17. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/4888 Karar No: 2020/5924 Karar Tarihi: 21.10.2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4888 Esas 2020/5924 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu, davalı borçlunun takipten önce mal varlığını başka kişilere devrettiği iddiasıyla tasarrufun iptali talebidir. Mahkeme, davacının borçludaki alacağı gerçek olmak, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olmak, tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olmak ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiğini belirtmiştir. İİK'nun 278, 279 ve 280. maddeleri incelenerek ivazlar arasında fark olup olmadığı, mal kaçırma kastının olup olmadığı, İİK'nun 279.maddesinde yazan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği takdir edilmelidir. Mahkeme, davalının satışı gerçekleştirdiği aracın noterde belirtilen satış bedeli ile piyasa bedeli arasında fark olmadığını ve davacının mal kaçırma iddiasını kanıtlayamadığını belirterek davayı reddetmiştir. Ancak dosyadaki haciz tutanağı ve davalı 3. kişinin beyanı, mahkemenin İİK'nun 280. maddesine göre araştırma yapması gerektiğini belirtir. Sonuç olarak, karar temyiz edilerek bozulmuştur. İİK'nun 277 ve devamı maddeleri hakkında detaylı açıklama yapılmıştır.
17. Hukuk Dairesi 2019/4888 E. , 2020/5924 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin davalı borçlu ...’ten alacaklı olduğunu, ... aleyhine Bursa 5. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7465 sayılı dosya ile ilamlı takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı borçlunun borcunu ödememek için adına kayıtlı araçlarını devrettiğinin öğrenildiğini, ... plakalı aracın da davalı ..."e muvazalı devredildiğini beyan ederek davalılar arasındaki tasarrufun iptali ile cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK"nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda; mahkemece davalı borçlu ... tarafından davalı ...’e devredilen ... plakalı araç ile ilgili iptali istenen tasarrufa konu ... plakalı aracın noterde gösterilen satış bedeli ile piyasa bedeli arasında fahiş bir fark bulunmadığı, davalının diğer davalıya mal satışına ilişkin olarak borçlu davalının alacaklısı davacıdan mal kaçırma ile zarar verme kastı ya da alacaklısı davacıdan mal kaçırma kastını diğer davalı ..."in bilme ihtimali olduğuna ilişkin davacı tarafça herhangi bir mahkemece kabul edilebilir delil sunulmadığı, bu iddianın kanıtlanamadığı, satışın gerçek satış olduğu ve İİK 277 ve devamı maddelerindeki şartların oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen 14.08.2014 tarihli haciz tutanağında davalı 3. kişi Mehmet’in haciz mahallinde olduğu, davalı borçluyu tanıdığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı 3. kişi ile ilgili kolluk araştırmasında davalı 3. kişinin verdiği beyanda, davalı borçluyu 2012"den beri tanıdığını, davalının iş yerine zaman zaman gittiğini, bu şahıstan(emlakçı olması sebebi ile) ev satın aldığını, arkadaşlığının devam ettiğini, yanında çalışmadığını beyan etmesine göre, mahkemece davalılar arasındaki tanışıklık ilişkisi araştırılmaksızın, İİK"nın 280. hükmü değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.