4. Hukuk Dairesi 2010/2778 E. , 2011/1372 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/07/2007 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla hakaret nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/11/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 16/02/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Dava; kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar vermiş; hüküm, Dairemiz sayın çoğunluğu tarafından onanmıştır. Bu karara aşağıda göstereceğim nedenlerle ve gerekçelerle katılmam mümkün değildir.
Konuşmaların yapıldığı zaman Jandarma Bölge Komutanı olan davalının;
09.04.2007 tarihinde, şehit Uzman Jandarma Çavuş ...’ın ...’un ... İlçesinde yapılan cenaze töreninde yaptığı konuşmasında geçen, “… Bu oyunu planlayanlar ve onların maşaları iyi bilmelidirler ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Mücadelemiz tek bir terörist kalmayana kadar sürecek. Bu gün ABD Senatosu, Fransız Meclisi, İngiliz Lortlar Kamarası, Brüksel AB Parlamentosu, Ermenistan seni katledenleri kınamadı.Olmadı, olmasın.Onlar ancak hainler öldüğü zaman kınar, seslerini yükseltirler.Kutsal kanlarıyla sulayarak, yaşadığımız coğrafyayı vatan yapan ve bize emanet eden ölümsüz kahramanlar; ben burada sizin adınıza tüm hainleri ve destekleyicileri kınıyorum.” şeklindeki sözleri ile,
20.06.2007 günü, şehit ...’ın ...’de yapılan cenaze merasimindeki konuşmasında okuduğu; “Ey koca dünya, bende öldüm- Belli ki hiçbirinizin haberi yok - Hem de Dink’ten sadece bir gün önce - Ama sen ne duydun, ne gördün, ne umursadın - Ölümümden hemen sonra kameralar gelmedi oraya – Halk da toplanmadı, ellerinde karanfil ve mumlarla – Hiçbir devlet büyüğü ve Amerika da kınamadı ölümümü – Ve yazmadılar adımı mezar taşımdan başka bir yere.- Nişanlıya veda mektubu” biçimindeki şiir ile,
...’in oğlu olan davacının kişilik haklarının ihlal edildiği, hasmane yaklaşıldığı, ailenin ağır manevi üzüntüye maruz bırakıldığı, ifade özgürlüğünün kötüye kullanıldığı, bu beyanların çeşitli gazete ve televizyonlarda da yer aldığı ileri sürülmüştür.
Yukarıdaki konuşmanın yapıldığı ve şiirin okunduğu hususunda taraflar arasında anlaşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık bunların davacının kişilik hakkına saldırı teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Davalı, konuşmaların geçtiği tarihlerde Jandarma bölge komutanıdır.09.04.2007 tarihli konuşmasında; 19 Ocak 2007 tarihinde gerçekleştirilen menfur bir silahlı saldırı sonucu öldürülen Hrant Dink’ten ve ailesinden doğrudan ya da dolaylı olarak hiç söz etmemiş, demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yaptıklarını iddia eden bazı ülkelerin, bölücü PKK örgütünün terörist eylemleri neticesi güvenlik güçlerimizin şehit olması karşısında sessiz kalmalarını kendi üslubu ile eleştirmiştir.20.06.2007 günlü konuşmasında ise; ...’in öldürülmesinin ardından meydana gelen protestoların çokluğunu, kamuoyunun yoğun ilgisini ve cenaze töreninin görkemini vurgulayarak, vatan uğruna kanını ve canını vererek şehit olan güvenlik güçlerimize daha fazla sahip çıkılması arzusunu ve beklentisini dile getiren bu şiiri okumuştur. Salt ...’in adının geçmiş olması, kişilik haklarına saldırı olarak algılanamaz. Adı geçen için hainlik sıfatı hiç kullanılmamıştır.Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olan şehitlerin cenaze töreninde, bir komutanın gösterebileceği tepkiden ve kızgınlıktan öte gitmeyen konuşmayı, gereksiz alınganlık göstererek, kişilik haklarına saldırı olarak yorumlamak ve bundan dolayı ilgiliyi tazminatla sorumlu tutmak hak ve adalet ölçülerine uygun düşmemektedir. Davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamıştır.
Bu itibarla; ilk derece mahkemesi kararının bozulması görüşünde olduğumdan, değerli çoğunluğun onama yönündeki kararına katılmıyorum. 16/02/2011