4. Hukuk Dairesi 2010/2839 E. , 2011/1376 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğeri aleyhine 17/11/2006 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 13/03/2008 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, tapu sicilinin tutulmasından dolayı uğranılan zararın, Devletin sorumluluğuna ilişkin Medeni Yasa"nın 1007. maddesi gereğince, ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, satın alma yolu ile davacı adına tescil edilen tapunun ilk oluşumunun hukuki değerden yoksun olduğu gerekçesiyle istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, tapu kaydına güvenerek satın aldığı taşınmazların, orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiğini, tapu kayıtlarının doğru tutulmamasından dolayı oluşan tüm zarardan Medeni Yasa"nın 1007. maddesi gereğince davalının sorumlu olduğunu belirterek, uğradığı zararın davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı ise, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, taşınmazların bulunduğu yerin orman sınırları içinde kaldığı kesinleşmiş olmasına karşın daha sonra yapılan kadastro çalışması sırasında hukuki değerini yitirmiş gibi önceki tapu kaydı esas alınarak yeniden dava dışı 3. kişi adına tescil edilerek yasal dayanağı bulunmayan tapu oluşturulduğu, uyuşmazlık kadastro işleminden kaynaklandığından Medeni Yasa"nın 1007. maddesi anlamında tapu sicilinin tutulması nedeniyle sorumluluğa ilişkin düzenlemelerin uygulanamayacağı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden; davacının, dava konusu Silivri ilçesi, ... 249 parsel sayılı taşınmazı 30.12.1997 günü satın aldığı; Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın 1954 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı sonucuna varılarak davacı adına oluşan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, onanan kararın 21.10.2005 günü kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Yasası"nın “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi gereğince “Tapu Sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.”
Dava konusu olayda, Hazine adına itiraz etmekle yükümlü olan görevliler üzerlerine düşen görevlerini yapmamışlardır. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan Devlet, Medeni Yasa"nın 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki aykırı kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının uğradığı zararın kapsamı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/02/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.