10. Hukuk Dairesi 2016/5864 E. , 2016/6913 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilâmı sonrasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili, davalı vekili ve fer"î müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 01.01.2014-19.05.2014 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kurum"a bildirilen çalışma süreleri yönünden 1.500,00 TL net ücretle çalıştığının tespitini istemiş, Mahkemece, 13.05.2015 tarihli ilk hükümde davanın kısmen kabulü ile davacının 01.01.2014-19.05.2014 tarihleri arasında asgari ücretin 1,85 katı ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiş, Dairemizin 12.11.2015 tarih ..../....Esas .../... Karar sayılı ilâmıyla; “...Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlığını taşıyan 80. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu somut olayda; asgari ücretin üzerinde ücret alma iddiasının öngörülen yönteme uygun kanıtlanamadığı açıktır.
Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26/1’inci maddesi uyarınca “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Davaya konu somut olayda ise, 01.01.2014-19.05.2014 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak geçen ve Kuruma bildirilen çalışma (zorunlu sigortalılık) süreleri yönünden 1.500,00 TL net ücretle çalıştığının tespitini isteyen davacı talebine rağmen, mahkemece, talep aşılarak, davacının 04.01.2014-19.05.2014 tarihleri arasında asgari ücretin 1,85 katı ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesi, isabetsizdir.” görüş ve düşüncesiyle ilk hüküm bozulmuş, mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında, davacının 04.01.2014-19.05.2014 tarihleri arasında 1.500,00 TL net ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar ve mahkemece de bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerekir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İBK) O halde mahkemece bozma kararına uyulduğuna göre, bozma kapsamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; bozma ilamımızda açıklanan ispat kuralları çerçevesinde ve yazılı belgeler kapsamında
araştırma ve yöntemince irdeleme yapılmaksızın verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu gibi, Dairemizin bozma kararının gereği de yerine getirilmemiştir.
O hâlde, davacı vekili, davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacı ve davalıya iadesine, 28.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.