21. Hukuk Dairesi 2019/3647 E. , 2020/2546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin Eylül 1997 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davalı ... (... oğlu 1952 doğumlu) bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, dahili davalı ... bakımından subüt bulmayan davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, 1997/Eylül tarihli kesintinin kendisine ait olduğunun tespiti ile sigortalılık başlangıç tarihinin Eylül 1997 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Dairemizin bozma ilamına uyulmak suretiyle, Mahkemece; “davalı ... ( ... oğlu 1952 doğumlu) bakımından davanin pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, dahili davalı ... bakımından subüt bulmayan davanın reddine, karar verilmiş ise de varılan bu sonuç eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğundan yerinde değildir.
Bu tür aidiyet davaları kamu düzeni ile ilgili olduğundan çalışmaların başka bir sigortalıya ait olup olmadığı noktasında titizlikle inceleme yapılması ve toplanan delillerle hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde hizmetin gerçekte kime ait olduğunun saptanması gerekir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01/09/1997 tarihli müstahsil makbuzunda müstahsilin adı, soyadı, adresi olduğu, başkaca kimlik bilgisinin yer almadığı, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği kesintiye dayalı olarak, aynı ad ve soyadlı amcasının oğlu ... oğlu 1952 doğumlu ... ... sicil nosu ile Kuruma kaydedildiği ve davalı ...’ya 01/07/2011 tarihinde ölüm aylığı bağlandığı, davacının tarım bağkur sigorta kaydı bulunmadığı, adına kayıtlı zirai arazisinin bulunduğu, anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79/10. 5510 sayılı Yasa"nın 86/8.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.Somut olayda; davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği tevkifatın, Kurum tarafından davacının amcasının oğlu ...’ya hesabına aktarıldığı, tevkifat içeriğinde ... ve adres bilgisi yazdığı ve açık kimlik bilgisinin olmadığı, davacının da aynı ad ve soyadlı olduğu görülmekle, yetersiz tanık beyanları ile davacının tarım Bağ-kur sigortalılığının varlığı ve aidiyeti yöntemince araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.Yapılacak iş, öncelikle müstahsil makbuzunun aslının kimin elinde olduğunu tespit etmek, müstahsil makbuzunda ürün teslimi yapılan İmamoğlu San Ltd. Şti.’de ürünün kime teslim edildiğini ve aynı tarihde aynı şirkete başka ürün teslim eden kişileri olup olmadığını araştırarak, tespit edilmesi halinde tanık sıfatıyla dinlemek, ürün teslimini davacının yapıp yapmadığını sormak, 1997 yılında görev yapan muhtar ve azaların tespitiyle, davacının ihtilaflı dönemde ürün ekip ekmediğini araştırarak, müstahsil makbuzunda belirtilen ürünleri davacının mı yoksa dava dışı ...’nın teslim ettiğinin yönünde yöntemince beyanlarını almak, tüm deliller bir arada değerlendirilerek söz konusu kesintinin davacıya aidiyeti olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtlandıktan sonra, davacının dosya kapsamında aidiyet iddiası olan prim kesintisi haricinde prim kesintisi veya ürün teslimi bulunup bulunmadığı araştırılarak bunlara ilişkin belgeleri getirtmek, kısaca davaya konu ve aidiyeti istenen sigortalılığa esas ürün teslimi ve prim kesintisinin davacıya ait olup olmadığını hiçbir kuşku ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirleyip çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de, feri müdahil SGK yönünden hüküm kurulmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine
22/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.