
Esas No: 2017/2151
Karar No: 2021/708
Karar Tarihi: 08.06.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2151 Esas 2021/708 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “orman kadastrosuna itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ... Kadastro Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda onanmış, davacı Hazine vekilinin karar düzeltme istemi üzerine onama kararı kaldırılarak hüküm bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ilçesi ... beldesinde yapılan 6831 sayılı Orman Kanunu"nun 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması çalışmaları kapsamında 346.1112 hektar alanın orman olarak belirlendiğini, 0.2330 hektar alanın da 2/B uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını, uygulama sırasında mahkeme kararı ile Hazine adına tescil edilen çekişmeli ... ilçesi ... beldesi çalılık vasıflı 1010, 1011, 1012 ve 1013 parsel sayılı taşınmazların orman olarak sınırlandırıldıklarını, aynı yerde 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre 1949 yılında orman sınırlarının belirlenmesi amacıyla orman tahdidi yapıldığını ve ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.1949 tarihli ve 1948/436 E., 1949/273 K. sayılı kararı ile orman kadastrosu sınırlarının düzeltilerek onandığını, çekişmeli taşınmazların 1978 yılında 766 sayılı Kanun"a göre yapılan tapulama çalışmaları sırasında Hazine adına tespit edildiklerini, Tapulama Mahkemesinin 1978/8 E., 1984/418 K. sayılı kararı neticesinde 28.08.1986 tarihinde çalılık vasfında Hazine adına tescil edildiklerini, eski 1011 parsel sayılı taşınmaz hakkında 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 18. maddesi uygulaması ile toplam 38 adet imar parseli oluşturulduğunu, yapılan uygulamaların bölgedeki onaylı imar planları doğrultusunda yapıldığını ve ... Büyükşehir Belediyesince yapılan 1/25000 ve 1/5000 ölçekli planlara Orman İşletme Müdürlüğünün bir itirazı bulunmadığını ileri sürerek çekişmeli 1010, 1011, 1012, 1013 parsel sayılı taşınmazların orman kadastrosu ile tahdit içerisinde kalan kısımların tahdit dışına çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; daha önce yapılan orman tahdit çalışmalarında çekişmeli taşınmazların tahdit dışında bırakıldığı ifade edilmiş ise de, 3116 sayılı Kanun"un ormanların belirlenmesinde yetersiz olduğunu, davacı tarafın dayandığı mahkeme kararlarının taşınmazların niteliğini 3116 ve 4785 sayılı Kanun"lara göre irdelediğini, ancak davanın sebebinin 6831 sayılı Kanun"un 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi uygulaması olduğunu, bu nedenle anılan kararların kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, 17.08.2007 tarihinde başlanan orman kadastro çalışmalarından önce kesinleşen imar uygulamaları gereğince tapuya tescil edilen yerlerin orman dışında bırakıldığını, dolayısıyla orman çalışması yapılacağı ilan edildikten sonra 2008 yılında İmar Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulamalarının hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. ... Kadastro Mahkemesinin 30.07.2010 tarihli ve 2009/2 E., 2010/10 K. sayılı kararı ile; toplanan deliller, yapılan keşif, özellikle de uzman üçlü orman bilirkişi heyetinden alınan 10.11.2009 ve 15.04.2010 tarihli raporlardan, dava konusu taşınmazların bulunduğu ... beldesinde 3116 sayılı Kanun"a uygun olarak orman tahdit çalışmalarının 1948 yılında yapıldığı ve kesinleştiği, dava konusu yerler orman sınırları dışında kaldığından orman sayılmayan yer olarak sınırlandırıldığı, dava konusu taşınmazların orman sınırları içine alınan bölümlerinin 1943-1947 tarihlerinde çekilmiş olan hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarına göre 1957-1959 tarihlerinde basılan 1/25.000 ölçekli memleket haritalarında yeşil renkli alanı içinde kaldığı ve bu alanlar içerisinde orman ağaçlarına ait rumuzların bulunduğu, 1987 yılında 3373 sayılı Kanun"a göre yapılan uygulamaların 24.03.1988 tarihinde neticelendirilerek ilan edildiği, 24.09.1988 tarihinde bu çalışmaların kesinleştiği, dava konusu taşınmazlar orman sınırları dışında kalan ve orman sayılmayan yerlerden olduğundan bu Kanun ile ilgili uygulamalara konu edilmediği, 2008 yılında 6831 sayılı Kanun"un 7. maddesine göre orman kadastrosu ve aynı Kanun"un 2/B maddesi gereğince