8. Hukuk Dairesi 2011/5489 E. , 2012/3017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine, ..., DDY Genel müdürlüğü ve ... aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.03.2009 gün ve 510/115 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, zilyetlik hukuki nedenine dayanarak kadastro çalışmalarında adına tespit ve tescil edilen 125 nolu parselin devamında yer alan ve tespit dışı bırakılan taşınmaz bölümünün adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dahili davalı ... ve DDY Genel Müdürlüğü temsilcileri yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne teknik bilirkişinin 1.7.2008 tarihli rapor ve krokisinde B harfiyle gösterilen 3316,78 m2 taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline; aynı rapor ve krokide A harfiyle gösterilen uyuşmazlık konusu taşınmazın ise, 261 numarasıyla sınırlandırılan mera parseli dahilinde olduğu ve hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle bu bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Van Kadastro Müdürlüğünün 14.7.2008 tarih ve 8961 sayılı cevabi yazısında; nizalı taşınmazın 1977 yılında 766 sayılı Tapulama Kanunu uyarınca yapılan tapulama çalışmalarında; engebeli oluşu ve tarıma elverişli bulunmaması nedeniyle tespit harici bırakıldığı bildirilmiştir. Bilindiği üzere ve kural olarak; böyle bir yerin emek ve masraf sarf edilerek, imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesine müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar; taşınmazın gerek dava tarihinden gerekse kadastro tespit tarihinden geriye doğru yirmi yılı aşkın süredir tarım arazisi niteliğinde olduğunu açıklamışlardır. Kural olarak, tapulama çalışmalarında yukarıda belirtilen vasıfla tespit harici bırakılan böyle bir yerin tapulama öncesi tarım arazisi olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının aksine taşınmazın kim tarafından ne şekilde imar-ihya edildiği, imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte tamamlandığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazın güneyi paftasında DDY olarak gösterilmiştir. TMK.nun 713.maddesinin 3.fıkrasına göre DDY Genel Müdürlüğünün davada dahili davalı olarak taraf durumunu alması sağlanmış ise de, getirtilen istimlak haritası ve ekleri mahallinde yapılan keşifte uygulanmamıştır. Teknik bilirkişi Nihat Dursun tarafından düzenlenen 9.3.2009 tarihli ek raporda; tevdi olunan istimlak planında gösterilen 24 numaralı istimlak parselinin nizalı yere uyduğu bildirilmiştir. DDY Genel Müdürlüğünün 22.10.2008 tarihli yazılarında da hükme esas krokide B harfiyle gösterilen uyuşmazlık konusu taşınmazın 24 numaralı istimlak parseli olduğu belirtilmektedir. O halde, mahkemece yapılacak iş; mahallinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıkların HMK. nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiyeyle çağrılmaları, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenilmeleri, istimlak haritası ve ekleri yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtası ile uygulanmalı ve dava konusu taşınmazın istimlak edilen yerlerden olup olmadığı kesin olarak saptanmalı, bundan ayrı dava konusu taşınmazın kim tarafından ve hangi tarihte imar ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü, hangi tarihte tamamlandığı ve tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasındaki çelişki olduğu takdirde HMK.nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalı, ziraatçı uzman bilirkişiden dava konusu taşınmazın niteliğini belirtir bilimsel verilere dayalı ve çevre taşınmazlarla mukayeseli rapor alınmalı, ondan sonra toplanan deliller ve dosya kapsamı değerlendirilerek uyuşmazlığın esası bakımından bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.