacağının anlaşılması durumunda anılan tasarım ile marka arasında iltibasın oluştuğunun kabulü gerekir.
28. Bu itibarla her ne kadar tasarımda salt renklerin kullanımının kimsenin tekeline verilemeyeceği kabul edilebilir ise de; bu tür bir kullanımın dürüstlük kuralına uygun olması, tasarımın üçüncü kişilere ait tanınmışlığı ve bu suretle ayırt ediciliği yüksek markaları ile iltibasa neden olacak şekilde oluşturulmaması gerekir. Ayrıca sarı-lacivert renklerin davacının takımından başka futbol takımlarınca da kullanıldığı sabit ise de; anılan renk birleşiminin yüksek seviyedeki tanınmışlık ve ayırt edicilik sebebiyle, futbol sporuyla alakalı olarak bilgilenmiş veya vasat bir alıcı nezdinde davacının futbol takımı ve buna ilişkin markaları akla getirmekte olup davalı tasarımın tekstil ürünlerinde kullanımı hâlinde, içinde taraftar kitlesinin de bulunduğu alıcıların tercihlerini etkileyebilecek niteliktedir. Zira renkler, futbol takımlarının ayırt edilmesinde taraftar kitlesi tarafından uyarıcı bir unsur olarak göz önüne alınmaktadır. Bu anlamda sarı-lacivert renk kombinasyonu, davacının tanınmışlığı da dikkate alındığında, futbol ile ilgili halk kesimi bakımından dikkat çeken önemli bir unsur hâline gelmiştir. Bu suretle davalı şirkete ait tasarım ile davacıya ait marka arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunun ve bu durumun davacının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin kabulü gerekmektedir. Ayrıca bu benzerlik ve dolayısıyla ortaya çıkan karıştırılma ihtimali, dava konusu tasarımın tescili için gereken yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini de etkileyecek niteliktedir.
29. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacının futbol takımının renklerinin ve logolarının bilindiği, davacı kulübün futbol takımının taraftarlarının takıma destek amaçlı olarak bu ürünleri aldığı, dava konusu tasarımın davacının futbol takımı ve markasını anımsatsa da bu durumun iltibasa neden olacak düzeyde olmadığı, davacı kulübün futbol takımının ibarelerinin dava konusu tasarımda bulunmadığından karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş; yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
30. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
31. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.