uygulama yapılarak 22.07.2008 tarihinde askı ilanına çıkarıldığı ve çalışmaların 22.01.2009 tarihinde kesinleştiği, eski tarihli memleket haritasında taşınmazların tamamının yeşil renkli alanda kaldığı, rumuzların incelenmesi sonucu orman sayılan yer olarak sınırlandırılan bu alanların orman ağaçları ile kaplı ve evveliyatının da orman olduğunun sabit görüldüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Onama Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince 09.02.2012 tarihli ve 2012/916 E., 2012/2132 K. sayılı kararı ile “…İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve dava konusu ... beldesi 1010, 1011, 1012 ve 1013 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 20 nolu parsel malikleri tarafından tapuya dayanılarak taşınmazların bulunduğu alanın orman tahdidi dışında kaldığı halde 1948 yılında yapılan çalışmalarda orman sınırları içerisine alındığı iddiasıyla orman tahdidine itiraz davası açıldığı, dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1948/436 - 1949/273 sayılı ilamıyla dava konusu alanın davacıların dayandıkları tapu kapsamında kalan zeytinlik olduğu gerekçesiyle davalarının kabul edildiği ve tahdidin iptal edildiği, daha sonra 1977 yılında yapılan arazi kadastrosu çalışmaları sırasında 20 nolu 93.6752 m² yüzölçümlü taşınmazın 20.04.1972 tarihli 57 nolu tapu kaydı uygulanarak ... adına, uygulanan tapu kaydı çalılık sınırlı olduğundan çekişmeli 1010, 1011, 1012 ve 1013 nolu parsellerin ise 20 nolu taşınmazın tapu kaydı miktar fazlası olarak çalılık niteliğiyle Hazine adına tespit edildikleri, Hazine tarafından 20 nolu parsele, ... mirasçıları tarafından ise 1010, 1011, 1012 ve 1013 nolu parsellere yönelik kadastro tespitine itiraz davası açıldığı, ... Tapulama Mahkemesinin 1978/8- 1984/ 418 sayılı kararıyla çekişmeli 1010, 1011, 1012 ve 1013 nolu parsellere yönelik ... mirasçılarının davalarının reddedilerek Hazine adına tapuya tescillerine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesince onanarak 28.09.1986’da kesinleştiği, bölgede 1977 yılında yapılan 2. madde çalışmalarının hatalı yapıldığı gerekçesiyle iptal edildiği, çekişmeli yerlerin 1986’da yapılan 2/B madde çalışmalarına konu olmadığı, 2008 yılında yapılan çalışmalarda çekişmeli 1010 sayılı parselin zaten orman sayılmayan yer olarak sınırlandırıldığı, diğer 1011, 1012 ve 1013 nolu parsellerin orman olarak sınırlandırıldıkları, 1011,1012 ve 1013 nolu taşınmazların % 12 - 25 eğimli, parselasyon için makineli çalışma yapılan alanlardaki bitki örtüsü kaldırılmış, toprak örtüsü bozulmayan yerlerde akçakesme, yabani zeytin, meşe ağaçlarıyla kaplı oldukları, eski tarihli memleket haritasında yeşil renkli ormanlık alanlarda görüldükleri, bu nedenle 2008 yılında 6831 sayılı Yasa"nın 4999 sayılı Yasa ile değişik 7. maddesine göre yapılan çalışmaların yerinde olduğu belirlenerek mahkemece red kararı verilmiş olduğuna göre, davacı Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi…" gerekçesiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince 23.12.2013 tarihli ve 2013/9801 E., 2013/12068 K. sayılı kararı ile “…Dava konusu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1949 yılında 4785 sayılı Kanun hükümleri de göz önünde bulundurularak tahdit çalışması yapıldığı ve tapu sahibi kişilerin yaptıkları itiraz neticesi ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1948/436 - 1949/273 sayılı kararı ile bu yerlerin orman olmayan kişi zeytinlikleri olduğuna karar verildiği ve bu yerlerin orman olup olmadığı yönünden vasfının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Aynı yerde 1977 yılında 766 sayılı Kanun"a göre genel arazi kadastrosu yapılmış, davalı parseller dava konusu yerde tapu kaydına dayanan ... mirasçılarının dayandığı tapu kaydının sınırının çalılık olarak okuduğu gerekçesiyle miktar fazlası olan kısımlar Hazine adına çalılık olarak tespit görmüştür. Buna itirazen açılan ve ... Kadastro Mahkemesince görülen kadastro tespitine itiraz davası, 1978/8 E., 1984/418 K. sayılı kararıyla kişilerin sabit sınırlı olmayan tapu kaydına göre kazanabilecekleri yerin miktarı belirlenerek, miktar fazlası yerlerin Hazine adına tesciline dair hüküm kurulmuş, karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin tasdiki ile kesinleşmiştir.
