12. Ceza Dairesi 2014/11417 E. , 2015/2240 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : 4.326,84"er TL maddi ve 4.500"er TL manevi
tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine
Davacıların tazminat taleplerinin kısmen kabulüne ilişkin hükümler davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
29.09.2009 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 30.10.2009 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı kabul edilmiş, her bir davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki bu hususa ilişkin bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararına göre 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği ve dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği şeklindeki kabulü dikkate alındığında, tazminat davasının dayanağını oluşturan .... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.05.2007 tarih, 2002/363 E – 2007/265 K sayılı beraat hükmünün Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 26.05.2009 tarih, 2009/1639 Esas – 2009/2950 sayılı onama kararıyla kesinleştiği, tazminat davasının 29.09.2009 tarihinde açıldığı dikkate alındığında, tazminat istemine dayanak olan ceza dava dosyası celp edilerek, kesinleşme şerhli karar örneğinin davacılara tebliğ edilip edilmediği veya davacıların haklarında verilen beraat hükümlerinin kesinleştiğini dosyadan belge almak ve benzeri yollarla öğrenip öğrenmedikleri ile davacıların beraat ettikleri ceza dava dosyasında geçici köy korucusu olarak görev yaptıkları yönündeki bazı beyanları da dikkate alınarak, bu hususun ve davacıların işlerine devam edebilmek için haklarında verilen beraat hükümlerinin kesinleşmiş örneğini ilgili kuruma sunup sunmadıkları araştırılıp davanın süresinde açılıp açılmadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile davaların kısmen kabulüne karar verilmesi,
2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
1- Davacıların gözaltına alınma, tutuklama ve tahliye tarihlerinin dosya içeriğinden anlaşılamaması karşısında, davacılara ilişkin olarak gözaltı, tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örneklerinin dosya içine alınarak, davacıların gözaltı ve tutukluluk sürelerinin tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi sonrası bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Tazminat davasının dayanağı olan ceza dava dosyasında davacıların (sanıkların) köy korucusu olarak görev yaptıkları yönünde bazı beyanlarının bulunduğu dikkate alındığında, davacıların tutuklandıkları dönemde köy korucusu olarak görev yapıp yapmadıklarının ilgili kurumdan sorularak, köy korucusu olarak görev yaptıklarının belirlenmesi halinde, tutuklu kaldıkları döneme ilişkin olarak maaş ödemesi yapılıp yapılmadığı ve ödenmeyen maaşlarının bulunup bulunmadığının ilgili kurumdan sorularak, ödenmeyen maaşlarının bulunmaması halinde herhangi bir maddi zararlarının bulunmadığı dikkate alınarak maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi, ödenmeyen maaşlarının bulunması halinde ise bu miktarın, davacıların talep ettiği maddi tazminat miktarı da gözetilerek maddi tazminat olarak tayininin gerektiği, ancak davacıların köy korucusu olarak görev yapmadıklarının tespiti halinde tutuklu kalınan döneme ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenen net asgari ücret üzerinden hesaplanacak miktarların maddi tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerektiği dikkate alınmadan, eksik inceleme ve araştırma ile ve tazminat davasının açıldığı 2012 yılına ilişkin olarak belirlenen asgari ücret miktarları üzerinden hesaplama yapılması,
3-Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacının tutuklu kaldığı süre dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayıp fazla tayini,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.