Taraflar arasında görülen davada;
Davalı ile birlikte kayden paydaşı oldukları 925 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kendilerinin kullanımlarında bulunan özel parsellere ilişkin aralarında mevcut anlaşmaya aykırı davranmak suretiyle davalının muaraza yarattığını ve kendisinin kullanımına bırakılan bölüme elattığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve olmadığı takdirde eski kullanım durumunun ihyası isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım olmadığı takdirde eski kullanım durumunun ihyası isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, dava konusu 925 ada 1 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, taraflarla birlikte dava dışı çok sayıda paydaşın bulunduğu, paydaşlar arasında krokiye bağlanmak suretiyle özel kullanım durumunun belirlendiği, taraflarında bu olguyu benimsedikleri, anılan krokiye göre 24 nolu özel parselin batı tarafında kalan bölümün davacının kullanımına terkedildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yapılan araştırma ve uygulama sonucu, 24 nolu özel parseldeki davacının kullanımına bırakılan yere davalının herhangi bir elatma olgusunun bulunmadığı saptanmak suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine,
Davalının temyiz itirazlarına gelince; davacı, davalı ile birlikte kullanımlarına terk edilen ve kendisine isabet eden bölümün davalı tarafından kullanılması buna karşılık aynı bölümde davalının kullanımına bırakılan bölümdeki atık su borusuna taşınmazındaki atık su gider borusunun bağlanması konusunda anlaştıklarını, buna karşın davalının başlangıçta anlaşmaya uymasına ve bu şekilde bir süre kullanılmasına rıza gösterdiği halde, sonradan vazgeçtiğini kendisine ait gider borusunun baglantısını kestiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı ise böyle bir anlaşmanın mevcut olmadığını, kendisi yurt dışında iken bilgisi olmaksızın davacının atık su giderini kendi bölümüne bağlandığını savunmuştur.
Hemen belirtilmek gerekir ki; davacının iddiasının içeriğine göre, taraflar arasında var olduğu bildirilen kullanım biçiminin, tarafların serbets iradeleriyle ve anlaşmalarıyla mümkün olacağı tartışmasızdır.
İddia edildiği gibi, taraflar arasında mecra hakkı tesisi konusunda resmi olarak yapılan bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamadığı görülmektedir.
O halde bu isteğin reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.7.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.