Taraflar arasında görülen davada;Davacı, Hazine tarafından 3402 Sayılı Yasanın 17 ve 18 maddeleri uyarınca açılan Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Ankara 32. Asliye Hukuk Mahkemesindeki tescil davalarında mükerrerlik oluştuğunu, bu nedenle Ankara 32. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.12.2000 tarih 1999/92 esas, 2000/777 karar sayılı kesinleşmiş ilamın infaz edilemediğini ileri sürerek yargılamanın yenilenmesi suretiyle mükerrerliğin giderilmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı, yanıt vermemiştir.Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi isteğinin hükmü veren mahkemeden istenebileceği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın Ankara 32. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde bulunduğundan bahisle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Hazinenin önceden Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinden sadır olup keşinleşen hükme karşı, taşınmazın fiilen içinde bulunduğu Sincan İlçesinde Adalet teşkilatı kurulup, mahkemelerin faaliyete geçmesi nedeniyle Sincan Asliye Hukuk Mahkemesinden HUMK"nun 445 ve devam eden hükümleri gereğince yargılamanın yenilenmesini istediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yargılamanın iadesi isteğinin HUMK."nun 448/1 . maddesi hükmü uyarınca hükmü veren mahkemeden istenebileceği gerekçesiyle görev nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de, HUMK.nun 448/1. maddesi hükmünde yargılamanın yenilenmesi isteklerinin hükmü veren mahkemeden istenebileceği öngörülmüştür.
Ancak, hüküm kurulduktan sonra taşınmazın fiilen bulunduğu Sincan İlçesinde mahkemeler kurulmuş ve faaliyete geçmiştir. HUMK."nun 13. maddesi hükmü gereğince taşınmazın aynı ile ilgili çekişmelerin taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözüme kavuşturulacağı tartışmasızdır. Esasen, bu kural kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gereken zorunlu bir kaidedir. HUMK."nun 448. maddesinde öngörülen "hükmü veren mahkemeden" kasıt ise, aynı yerde, aynı seviyede bir kaç mahkemenin bulunması halinde yargılamanın yenilenmesi isteğinin hangi mahkemece hüküm verilmiş ise o mahkemeden istenebileceğini işaret etmektedir.
O halde, taşınmazın içinde bulunduğu ilçede sonradan mahkeme kurulduğuna ve faaliyetini sürdürdüğüne göre Sincan Asliye Hukuk Mahkemesinin daha önce hükmü veren Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin yerine geçtiği kabul edilmeli tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delilleri toplanmalı ve ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulmalıdır. Kaldı ki, çekişmeye konu taşınmazla ilgili yapılacak keşfin gösterilen ve gösterilecek tanıkların HUMK."nun 259. maddesi gereğince taşınmazın başında yapılması ve dinlenilmesi gerekeceği, keza teknik bilirkişilerin taşınmazı görüp buna göre rapor ve kroki düzenlettirilmesi görevleri taşınmazın fiilen içinde bulunduğu yer mahkemesine ait olup, bu gerek dava ekonomisi ve kamu düzeninin bir sonucudur. Nitekim, aynı husus ve ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21.09.1955 tarih 7/64 esas, 63 sayılı, keza 1. Hukuk Dairesinin 31.12.1968 tarih 968/8637-8507 sayılı kararında da benimsenmiş ve tekrar edilmiştir.
Belirtilen bu açıklamalar ve değinilen ilkeler gözetildiğinde yargılamanın yenilenmesi isteği ile ilgili eldeki davanın çözüm yerinin yetkili Sincan mahkemesi olduğu sabittir.
Öyleyse, mahkemece yazılı olduğu üzere kurulan hükmün doğru olduğu söylenemeyeceği gibi, kabul tarzı itibarı ilede yetkisizlik yerine görevsizlik kararı verilmiş olmasıda isabetli değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.01.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.