23. Hukuk Dairesi 2012/2612 E. , 2012/4639 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin olarak Dairemizin 24.01.2012 gün ve 2011/ 3313 Esas 2012/39 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılar vekili ile davalı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
- KARAR -
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, dava dışı borçluya ait aracın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde 1, 2 ve 3. sıraya alınan ve kambiyo senedine bağlanmış davalı alacağının muvazaaya dayandığını ve gerçek bir alacağın mevcut olmadığını, 5. sıradaki alacaklının davalı olmadığını, isminin yanlış yazıldığını ileri sürerek, davalıya ayrılan payın müvekkillerine ödenmesine ve diğer hataların düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, bonoya dayalı müvekkilinin alacağının gerçek olduğunu, diğer alacakları ise temlik aldığını, davacının haczinin düştüğünü savunarak, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile 2. ve 3. sıradaki alacağın sıra cetvelinden çıkarılmasına, davacı alacaklı Yaz Turizm’in 2. sıraya, ... Turizm A.Ş’nin de 3. sıraya alınmasına dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizce kısmen bozulmuştur.
Bu kez, davacılar vekili ile davalı vekili kararın düzeltilmesini istemiştir.
1- Dava muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Bu davada ispat yükü davalı alacaklıda olup, davalı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını usulüne uygun delillerle ispatlamak yükü altındadır. Somut olayda davalı yanca takibe konu edilen bononun ihdas nedeni “nakden” olarak yazılmış olduğundan, davalının dava dışı borçluya para borcu verdiği ya da nakdi bir ilişki içine girdiği senede geçirilmiş sayılır. Ne var ki, davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili ile borçlu şirket ortaklarından ...’ın başka bir şirkette ortak olduklarını, o şirket için müvekkilinin kefaleti ile banka kredisi kullanıldığını fakat adı geçenin kredi sözleşmesine dayalı olarak çekilen nakit tutarı, yöneticisi bulunduğu borçlu şirket için harcadığını; bononun, ileride müvekkilinin kredi borcundan dolayı sorumlu olması ihtimaline binaen alındığını ve borçlu şirketin mallarına haciz konulması maksadı ile keşide edildiğini bildirmiştir. Kefilin rücu hakkı Borçlar Kanunu’nun 496 ncı maddesinde düzenlenmiş olup, davalının savunmasından, bononun bu rücu hakkının teminatı olmak üzere düzenlendiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki bu rücu hakkı da ancak ödeme oranında doğmaktadır. Kredi sözleşmesinin tarafı olan bankadan getirtilen
ödeme listesine göre davalının kefil sıfatıyla yaptığı ilk ödeme 31.03.2006 tarihli 7.200,00 TL tutarlı ödeme olup, bu ödemenin dahi henüz yapılmadığı 22.02.2006 tarihinde icra takibine girişilmiş olması nedeniyle, davalının henüz rücu hakkının da doğmadığı ortadadır. Ödemelerin geri kalanı sıra cetvelinin düzenlenmesinden daha sonra 2009 yılında yapılmıştır. Diğer taraftan takip konusu bono ve takip talebi 300.000,00 TL üzerinden düzenlenmiş iken, ödemeler toplamı da 186.610,00 TL’dir. Bütün bu açıklamalar çerçevesinde davalının alacağının henüz doğmamış bir borcu teminat altına almak amacıyla düzenlenmiş ve hukuken hak bahşetmeyen bir bonoya dayandığı tartışmasızdır.
Bu durumda mahkemece davalıya sıra cetvelinde isabet eden tutarın payları oranında davacıların dosyalarına, yargılama giderleri de dâhil olmak üzere aktarılmasına, artan kısım olması halinde bu kısmın davalıya bırakılmasına karar verilmek gerekirken, aksi düşünceyle birinci sıraya ilişkin itirazın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yine açıklanan gerekçelerle birinci sıraya yönelik temyiz itirazlarının reddine ilişkin Dairemiz kararının da hataya dayandığı anlaşılmış ve davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 24.01.2012 gün ve 2011/ 3313 E., 2012/39 K. sayılı kararının (1) numaralı bendinin kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin karar düzeltme itirazına gelince, Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK"nun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 24.01.2012 gün ve 2011/ 3313 E., 2012/39 K. sayılı kararının (1) numaralı bendinin kaldırılarak hükmün BOZULMASINA, (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine, davacılardan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, davalıdan alınması gereken harç peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına ve takdiren 203,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 05.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.