Esas No: 2021/1149
Karar No: 2022/5092
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1149 Esas 2022/5092 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1149 E. , 2022/5092 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04.07.2017 tarih ve 2014/233 E- 2017/147 K. sayılı kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.11.2020 tarih ve 2020/113 E- 2020/323 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 009/21896 numaralı "DEVAL DENİZCİLİK" markasının 30/04/2009 tarihinde müvekkili şirket adına tescil edildiğini, bu markanın şirket genel kurulu ya da yönetim kurulu kararı olmaksızın 27/06/2012 tarihinde dönemin yönetim kurulu üyesi davalı ... tarafından kendi kızı davalı ...'e devredildiğini, marka devir işleminin müvekkili şirketten saklandığını, şirkete ait son derece önemli bir malvarlığı değeri ve aynı zamanda şirketin faaliyetlerini ve işleyişini doğrudan etkileyebilme niteliğine sahip olan markanın yönetim kurulu üyesinin görev ve yetkisini aşmak suretiyle tamamen kötü niyetli bir şekilde devredildiğini, devir için davalı ... tarafından bir bedel ödenmediğini, bu işlemin TTK'nun 395. maddesi uyarınca batıl olduğunu ileri sürerek, "DEVAL DENİZCİLİK" markasının ...'e devrine ilişkin sözleşmenin batıl ve hukuka aykırı olması nedeniyle hükümsüzlüğüne, markanın yeniden davacı şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu "DEVAL DENİZCİLİK" markasının davalı ... adına tescilli olduğunu, hükümsüzlük davasının ancak marka sahibine karşı açılabileceğini, davalı ...'e husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili ...'in davacı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, şirketi tek başına temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğunu, marka devrini yetkisi kapsamında gerçekleştirdiğini, işlemin hukuka uygun olduğunu, devrin hükümsüzlüğü talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, işlemin muvazaalı olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu devir işleminin yapıldığı tarihe göre somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK hükümlerine ve şirket ana sözleşmesine göre, kural olarak şirketi temsile yetkili kişinin şirkete ait bir malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabileceği, ancak bu malvarlığının, şirketin sahip olduğu tek malvarlığı olduğunun veya şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati önemi haiz bulunduğunun belirlenmesi halinde, anılan devir yönündeki taahhüdün geçerli olabilmesi için yönetim kurulundan karar alınması gerektiği, davaya konu markanın, davacının ticari unvanı ile aynı olup, davacı şirketin denizcilik işiyle iştigal etmesi nedeniyle davacı şirket için hayati öneme haiz olduğu, şirket adına tescilli olan markanın devri konusunda şirketin yetkili organlarınca alınmış bir kararın mevcut olmadığı, 2009/21896 tescil numaralı "DEVAL DENİZCİLİK" markasının muvazaalı olarak 500,00 TL gibi düşük bir bedelle davalı ...'e devredildiği ve davalı ...'in tek başına markayı devir yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne davalılar ... ve ... arasında 2009/21896 tescil numaralı "ŞEKİL+DEVAL DENİZCİLİK" markasının devrine ilişkin ...9. Noterliği’nin 26.04.2012 tarih ve 14559 yevmiye numaralı sözleşmenin iptaline, 2009/21896 numaralı "ŞEKİL+DEVAL DENİZCİLİK" markasının davacı ... Denizcilik ve Tic. A.Ş. adına tesciline karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, 25/11/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafça aynı zamanda TBK'da düzenlenen muvazaa hukuki sebebine dayanılması nedeniyle muvazaalı işlemi gerçekleştiren her iki davalı hakkında dava açılmasında usule aykırı bir yön bulunmadığı, şirketin ana sözleşmesinde marka devir işlemleriyle uğraşılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, markanın şirket faaliyetleri açısından önemli olması, devir tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK'nın 321, 334 ve 335. maddeleri dikkate alındığında genel kurul kararı olmadan marka devir işleminin yapılamayacağının açık olduğu, davalı ...'e verilen temsil ve ilzam yetkisinin marka devrini kapsayacak nitelikte bulunmadığı, genel kurul kararı ile davalı ...'in ibra edildiği ileri sürülmüşse de, 19/06/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde şirket genel kurul gündeminde marka devrine ilişkin işlemin görüşülmesi ile ilgili bir maddenin bulunmaması nedeniyle davalı ...'in bu konuda ibra edildiğini söylemenin mümkün olmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istekleri halinde aşağıda yazılı 28,10 TL harcın temyiz eden davalılara iadesine, 21/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.