22. Hukuk Dairesi 2015/11579 E. , 2016/15241 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, icra dosyasına ödenen iş kaybı tazminatının iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı kurumdan iş kaybı tazminatı talebinde bulunduğunu, talebin davalı tarafından kabul edildiğini, kurum tarafından 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun"un 21. maddesinin 4. fıkrası uyarınca iş kaybı tazminatı adı altında yapılan ödemelerin hak edilenden fazla oluşu gerekçesiyle davalı kurumun başlatmış olduğu haksız ve hukuka aykırı icra takibi dolayısıyla müvekkilinin ödediği 10.200,00 TL"nin verilmesini talep etmiştir.
Davalı Savunmasının Özeti:
Davalı vekili; daha önce Yargıtayca onanarak kesinleşen bir kararda; prime esas kazancın belirlenmesinde işçinin o ay içinde hak ettiği ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki ödemeler netinin hesaplanması öngörülmüş ve bu karara uygun olarak ödemeler yapılmışken Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 07.5.2007 ve 2007/8022 esas; 2007/14457 sayılı kararı ile iş kaybı tazminatlarının bu defa son bir yıl içinde yapılan ödemelerin 365 güne bölünerek ücrete yansıtılması şeklindeki kararına uyularak iş kaybı tazminatlarının bu şekilde hesaplanarak güncellenmesi talimatının Genel Müdürlükçe verildiğini, yapılan güncelleme sonunda fazla ödenen işsizlik ödeneklerinin iade edilmesinin istenmiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı Kurumun davacı işçiye göre sahip olduğu hesaplamaya ilişkin üstün donanım ve ödeme miktarının belirlenmesinde uzmanlığı ve işçi iyi niyetli oluşu dikkate alınarak ödemede bir hata bulunmamakla beraber aradan geçen uzun yıllar sonra Yargıtay"ın bir kararına dayanılarak yeniden hesaplama yapılarak icra tehdidi ile geri almasının Devletin güvenirliği ve sorumluluğu ile bağdaşmayacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Davacı tarafından, ödenen iş kaybı tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.
4046 sayılı Kanun"un 21. maddesinde, “Bu Kanuna göre özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların (iştirakler hariç) özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen ya da tamamen durdurulması, süreli ya da süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi nedeniyle; bu kuruluşlarda iş sözleşmesine dayalı olarak ücret karşılığı çalışanlardan iş sözleşmeleri tâbi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince tazminata hak kazanacak şekilde sona ermiş olanlara, kanunlardan ve yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden doğan tazminatları dışında ilave olarak iş kaybı tazminatı ödenir” şeklinde kurala yer verilmiştir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında, iş kaybı tazminatına haz kazanma koşulları gösterilmiş ve “İş kaybı tazminatı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 ve 78 inci maddesindeki usul ve esaslar çerçevesinde belirlenecek günlük net kazanç tutarıdır” demek suretiyle hesap yöntemi açıklanmıştır. 4046 sayılı Yasada değişikliğin yapıldığı 5398 sayılı Yasa ile sözü edilen metin maddeden çıkarılmış ve yerine, iş kaybı tazminatının asgari ücretin iki katı tutarında belirleneceği hükme bağlanmıştır. O halde 5398 sayılı yasa ile 3.7.2005 tarihinde yapılan değişiklik öncesinde iş sözleşmesi 4046 sayılı yasanın 21 inci maddesi uyarınca, feshedilen işçiler yönünden iş kaybı tazminatı 506 sayılı Yasanın 77 ve 78 inci maddelerine göre belirlenmeli, 3.7.2005 tarihi sonrasında yapılan feshiler bakımından ise, iş kaybı tazminatı hesabında asgari ücretin iki katı tutarı esas alınmalıdır.
Somut olayda davacı tarafa 24.07.2007 tarihli karar ile Kurum tarafından iş kaybı tazminatı ödenmiş, 16.05.2008 tarihinde ödemenin yersiz olduğu belirtilerek iadesi istenmiş, ... ... İcra Müdürlüğünün ..../... esas sayılı takip dosyası ile takip yapılmış ve davacı 21.09.2010 tarihinde toplam dosya borcunu 10.200,00 TL olarak ödemiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ....... gün ve ......./.... sayılı Kararı “Devlet Kurumu, davalı işçidir. Kurumca davacı işçiye yasaya dayanılarak fazla ödemede bulunulmuştur. Davacı kurumun davacı işçiye göre sahip olduğu hesaplamaya ilişkin üstün donanımı ve ödeme miktarının belirlenmesinde uzmanlığı tartışılmazdır. İşçi iyiniyetlidir. Taraflar arasında ekonomik ve sosyal açıdan büyük bir fark vardır. O halde somut olayın özelliği itibarıyla alacaklının zarara katlanması gerekir.” şeklindedir. Söz konusu karar davacının öğrenme tarihi olmakla birlikte yapılan takip ile 21.09.2010 tarihinde ödeme gerçekleşmiş bu anlamda bir sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olan talepte bir zamanaşımı söz konusu olmamıştır.
Ancak talebin esası yönünden değerlendirme yapıldığı takdirde; söz konusu tazminatın miktarının kamusal ve resen müdahaleyi gerektirir bir durumun olmadığı, bu durumun iddia edildiği gibi anayasanın eşitlik prensibine aykırı olmadığı ancak davaya ilişkin talebin Danıştay içtihatları birleştirme kurulunun ........ günlü ....../. esas, ......./.... karar sayılı kararına uygun düşmediği saptanmalıdır. Buna göre, Danıştay içtihatları Birleştirme Kurulunun ........... gün, ve ......./...... esas, ......./...... karar sayılı kararında; idarenin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın hatalı ödediği meblağı her zaman geri alabileceği, bunun dışında kalan hallerde hatalı ödemelerin geri istenilmesinin hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere dava açma süresi içinde olanaklı olduğu, bu süre geçtikten sonra geri istenilemeyeceği belirtilmiştir. Bilindiği üzere, 4046 sayılı Kanun"un 21. maddesinde düzenlenen “iş kaybı tazminatı” özelleştirilen kuruluşlarda sözleşmesi feshedilen işçilerin işlerini kaybından kaynaklanan maddi zararın giderilmesini amaçlayan bir tazminat olup, bu düzenleme ile sözleşmesi feshedilenlerle (işlerini kaybedenlerle) idare arasında özel hukuktakinden farklı olarak tek yanlı bir borç ilişkisi doğmaktadır. Kanun koyucu anılan borcun ifası ile ilgili işlemlerin davacı kurum aracılığı ile yürütüleceğini belirtmiş ve kurumu gerekli işlemleri yapmaya yetkili, görevli ve sorumlu kılmıştır. Kurumun borcun ifasındaki görev ve sorumluluğunun yasanın belirlediği miktarla sınırlı olacağı kuşkusuzdur. Kanunda öngörülen miktarı aşan ödeme işlemi ise aşılan miktar itibarı ile yasaya dayanmadığından yok hükmünde olup yok hükmünde olan işlemde iptal yönünden bir süre söz konusu olamayacağından miktar fazlasının haksız zenginleşme durumu oluşturacağı açıktır. Haksız zenginleşenin her hangi bir dahilinin bulunmaması hali iade yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu durum sadece iadenin kapsam ve miktarının belirlenmesinde etkili olur.
Mahkemece hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sounç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 30.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.