Böylece Hazine, orman kadastrosu sonucu lehine hüküm kurulan kişilerin halefi konumuna gelmiştir. Hazineye ait orman olmayan bu yerlerde 1996 yılında imar uygulaması yapılmış ve İmar Kanunu 18. madde uyarınca birçok imar parseli oluşmuştur. İmar planları da herhangi bir itiraza uğramadığından kesinleşmiştir.
2008 yılında, 45 nolu Orman Kadastro Komisyonunca, dava konusu yerlerden 1011, 1012 ve 1013 numaralı parseller, 4999 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasındaki ""Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır"" hükmü uyarınca yeniden orman tahdidi içine alınmıştır.
Hâlbuki, bu kanun maddesinin dava konusu yerlerde uygulanma kabiliyeti yoktur. Zira, üzerinde hem orman kadastrosu hem arazi kadastrosu yapılıp her iki kadastro çalışması sonrasında ortaya çıkan hukukî ihtilafın da kesinleşmiş yargı kararıyla çözülmüş olduğu yerlerin hukukî niteliği artık tartışmalı olmaktan çıkmıştır. Bu nitelikteki yerlerde yapılacak her hangi bir kadastro çalışması Kadastro Kanununun 22. maddesi uyarınca ikinci kadastro niteliğinde olup bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve tapu müdürlüğünce re"sen iptal edilmesi gerekir.
Dava konusu yerlerin eylemli durumuna göre maliki olan Hazine tarafından orman olarak tahsis edilebileceği gibi, yerleşim olanı olarak tahsis edilmesinde de herhangi bir hukukî engel bulunmamaktadır. Aksi halde, yapılan orman tahdit ve kadastro çalışmaları ve aradan geçen süre dikkate alınmadan yapılan vasıf değişiklikleri kaosa yol açacaktır. Kaldı ki; dava konusu yerde her iki kadastro çalışmasından sonra kesinleşmiş yargı kararı bulunmaktadır. Kesinlemiş yargı kararları (HUMK"nın 237) HMK’nın 303. maddesine göre davanın tarafları için bağlayıcı olduğu kadar hukukî halefleri için de bağlayıcıdır.
Yerel mahkemece 2008 yılı içinde 4999 sayılı Kanuna göre yapılan tahdit çalışmaları ile tahdit içine alınan 1011, 1012 ve 1013 numaralı parsellerle ilgili davanın kabulüne, tahdit dışında bırakılan 1010 numaralı parselle ilgili davanın hukukî yarar bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, davanın tüm parseller yönünden reddine karar verilmiş olması usûl ve kanuna aykırıdır" gerekçeleriyle Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
11. ... Kadastro Mahkemesinin 12.03.2015 tarihli ve 2014/182 E., 2015/34 K. sayılı kararı ile önceki gerekçelere ek olarak; çekişmeli 1010, 1011, 1012 ve 1013 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 20 nolu parsel malikleri tarafından yörede 1948 yılında yapılan orman tahdidine itiraz edildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1948/436 E., 1949/273 K. sayılı kararıyla çekişmeli alanın davacıların dayandıkları tapu kapsamında kalan zeytinlik olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilerek tahdidin iptal edildiği, daha sonra 1986 yılında 2896 sayılı Kanun"a göre 1948 tahdidinin aplikasyonu ve herhangi bir nedenle dışta kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B çalışmaları sırasında 24 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından çekişmeli taşınmazın yeniden tahdit içine alındığı ve 17.11.1986 - 16.11.1987 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleştiği, davalı tarafından bu işleme karşı hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı gibi daha sonra 3302 sayılı Kanun kapsamında görevlendirilen orman kadastro komisyonunun yaptığı işleme de kanunda belirtilen hak düşürücü süreler de herhangi bir itirazı bulunmadığı, çekişmeli taşınmaz açısından orman sınırları içine alınma olgusunun kesinleştiği ve 6831 sayılı Kanun"da belirtilen hak düşürücü sürelerin geçtiği, 4999 sayılı Kanun kapsamında yörede yapılan çalışmalarda çekişmeli taşınmazın orman sınırları içinde gösterilmiş olmasının yeni bir işlem olmadığı, hak düşürücü sürenin dava şartı olduğu ve kesin hükümden önce geldiği, kaldı ki; dava tarihi itibariyle 1011, 1012 ve 1013 nolu parsellerin orman olarak sınırlandırıldıkları, 1011, 1012 ve 1013 nolu taşınmazların % 12 - 25 eğimli, parselasyon için makineli çalışma yapılan alanlardaki bitki örtüsü kaldırılmış, toprak örtüsü bozulmayan yerlerde akçakesme, yabani zeytin, meşe ağaçlarıyla kaplı oldukları, eski tarihli memleket haritasında yeşil renkli ormanlık alanlarda görüldükleri, bu nedenle 2008 yılında 6831 sayılı Kanun"un 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesine göre yapılan çalışmalarda da tahdit içinde gösterilen çekişmeli taşınmaz hakkındaki uygulamanın yerinde olduğu belirlendiğine göre hak düşürücü süre içinde açılmamış olan davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanunlara uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ... Kadastro Mahkemesinin 30.05.1984 tarihli ve 1978/8 E., 1984/418 K. sayılı kararıyla davacı adına tescil edilen çekişmeli taşınmazların, yörede 2008 yılında 6831 sayılı Kanun"un 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesine göre yapılan orman kadastro çalışmalarında orman olarak sınırlandırılması işleminin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; direnme kararının yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, bu hâlde temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
15. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek, yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile HMK"ya eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).
