Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/10867
Karar No: 2008/636
Karar Tarihi: 23.01.2008

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/10867 Esas 2008/636 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, miras bırakanları adına kayıtlı bir parselin kullanımı konusunda anlaşma yapıldığı halde, davalının odun yığarak kullanımını engellediği iddiasıyla elatmanın önlenmesi ve yıkım talebinde bulunmuştur. Mahkeme davayı kabul etmiş ancak davalı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay kararı ise, paylı mülkiyette elatmanın önlenmesi davası açmanın mümkün olmadığı durumları ve taksim veya şuyun satış yoluyla çözüm bulunması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, tapuda resmi ifraz yapılmadan fiili taksim veya kullanım biçimi oluşmuş durumlarda da \"akte vefa\" ve iyi niyet kuralının korunması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Kararda yer alan kanun maddeleri, Medeni Kanun'un 706 ve Borçlar Kanunu'nun 213. maddeleri, Tapu Kanunu'nun 26. maddesi ve HUMK'un 428. maddesidir.
1. Hukuk Dairesi         2007/10867 E.  ,  2008/636 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DEVREK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 31/05/2007
    NUMARASI : 2007/118-2007/139

    Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden ortak miras bırakanları adına kayıtlı 229 nolu parselin kullanımı konusunda diğer mirasçı davalı ile anlaşma yapıldığı halde davalının bu anlaşmaya aykırı olarak evlerinin arasında bulunan yola ve boşluğa odun yığmak suretiyle kullanımını engellediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, tecavüzlü yapının yıkılması ve odunların kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davacının da çekişmeli yere odun yığdığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Davanın kabulüne dair verilen karar, Dairece;"kısa karar ile çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne, müdahilin davasının reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
     
                                                  -KARAR-
     
    Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne, müdahil A..."nin davasının reddine karar verilmiştir.Dava konusu taşınmazın, paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğu gelen kayıt örneklerinden anlaşılmaktadır.Ne varki, mahkemece yapılan araştırma, uygulama ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğu söylenemez.
    Bilindiği gibi; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere, Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "akte vefa" kuralının yanında Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. 
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, Medeni Kanunun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.       Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazda taraflar dışında başka paydaşların da bulunduğu, tüm paydaşları kapsayacak nitelikte, paydaşları bağlayan bir taksim sözleşmesi veya özel bir parselasyon planı veyahut buna bağlı fiili bir kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde durulmamış, bu konuda bir araştırma yapılmamıştır.
    O halde, öncelikle dava konusu taşınmaz üzerinde açıklandığı şekilde bir fiili kullanım biçiminin bulunup bulunmadığının saptanması, harici taksim ve buna bağlı kullanma biçimi oluşmuş ise buna değer verilmesi, oluşmamış ise, taşınmaz üzerinde tarafların çekişmesiz olarak kullanılabilecekleri boş yer bulunup bulunmadığı, bir başka deyişle davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin  saptanması ve yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte elde edilecek tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde  bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırmaya dayanılarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.01.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    2008/709

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi