4. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/2020 Karar No: 2011/1496 Karar Tarihi: 17.02.2011
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2010/2020 Esas 2011/1496 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2010/2020 E. , 2011/1496 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 05/03/2007 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/11/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Diğer temyiz itirazlarına gelince; davalının aracı ile kendisine çarptığını belirten davacı, yaralanması nedeniyle uğradığı 2.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi zararın ödetilmesini istemiştir. Davalı ise, tazminat istemlerinin ceza davasında ileri sürülüp atiye bırakıldığından yeniden istenemeyeceğini, ceza davasının henüz kesinleşmediğini ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkeme, davacının bakıcı olarak tuttuğu kişiden aldığı belgeye göre üç aylık bakıcı ücreti olarak 1.775,00 TL maddi tazminat ile tüm manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki belgelerden, davalının aracıyla davacıya çarparak 45 gün iş ve gücünden kalacak, 90 günde iyileşecek biçimde yaralanmasına neden olduğu ve olayda davalının tam kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı olay nedeniyle 3 ayda iyileşebilecek (tıbbi şifa bulacak) biçimde yaralandığına göre, bakıcı ücretinin olay günündeki net asgari ücret tutarı üzerinden hesaplanması gerekirken, davacı tarafından sunulan ve denetime elverişli olmayan (adi) yazılı belgeye göre davalının fazla bakıcı ücreti ile sorumlu tutulmuş olması doğru değildir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. 3-Borçlar Yasası"nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayın gelişim biçimi, yaralanmanın derecesi, olayın meydana geldiği tarih gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı fazla olup daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2 ve 3) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/02/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.