16. Başka bir anlatımla mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. Somut olayda mahkemece, ilk kararda, toplanan deliler, yapılan keşif, özellikle de uzman üçlü orman bilirkişi heyetinden alınan 10.11.2009 ve 15.04.2010 tarihli bilirkişi raporlarından, 1948 yılında yapılan orman tahdit çalışmalarında dava konusu yerlerin orman sınırları dışında kaldığından orman sayılmayan yer olarak sınırlandırıldığı, 1987 yılında 3373 sayılı Kanun"a göre yapılan uygulamaların 24.03.1988 tarihinde neticelendirilerek ilan edildiği ve 24.09.1988 tarihinde kesinleştiği, davaya konu taşınmazların orman sınırları dışarısında kalan ve orman sayılmayan yerlerden olduğundan dolayı bu Kanun ile ilgili uygulamalara konu edilmediği, eski tarihli memleket haritasında dava konusu yapılan taşınmazların tamamının yeşil renkli alanda kaldığı, rumuzların incelenmesi sonucu orman sayılan yer olarak sınırlandırılan bu alanların orman ağaçları ile kaplı ve evveliyatının da orman olduğunun sabit görüldüğü gerekçesine yer verilmiş iken, direnme olarak adlandırılan kararda bu kez 1986 yılında 2896 sayılı Kanun"a göre 1948 tahdidinin aplikasyonu ve herhangi bir nedenle dışta kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B çalışmaları sırasında 24 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından çekişmeli taşınmazın yeniden tahdit içine alındığı ve 17.11.1986 - 16.11.1987 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleştiği, davalı tarafından bu işleme karşı hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı gibi daha sonra 3302 sayılı Kanun kapsamında görevlendirilen orman kadastro komisyonunun yaptığı işleme de kanunda belirtilen hak düşürücü süreler de herhangi bir itirazı bulunmadığı, çekişmeli taşınmaz açısından orman sınırları içine alınma olgusunun kesinleştiği ve 6831 sayılı Kanun"da belirtilen hak düşürücü sürelerin geçtiği gerekçesine dayanılmıştır.
18. Görüldüğü üzere, ilk kararın gerekçesinde 1948 yılında yapılan orman tahdit çalışmalarında dava konusu yerlerin orman sınırları dışında kaldığından orman sayılmayan yer olarak sınırlandırıldığı ve 1987 yılında 3373 sayılı Kanun"a göre yapılan uygulamalarda davaya konu taşınmazların orman sınırları dışarısında kalan ve orman sayılmayan yerlerden olduğundan dolayı bu Kanun ile ilgili uygulamalara konu edilmediği kabul edilmiş iken, direnme kararının gerekçesinde 1986 yılında 2896 sayılı Kanun"a göre 1948 tahdidinin aplikasyonu ve herhangi bir nedenle dışta kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B çalışmaları sırasında 24 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından çekişmeli taşınmazın yeniden tahdit içine alındığı ve 17.11.1986 - 16.11.1987 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleştiği, davalı tarafından bu işleme karşı hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı kabul edilmekle yeni bir hukuki gerekçe oluşturulmuştur.
19. Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
20. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; mahkemece direnme kararında, önceki hüküm, Özel Daire onama ve bozma kararlarına yer verildikten sonra Özel Daire bozma kararına karşı bildirilen karşı oyda yer alan gerekçelere değinildiği, yeni bir gerekçeye dayanılmadığı, bu nedenle direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olmadığından temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
21. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
22. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı Hazine vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.