Esas No: 2021/2084
Karar No: 2022/5121
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2084 Esas 2022/5121 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı banka, davalının kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmesi imzaladığını iddia ederek, kredi borcunun ödenmemesi üzerine yaptığı icra takiplerinde davalının itirazı üzerine durduğunu ve itirazın iptali ile takiplerin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise imzaladığı sözleşmenin 2003 tarihinde olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını ve kefaletinin bulunmadığını savunmuştur. Mahkeme, dosya kapsamına göre hak düşürücü sürenin dolduğunu gerekçe göstererek davayı reddetmiştir. Davacı vekili kararı temyiz etmiştir ve temyiz itirazları reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 598/3 maddesi: Kefalet sözleşmesinden doğan alacağa ilişkin hak düşürücü süre on yıldır.
- 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 1. maddesi: Kanun yürürlüğe girdikten önceki fiil ve işlemlerin sona ermesinde Türk Borçlar Kanunu'nun hükümleri uygulanır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 08.12.2020 tarih ve 2019/310 E. - 2020/768 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi temlik alan davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı Bileşke Otom. Tur. ve Day. Tük. Mal. Tic. Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine giriştiği icra takiplerinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takiplerin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin imzaladığı sözleşmenin 2003 tarihli olduğunu, aradan 10 yıl geçtiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacının talebini karşılayacak bir kefaletinin bulunmasının söz konusu olmadığını, talep edilen faizin fahiş olduğunu, müvekkilinin 2003 yılında imzaladığı sözleşmeyi ne amaçla imzaladığını, ne imzaladığını bilmeden imzaladığını, şirkete kağıt üzerinde ortak yapılarak kandırıldığını, davalının 26/09/2009 tarihinde kağıt üzerindeki ortaklığı da devrettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, İstanbul 2. İcra Müdürlüğü'nün 2013/16786 Esas sayılı takip dosyası kapsamında davacı bankanın asıl borçlu ve kefiller hakkında toplam 13.987,00 TL alacağın ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, İstanbul 2. İcra Müdürlüğü'nün 2013/16792 Esas sayılı takip dosyası kapsamında davacı bankanın asıl borçlu ve kefiller hakkında toplam 7.539,90 TL nakit, 630.000,00 TL gayrinakit alacağın ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, alınan 30/12/2019 teslim tarihli bilirkişi ek raporuna göre, bankacılık uygulamalarında, kredi ödemesi yapılır iken, hangi tarihli kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığına dair bir ibare yazılmadığı, sözleşmelerin vadesiz-matbu ve aynı tip (içerikli) olup, ancak; sözleşme tarihi ile kredi kullandırım tarihi örtüştürüldüğünde; davalının nakit kredilerden borçlu bulunmayacağı, vadeli teminat mektuplarının ise, 2003, 2004, 2005 ve 2006 tarihinden itibaren, 2013 tarihine kadar vade uzatıldığı dikkate alındığında,” yeni akdedilen kredi sözleşmeleri ile yeni kredi iradesi oluşturulduğu düşünülerek, davacı bankanın, davalı müteselsil kefil; ...’dan; İstanbul 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/16786 esas sayılı dosyadan ve İstanbul 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/16792 esas sayılı dosyadan alacaklı olmadığının bildirildiği, davalının 02/07/2003 tarihli genel kredi sözleşmesine 02/07/2003 tarihinde kefil olduğu, başka ifade ile davalının imzaladığı kefalet sözleşmesinin 02/07/2003 tarihli olduğu, anılan bu genel kredi sözleşmesine verilen kefaletin limitinin en son 20/12/2014 tarihinde arttırıldığı, davalının kefaletinin bulunmadığı genel kredi sözleşmelerinin ise 19/09/2007, 02/05/2008, 17/08/2012 tarihli sözleşmeler olduğu, kefalet sözleşmesinin imzalandığı 02/07/2003 tarihi itibariyle 6098 sayılı Kanun yürürlükte değil ise de; 6101 sayılı Kanun'un 1.maddesi uyarınca, Türk Borçlar Kanun'un yürürlüğe girmesinden önceki fiil ve işlemlerin sona ermesinde Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 818 sayılı Borçlar Kanununda yer almayıp, 6098 sayılı Kanun'un 598/3 fıkrasında öngörülen, kefalet sözleşmesinden doğan alacağa ilişkin hak düşürücü süre, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki sözleşmelere de uygulanacacağı, davalı tarafça imzalanan kefalet sözleşmesinin tarihinin 02/07/2003 olduğu, her ne kadar en son 20/12/2014 tarihinde kefalet limiti arttırılmış ise de; limit arttırımının yeni bir sözleşme yapılması anlamına gelmeyeceği, on yıllık hak düşürücü sürenin 02/07/2013 tarihini takip eden 03/07/2013 tarihinde dolduğu, dava konusu takip tarihinin ise 11/07/2013 olduğu, takip tarihinde 02/07/2003 tarihli kefalet sözleşmesi yönünden hak düşürücü süre dolduğundan kefaletin sona erdiği, davacının bu kefalet sözleşmesine dayalı olarak davalıya başvuru hakkının takip tarihinde ortadan kalktığı, dava konusu takibe dayanak nakdi kredilerin dava dışı asıl borçluya sırasıyla 14/05/2003, 03/07/2006 tarihlerinde kullandırıldıkları, gayrınakdi kredi kapsamında değerlendirilmesi gereken ve vadeleri daha sonra uzatılan teminat mektuplarının ise sırasıyla 02/07/2003, 27/07/2004, 08/02/2005, 08/03/2005, 13/09/2006, 28/06/2007, 06/05/2008 tarihlerinde verildikleri, davalının kefili olmadığı ve dava dışı asıl borçlu ile yapılan ilk genel kredi sözleşmesinin tarihinin 19/09/2007 olduğu, dava dışı asıl borçluya 14/05/2003, 03/07/2006 tarihlerinde kullandırılan nakdi krediler ile, dava dışı asıl borçlu için verilen 02/07/2003, 27/07/2004, 08/02/2005, 08/03/2005, 13/09/2006, 28/06/2007 tarihli teminat mektuplarının 02/07/2003 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında oldukları, 06/05/2008 tarihli teminat mektubunun ise hangi genel kredi sözleşmesi kapsamında verildiğinin dosya kapsamından tespit edilemediği, bu teminat mektubunun 19/09/2007 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak verildiğinin kabulü halinde, bu sözleşmeye kefil olmayan davalının, bu teminat mektubu yönünden sorumluluğunun bulunmayacağı, anılan teminat mektubunun 02/07/2003 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak verildiğinin kabulü halinde ise, bu kez takip tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle kefilin sorumluluğuna gidilemeyeceği, taraflar arasındaki 02/07/2003 tarihli kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Kanun'un 598/3 fıkrası uyarınca on yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, hak düşürücü sürenin 03/07/2013 tarihi itibariyle dolduğu, davacının hak düşürücü süre dolduktan sonra 11/07/2013 tarihinde takip giriştiği gerekçesiyle davanın 6098 sayılı TBK'nun 598/3 fıkrası uyarınca on yıllık hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temlik alan davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, temlik alan davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (temlik alan) davacı ... Yönetim A.Ş. harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden davacı ... Yönetim A.Ş.'ye iadesine, 21/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.