20. Hukuk Dairesi 2015/3006 E. , 2015/11942 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 09/06/2014 gün ve 2014/3285 - 16275 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılardan ... ve ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesinin son fıkrası ve aynı Kanuna 6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen geçici 14. maddesi ile 22.01.2015 tarih ve 29244 sayılı ... Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun işbölümüne ilişkin 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı İş Bölümü Kararı gereğince, karar düzeltme incelemesi yapma görevinin Dairemize ait olduğu anlaşılmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... ve ... vekili 10.02.2010 tarihli dava dilekçesinde, hissedarı bulundukları ... ili, ... ilçesi 198 ada 25 parsel sayılı 14.336 m² yüzölçümlü taşınmazın 14.155 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.10.1999 tarih ve 1997/473 E. - 1999/753 K. sayılı ilâmı ile iptal edilerek ... vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiğini, mülkiyet haklarının kaybı nedeniyle uğradıkları zarardan Hazinenin sorumlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00.- TL tazminatın Hazineden alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
Davacılar ... ve ... vekili ise 04.03.2013 tarihli dava dilekçesinde, aynı taşınmazın hissedarlarından olduklarını belirtip aynı iddiaları ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL tazminatın Hazineden alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
Davalar yargılama sırasında birleştirilmiş ve davacılar, tazminat miktarını harç yatırmak suretiyle ıslah etmişlerdir.
Davalı Hazine vekili, cevap dilekçelerinde, yolsuz tescil nedeniyle tapunun iptal edildiğini, iptal davasının ... idaresi tarafından açıldığını, olayda Hazinenin kusuru olmadığını, davanın ancak ... idaresine karşı açılabileceğini ileri sürmüştür.
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zarardan Hazinenin TMK"nın 1007. maddesi uyarınca sorumlu olduğu benimsenerek davaların kabulüne; Asıl dosya nedeniyle 1.684.578,96.- TL maddi tazminatın dava tarihi olan 10.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına ve 721.905,00 TL"sinin davacı ..."ya, 962.673,96.-TL"sinin davacı ..."a verilmesine; birleşen dava nedeniyle 599.059,00.-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 04.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, 449.232,02 TL"sinin davacı ..."e, 149.826,98.-TL"sinin ise davacı ..."e ödenmesine karar verilmiş; hükmün davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 09/06/2014 gün ve 2014/3285 - 16275 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiştir.
Bu kez, davacılardan ... ve ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dava, tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, dava konusu ... ili, ... ilçesi 198 ada 25 parsel sayılı 14.336 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın ...lik niteliği ile hisseli olarak davacılar adına tapuda kayıtlı iken; ... idaresinin ... iddiası ile açtığı dava sonucunda, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.10.1999 tarihli ve 1997/473 E. - 1999/753 K. sayılı ilâmı ile taşınmazın 14.155 metrekare yüzölçümündeki bölümü yönünden davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile ... vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği; bu kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesince onanarak 17.02.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder." hükmü yer almakta olup bu düzenlemeye göre devletin sorumluluğu ... sicile güvenden doğan kusursuz sorumluluktur. Sicile güvenden doğan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve aynî hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü, sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür.
6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklanan tazmini sorumluluk, “haksız fiilin gerçekleştiği tarihte” doğar ve zamanaşımı süresi de bu tarihte başlar. 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen ve tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu, objektif (kusursuz) sorumluluk hali olup, Devletin sorumluluğu mülkiyetin el değiştirdiği veya mülkiyetin elden çıktığı ve benzeri biçimlerde mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği; diğer bir anlatımla, bir yerin kamu malı niteliğinde ..., mera vb yerlerden olması nedeniyle tapu kaydını iptal eden mahkeme kararının kesinleştiği tarihte başlar. Hazine, mülkiyet hakkının iptali nedeniyle taşınmazın makul ve gerçek değeri ile sorumludur. Taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tarih esas alınmalıdır.
Somut olayda, mahkemece tapu kaydının iptaline dair verilen kararın kesinleştiği 17.02.2000 tarihinde mülkiyet hakkına müdahale gerçekleşmiş; davacıların mülkiyet hakkı mahkeme kararı ile ortadan kaldırılmıştır. Zarar 17.02.2000 tarihinde oluştuğuna göre, davacıların zararının taşınmazın dava tarihindeki değeri esas alınarak değil, zararın gerçekleştiği 17.02.2000 tarihi esas alınarak hesaplanması zorunludur.
Ne var ki mahkemece dava konusu taşınmazın değeri zararın gerçekleştiği tarih değil, dava tarihindeki değeri esas alınarak belirlenmiştir. Değerlendirme tarihinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekirken, onanmasına karar verilmiş bulunulması nedeniyle karar düzeltme istemlerinin kabulüne ve hükmün açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Davacılardan ... ve ... vekili ile davalı Hazine vekilinin karar düzeltme istemlerinin KABULÜ ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 09/06/2014 gün ve 2014/3285 - 16275 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
2) Yerel mahkemenin 08/10/2013 gün ve 2012/87 E. - 2013/438 K. sayılı kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 30/11/2015 günü oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
MUHALEFET YAZISI
Sayın çoğunluğun, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali kararının kesinleşme tarihi itibariyle değer belirlenmesi gerektiği yönündeki görüşüne katılmaktayım; ancak, taşınmazın arsa olarak nitelinderilmesine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmamaktayım,
Şöyle ki; davacılar adına ...lik niteliği ile tapuda kayıtlı olan taşınmazın ... olduğu anlaşıldığından, tapu kaydı kısmen iptal edilmiştir. TMK"nın 1007. maddesi uyarınca, Hazine tarafından davacıların zararının makul surette tazmini gerekmektedir.
Dava konusu taşınmaz, dosyadaki bilirkişi raporlarından ve fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere, ... bitki örtüsü ile kaplı olup, tapu kaydı da bu nedenle iptal edilmiştir. Taşınmazın batı ve kuzey batısında yakın mesafede iki adet yapı var ise de taşınmazın batısındaki yolun da batısında olduğu, imar planına göre de yapılaşmanın mümkün olmadığı 07.01.2013 tarihli bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Raporlardan, taşınmaz üzerindeki ağaçların ne kadarının ... ne kadarının kızılçam ağacı olduğu anlaşılamamaktadır. ... ağaçları yönünden net gelir metoduna göre değer takdiri gerekir. Ancak, ... niteliğinde olan, malikleri tarafından başka şekilde de kullanılmayan (Taşınmazın malikleri tarafından herhangi bir şekilde kullanılırken tapu kaydı iptal edildiği takdirde değerin bu kullanımdaki niteliğe göre belirlenmesi gerekir.) taşınmaza arsa olarak değer takdiri, belirlenecek tazminatın zararın karşılığı olmasını engellemektedir. Maliki tarafından kullanılmayan, fiili niteliği nedeniyle kullanımı, alım - satımı da çok müşkül olan bu nitelikteki taşınmazı arsa olarak nitelemek mümkün değildir. İlkesel olarak, böyle bir niteleme gerekse dahi belirlenecek tazminatın AİHM"nin kararlarında da belirtildiği üzere, makul bir tazminat olması ve ekolojik dengenin korunması için devletlerin, kişilerin ve kurumların yükümlülükleri de dikkate alınarak uygun bir tazminata hükmedilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Hükmün yukarıda açıkladığım şekilde bir değer takdirine işaretle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma gerekçesine kısmen katılmıyorum.