4. Hukuk Dairesi 2018/5431 E. , 2020/2062 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 26/11/2014 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 11/10/2016 günlü karara karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın davacı ... bakımından kısmen kabulüne, diğer davacıların istinaf başvurularının reddine dair verilen 11/10/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ve hukuka aykırılığın tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine dair verilen kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi tarafından başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacılardan ... bakımından davanın kısmen kabulüne, diğer davacılar bakımından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davalının yapımcısı ve sunucusu olduğu TV 360 kanalında yayınlanan Telegol adlı programda ismini gizli tuttuğu Galatasaray Spor Kulübü yönetim kurulu üyesi olduğu belirtilen bir kişinin gerçek dışı açıklamalarının yayınlamak suretiyle davacıların onur, şeref ve haysiyetinin ağır derecede rencide edilmesi sebebiyle hukuka aykırılığın tespiti ile manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili,davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu edilen “Sırf çatı kapanmasın diye iki yönetici İTÜ’ye gidip bize çürük raporu verin diyor, rüşvet teklif ediyorlar” sözlerinin “rüşvetçi” anlamında olgu taşıması sebebiyle davacılardan ... bakımından kişilik haklarına saldırı, oluşturduğundan bahisle davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının adı geçen davacı bakımından kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dosyanın incelenmesinde; dava konusu yayın bütün olarak değerlendirildiğinde; basın özgürlüğü kapsamında kaldığı, yayın içeriğinde davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde ifadelere yer verilmediği, davacılar hakkında eleştirel mahiyette ifadelere yer verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda; ilk derece mahkemesince davanın tümden reddedilmiş olduğu dikkate alınarak davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, bu durum gözetilmeden davacılardan ...’nin kişilik haklarının saldırıya uğradığından bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve taraflardan peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 18/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.