8. Hukuk Dairesi 2018/3914 E. , 2019/2446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, kesin süre içerisinde yargılama avansı yatırılmamış olduğundan HMK’nin 114/1-g maddesi dikkate alınarak dava şartı yokluğundan ana dava ve birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu 371 ada 4 parsel sayılı taşınmazın ve üzerindeki evin maliki olduğunu, davalıların taşınmazına tecavüzde bulunduğunu ileri sürerek müdahalenin men’ine, 15/02/2000 tarihinden itibaren hesaplanacak ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kesin süre içerisinde yargılama avansı yatırılmamış olduğundan HMK’nin 114/1-g maddesi dikkate alınarak dava şartı yokluğundan ana dava ve birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Mahkemece; 6100 sayılı HMK’nin yürürlüğe girmesinden sonra; gider avansı tarifesinin 6. maddesi ve HMK"nin 120/2 maddesi dikkate alınarak davacı tarafa yazı işleri müdürlüğünce hesaplanacak yargılama gider avansını yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği; ancak sonuçlar açıklanmasına rağmen verilen kesin süre içerisinde yargılama avansı yatırılmadığı yargılama gider avansı dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiği, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre kesin süre verilen tarafın, verilen kesin süre içerisinde işlemi yerine getirmemesi halinde karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğacağı, bu durumda aynı konuda yeniden ikinci kez süre verilemeyeceği de dikkate alınarak; dava şartı niteliğindeki yargılama avansının kesin süre içerisinde yatırılmamış olması sebebiyle dava şartı yokluğundan açılan davaların usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ve birleştirilen dava, 25.04.2003 ve 24.05.2004 tarihlerinde açılmıştır. Davaların açıldığı tarihler itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK"da gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut değildir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir.
HMK"nin 324. maddesinde ise delil ikamesi için avans düzenlemesi mevcuttur.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde, gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir. Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yönt. m. 45/3). delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır (Yönt. m. 45/4).
Uyuşmazlığa konu asıl ve birleşen dava 1086 sayılı HUMK zamanında açılmıştır. HMK"nin yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarih itibariyle davanın ilk aşaması olan dilekçeler aşamasının tamamlandığı gider avansı için kesin süre verildiği tarih itibariyle tahkikat aşamasına geçildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda gerek HMK"nin 120. maddesi gerekse Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği"nin 45. maddesindeki düzenlemelere göre, tarifede sayılan gider avanslarının dava dilekçesi ile davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gereken gider olması nedeniyle dilekçeler aşamasınının tamamlanmış bulunması ve HMK"nin 448. maddesinin açık hükmü karşısında, HMK"nin 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir. HUMK"un yürürlükte olduğu dönemde açılan bu davalar için yapılacak masraflar nedeniyle istenecek giderlerin delil avansı kabul edilip, HMK"nin 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekir.
Öte yandan mülga 1086 sayılı HUMK"un 163. maddesi ile HMK"nin 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiç bir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir.
Ayrıca kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması, tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verileceğinin açıkça bildirilmesi gerekir. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralının, Kanunun amacına uygun olarak kullanılması, davanın reddi için bir araç sayılmaması gerekir.
Açıklanan nedenlerle, davaların 1086 sayılı HUMK zamanında açılması, tahkikat aşamasına geçilmesi nedeniyle bu aşamada sadece HMK"nin 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözetilmeden, kapsamı belirtilmeden yazılı şekilde gider avansı istenmesi yerinde olmadığı gibi, alınacak avansın ne miktarda ve hangi işlere ilişkin olduğu, hangi iş için ne miktar avans yatırılacağının açıkça belirtilmemesi doğru olmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07. 03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.