20. Hukuk Dairesi 2015/12954 E. , 2015/11912 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Dursunbey Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2012/179-2013/219
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Balıkesir ili, Dursunbey ilçesi, Aşağıyağcılar köyü 216 ada 27 parsel sayılı 32613,32 m2 yüzölçümlü taşınmaz tarla vasfı ile davalı M.. A.. adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı Hazine vekili, taşınmazın önceden beri ağaçlarla kaplı ve orman niteliğinde olup devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu iddia ederek tapu kaydının iptali ile Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1977 yılında ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2 madde uygulaması ile 2007 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, taşınmaz üzerinde zilyetlik iradesi bulunmakla özel mülkiyete konu olabileceği ve öteden beri kullanıldığı gerekçesiyle davacı Hazinenin davasının reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan uzman orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın tarihi belirtilmeyen memleket haritasında (A) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımlarının kısmen beyaz renkte ağaçsız alanda kısmen de meyve ağaçları ile kaplı araziler dahilinde, (B) harfi ile gösterilen kısmının ise beyaz renkte ağaçsız alanda kaldığı, tarih belirtilmemiş hava fotoğrafındaki konumunun memleket haritası ile aynı olduğu rapor edilmiş ise de rapor ekinde taşınmazın belgelerdeki konumu gösterilmediği gibi zirai bilirkişinin hükme esas raporunda taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmında 15 - 20 yıldır tarım yapılmadığı, kuzey yöne doğru bitki örtüsü nedeniyle marjinal kullanılabilecek arazide azalma olduğu, % 80 - 90 oranında taşlılık olduğu, (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımlarda ise 50-60 yıldır tarım yapılmadığı, farklı boy ve çapta kızılçam ile kaplı olduğu, tarım dışı arazi olup kuzey ve doğudaki tarlalar ve (A) harfi ile gösterilen kısım ile bütünlük arzetmediği bildirilmiş, 14.01.2015 tarihli Dairenin iade kararı sonrasında alınan ek zirai bilirkişi raporunda ise taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmında 15 - 20 yaşlarında meşe ağaçlarının bulunduğu, ağaçların kapalılık oluşturmadığı, (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımlarda bulunan kızılçam ağaçlarının 30 - 40 yaşlarında olup kapalılık oluşturduğu rapor edilmiştir. Bu haliyle taşınmazın bir kısmının tespit tarihi itibariyle ağaçlarla kaplı olduğu sabit olup hükme esas orman bilirkişi raporu ekinde eski tarihli
belgelerdeki konumu gösterilmediğinden taşınmazın evveliyatı denetlenememektedir. Ayrıca, keşif tarihi itibariyle taşınmazın bir kısmında 50 - 60 yıldır bir kısmında ise 15 - 20 yıldır tarım yapılmadığının tespiti karşısında taşınmazın kullanılmadığı sürenin iradi terk anlamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği mahkemece irdelenmemiştir. Denetlemeye uygun olmayan bilirkişi raporlarına dayanılarak eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde; doğru sonuca varılabilmesi için, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı, memleket haritası ile tespit tarihten 15 - 20 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları ve varsa amenajman planları ile uydu fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenip getirilerek dosya keşfe hazırlanmalı, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen bilirkişi yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, çekişmeli taşınmazın eylemli durumu incelenerek değerlendirilmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, hava fotoğraflarında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurların tek tek sayı olarak tarif edildiği, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve kullanım şekli ile memleket haritasındaki durumunun ne olduğu ve orman içi açıklık olup olmadığının açıklandığı, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yönteme göre yapılacak araştırma sonunda, taşınmazın orman olmadığı ve zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olduğu anlaşılırsa, bu defa davalı gerçek kişi yönünden 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı; imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın kim tarafından ve hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; ziraat bilirkişi raporuna göre taşınmazın bir kısmının 50 - 60 yıldır bir kısmının ise 15 - 20 yıldır kulanılmamasının iradi terk anlamına gelip gelmediğinin belirlenmesi amacı ile; taşınmazın ne kadar zamandır boş vaziyette olup kullanılmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle tesbit edilmeli, taşınmazın öncesinde ne şekilde tasarruf edildiği ayrıntılı biçimde açıklattırılmalı, davalı gerçek kişinin belgesiz zilyetlik yoluyla kazandıkları toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtıkları tescil davalarının bulunup bulunmadığı mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorulup tesbit edilmeli ve 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp, dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 30/11/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.