4. Hukuk Dairesi 2010/1291 E. , 2011/1433 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vdl. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 15/08/2006 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/07/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların tüm, davalılar ... ile ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalılardan ..."nın diğer temyiz itirazına gelince; dava, hatalı tedavi nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup yerel mahkemece istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar, trafik kazası nedeniyle Zonguldak SSK Hastanesi"nde 15 gün yatarak tedavi görüp eve gönderilen 19 yaşındaki desteğin, bir süre sonra şiddetli baş ağrısı şikayetiyle tekrar hastaneye kaldırılarak tedavi gördüğünü; ancak, yeniden eve gönderilen desteğin 1 saat sonra yaşamını yitirdiğini belirterek, davalı idarenin de sorumlu tutulmasını istemişlerdir.
Davalı idare, sağlık hizmetlerinin işleyişini ve hizmetin işleyişi sırasındaki olası aksaklıkları denetlemekle görevlidir. Bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğinde olup hizmet kusurundan doğan davalar nedeniyle İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davalılardan ... yönünden, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
3-Diğer davalı ...’ın öteki temyiz itirazı incelendiğinde; ölenin babası olan davacılardan ..., trafik kazası nedeniyle yaralanan desteğin tedavi gördüğü hastanede ölümünden dolayı dava açmış olup mahkemenin 14.08.2006 gün ve 2006/331-2007/342 sayılı kararı ile adı geçen yararına manevi tazminat takdir edilmiştir.
Yerel mahkemece, manevi zararın bölünemezliği ilkesi gereğince manevi tazminatın bir kere istenebileceği gözetilmeyerek, davacılardan ... yararına aynı nedenle yeniden manevi tazminat takdir edilmiş olması doğru olmadığından, karar bu nedenle de bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılardan ... yararına; (3) sayılı bentte gösterilen nedenlerle diğer davalı ... yararına BOZULMASINA; davacıların tüm, davalılar ... ile ...’ın öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davalı ..."dan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/02/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken (görevlerini yaparken) kusurları sonucu şahıslara zarar vermelerinden kaynaklanan ve zarar gören şahısların kamu görevlileri aleyhine adli yargıda açtıkları tazminat davasıdır.
Anayasa’nın 129/5. maddesindeki “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir” hükmü ile buna paralel olarak düzenlenmiş olan 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13. maddesi hükmünün açık, net ve amir olması, bu düzenlemeler gereğince kamu görevinden dolayı zarar gören kişilerin ancak idare aleyhine idari yargıda dava açabileceği, kamu görevlisi aleyhine adli yargıda dava açılmasının ve açılacak bu davalarda kamu görevlisinin kişisel kast veya kusurunun araştırılmasının mümkün olmaması, yasa hükümlerine aykırı yorum ve uygulama yapılamayacağı, idari yargının görevine giren davaların kamu düzenine aykırı sonuç doğuracak şekilde adli yargıda görülemeyeceği, kamu görevlileri hakkında adli yargıda kişiler tarafından açılan tazminat davalarının kast ve kusur araştırması yapılmaksızın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne 2. bent yönünden katılmıyoruz. 16/02/2011