Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden 1/2 oranında paydaşı olduğu 27 parsel sayılı taşınmazdaki 37 ve 38 nolu bağımsız bölümlerin birleştirilmesiyle tek daire olarak kullanılan 18 kapı nolu daireyi davalının haksız olarak kullandığını, davalının dava dışı N.. Ç... ile yapmış olduğu kira sözleşmesine muvafakatının olmadığını, sözleşmenin geçerliliğinin bulunmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı, çekişme kousu daireyi davacının kardeşi olan dava dışı N..."tan yazılı kira sözleşmesine dayalı olarak kiraladığını davacının zimnen muvafakat ettiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın sübut bulduğu gerekçesiyle kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflar vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.01.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ünal Şahin geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların paylı mülkiyet üzere olduğu, davacı ile dava dışı kişinin taşınmazda paydaş bulundukları, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı, ancak taşınmazları kullandığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, geçerli bir kira sözleşmesinin varlığının kabul edilebilmesi için Türk Medeni Kanunun 691.maddesinde öngörüldüğü üzere pay ve paydaş çoğunluğunun akitte yer olması zorunludur.
O halde, davalının, dava dışı paydaş ile yapmış olduğu kira aktinin davacıyı bağlamayacağı ve onun yönünden hukuken hüküm ifade etmeyeceği açıktır.
Bu durumda, mahkemece, davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davacının temyizine gelince; dava mülkiyetten kaynaklanan elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. O halde, çekişme konusunun elatılan yer olacağı ve müddeabihinde bu yerin keşfen belirlenen değer olacağı tartışmasızdır. Esasen harca esas dava değerinin de elatılan yer ve varsa üzerinde bir muhdesat her ikisinin toplam değeri olduğu 492 Sayılı Harçlar Yasasının 16.maddesi hükmü gereğidir.Hal böyle olunca; elatılan çekişmeli taşınmazın keşfen belirlenen ve harcı ikmal edilen değeri gözetilmek suretiyle davacı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi ve davalının sorumlu tutulması, ayrıca gerekli harcın yine bu değer esas alınarak belirlenmesi gerektiği halde yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine ve 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 22.01.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.