Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, dava konusu 82 sayılı parselin 4753 Sayılı Yasa gereğince davalı A. A. adına tescil edildiğini, daha sonra da 1617 Sayılı Yasaya aykırı biçimde satış vaadi sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayanılarak alınan cebri tescil ilamı ile diğer davalı ........devredildiğini ileri sürerek satış vaadi sözleşmesinin ve tapunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı Hazine"nin 25 yıllık yasal sınırlama süresinden sonra dava açtığı, bu durumda Hazine adına tesciline karar verilemeyeceği, önceki malikine geri döndürülebileceği gerekçesiyle davanın O. E... yönünden kabulüyle, adına oluşan tapu kaydının iptaline ve davalı A. A.adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 82 sayılı parselin geldiği ana taşınmazın Hazineye ait iken 4753/5618 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca ifraz, tevzi ve tahsis yoluyla A. A... adına tescil edildiği, 1973 yılında yapılan kadastro sırasında aynı kişi adına tespit gördüğü, sonrasında 1982 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı O.’a satıldığı ve adı geçenin açtığı cebri tescil davası ile de 5.8.1983 tarihinde adına hükmen tescilinin sağlandığı görülmektedir.
Mahkemece, taşınmazın O. adına bulunan tapu kaydının iptaliyle önceki malik A.’e döndürülmesine, Hazine adına tescil isteğinin reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 11.6.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4753 Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, toprağı olmayan veya olup da kifayetsiz bulunan kişilere bazı usul ve esaslar dairesinde toprak verilmesine dair düzenlemeler getirmiştir. Ayrıca, kendisine toprak tevzi edilen kişilerin de toprağın işletilmesi ile ilgili olarak uyması gerekli olan bazı kurallar öngörülmüştür. Bunlardan birisi ve en önemlisi, anılan Kanunun 57.maddesinde "...Bu Kanunla verilen arazi, sahibi tarafından işletilemeyerek terk edilir veya ortakçılıkla veya özürsüz olarak kira ile işletilirse Tarım Bakanlığının bu kanun gereğince ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere, gayrimenkullerin geri verilmesini mahkemeden istemeye hakkı vardır..." şeklinde yer alan hükümdür. Keza, 28.2.1957 tarihinde Bakanlar Kurulunun 8751 Sayılı Kararı ile mer"iyete konulmuş bulunan ve Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun 63.maddesine dayanılarak hazırlanmış Çiftçiyi Topraklandırma Nizamnamesinin 57.maddesinde de "...Verilen toprak, kanunun 7,56 ve 57.maddeleri mucibince özürsüz olarak işletilmez ve terk edilirse veya ortakçılıkla işletilirse veyahut kiraya verilirse, verilen toprak geri alınır ve tapu kayıtları Hazine adına değiştirilir..." denilmek suretiyle aynı hüküm tekrarlanmıştır.
4753/5618 Sayılı Yasa sonradan iptal edilmişse de hak hangi yasa zamanında verilmişse, o yasa hükümlerine tabiidir düşüncesiyle uygulamada anılan yasadan kaynaklanan ve 57.madde hükmüne dayalı olarak sonradan açılan davalar, bu yasa hükümleri gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulmuştur.
Ne varki, 22.11.1984 tarihli ve 3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine dair Tarım Reformu Kanunu’nun Geçici 3.maddesinde; "... uygulama alanları ve uygulama alanları dışında 1617 Sayılı Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Kanununun 8.maddesiyle mülga 4753 Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ve 4486 Sayılı Teknik Ziraat ve Bahçıvanlık Okulları Hakkındaki Kanunun hükümlerine göre tevzi edilen ve bilahare başkalarına devredilmiş bulunan gayrimenkullerin satışının iptaline ilişkin olarak açılmış davalar, her ne safhada olursa olsun düşer..." şeklinde düzenlemeye yer vermiş, 9.5.1985 tarihinde kabul edilen, ancak 5286 Sayılı Yasa ile bazı hükümleri iptal edilen 3202 Sayılı Yasanın geçici 9.maddesinde de aynı hüküm tekrar edilerek, 4753 Sayılı Yasa gereğince tevzi edilen taşınmazlarla ilgili olarak Hazine tarafından açılan geri alma ve iptal davalarının her ne safhada olursa olsun düşeceği öngörülmüştür.
Değinilen yasal düzenlemeler karşısında, Hazinenin 4753 Sayılı Yasanın 57.maddesine dayanarak açmış olduğu davaların yasal mesnedinin kalmadığı ve taraf sıfatının ortadan kalktığı açıktır. Husumet kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Hazinenin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.