Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10881
Karar No: 2014/30543
Karar Tarihi: 2.10.2014

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/10881 Esas 2014/30543 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2014/10881 E.  ,  2014/30543 K.

    "İçtihat Metni"

    ... vekili avukat ... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.4.2013 gün ve 254-182 sayılı hükmün Dairemizin 23.12.2013 tarih ve 18893-32302 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde taraflar avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
    K A R A R
    Davacı şirket vekili, şirkete ait teknenin, dava dışı ... ve ... Mümessillik İthalat İhracat A.Ş."nin borcundan dolayı, TMSF tarafından haczedilmesi üzerine haksız haciz işleminin kaldırılması amacıyla davalı avukata vekaletname verdiklerini, davalının tekne ile ilgili şirketi temsilen açmış olduğu ve şirket aleyhine açılmış olan davalar sürerken, teknenin TMSF tarafından ihale yolu ile satışa çıkarılması üzerine, ihaleye girmesi için davalıyı görevlendirdiklerini, davalının, 05.08.2005 tarihinde yapılan ihalede şirket nam ve hesabına tekneyi satın aldığını, ancak teknenin şirket adına kayıt ve tescilini sağlamadığını, ayrıca tekne üzerindeki haczin kaldırılması için davalı avukat tarafından, ... 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2005/439 esas sayılı dosyası üzerinden açılan davanın da, “verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmadığı” gerekçesi ile 10.10.2006 tarihinde reddedildiğini öğrendiklerini, bu nedenle de zarara uğradıklarını ileri sürerek; teknenin mülkiyetinin hükmen şirket adına kayıt ve tesciline, ... 1. İcra Mahkemesinin 2005/439 esas sayılı dosyası üzerinden görülen davanın, davalı avukatın açık ihmal ve kusuru ile kaybedilmesi nedeni ile uğramış oldukları maddi zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 10.000,00 YTL maddi ve 10.000,00 YTL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davacı tarafça dava konusu tekne üzerine TMSF tarafından konulan haczin kaldırılmasını sağlamak amacıyla vekaletname verilmesi üzerine, davacı taraf adına vekillik görevi kapsamında açmış olduğu davaların sonuçlarını beklediği aşamada, davacı şirket ile tanışmasına ve vekalet görevini üstlenmesine aracı olan dava dışı avukat arkadaşının, 02.08.2005 tarihinde kendisini telefonla arayarak, TMSF tarafından 05.08.2005 tarihinde teknenin
    2014/10881-30543
    Satışının yapılacağını bildirip, gerçek değerinden çok daha ucuza satılacak olan tekneyi, ihaleden kendisinin satın almasını önerdiğini, bunun üzerine, evini satıp, çevresinden de borç para alarak kendi adı ve hesabına ihaleye girmek suretiyle dava konusu tekneyi satın aldığını, iddia edildiği gibi şirketin nam ve hesabına satın almadığını, satış bedelinin de davacı tarafından değil, bizzat kendisi tarafından ödendiğini, davacının herhangi bir zararının da bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece dava konusu teknenin TMSF tarafından satışa çıkarılması üzerine davalı avukatın ihaleye kendi adına girerek tekneyi satın aldığı, tekneye ilişkin satış bedelinin de davalının kendisi tarafından ödendiği gerekçesiyle teknenin mülkiyetinin davacı adına kayıt ve tesciline ilişkin talebin reddine, tazminat talebine konu isteme ilişkin zarar hususunda ise, davalı avukatın bilirkişi ücretini yatırmakta bir ihmali varsa dahi bunun ancak haklı sebeple azil nedeni olabileceği, davacının ispat edilmiş bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacının temyizi üzerine Dairemizce “....Dava,taraflar arasındaki avukat-müvekkil ilişkisi kapsamında davalı avukata tevdi edilen işe konu teknenin dava dışı alacaklı tarafından yapılan haczine bağlı olarak satışı sırasında, davalı avukatın ihaleye katılarak tekneyi satın alması nedeniyle sahip olduğu teknenin vekil-müvekkil ilişkisine göre mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
    Davacıya ait dava konusu teknenin TMSF tarafından haczedilmesi nedeniyle doğan hukuki ihtilafın çözümlenmesi amacıyla davacı ile davalı taraf arasında vekalet hukuku kapsamında hukuki ilişki tesis edilmiş olup, davalı tarafında kabulünde olduğu üzere bu haciz işleminin kaldırılarak, davacıya tesliminin sağlanması amacıyla hukuki yardımda bulunmak üzere davacı tarafından davalı avukata vekalet verilmiştir.
    Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanununun 389 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti “sadakat ve özenle” ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34.maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu"nun 506. (eski BK. 390.md) maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.
    Vekalet sözleşmesi kapsamında vekilin bir diğer yükümlülüğü de “hesap verme borcu” olup, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup; işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Türk Borçlar Kanunu"nun 508. (eski BK. 392.md) maddesi hükmü gereğince vekil, talep üzerine veya talep olmaksızın yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği herşeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış
    2014/10881-30543
    Olduğu şeyleri saklamaya mecburdur.
    Vekalet ilişkisi kapsamında vekalete konu işlerin vekil tarafından takibi sırasında yapılan işlemlerin müvekkil hesabına yapılması asıl olup,bu durumun aksine olarak,vekilin vekalet ilişkisinden bağımsız olarak kendi adına işlem yaptığını ve bu durumu müvekkiline bildirdiğini genel ispat kuralları çerçevesinde kanıtlaması gerekir.
    Somut uyuşmazlığa konu olayda,dava dışı alacaklı TMSF tarafından dava konusu tekneye haciz işlemi uygulanması sonrasında,davacı tarafından teknenin kendilerine ait olduğu ileri sürülerek,bu tekne üzerindeki haczin kaldırılarak davacıya tesliminin sağlanması amacıyla davalı avukattan hukuki yardım talep edildiği,davalı tarafça davacının avukatlığının üstlenilerek,davalı avukat tarafından ... 1. İcra hukuk mahkemesinin 2005/439 esas sayılı dosyasına konu haczin kaldırılması talepli istemin şikayet yoluyla dava edildiği anlaşılmaktadır. Davalı avukat tarafından açılan bu davanın yapılan yargılaması sırasında dava konusu tekne ihale yoluyla satışa çıkarılarak, 05.08.2005 tarihinde yapılan ihale ile davalı avukata satılmıştır. Davalı avukat tarafından teknenin ihale ile satışının yapıldığı tarih olan 05.08.2005 tarihinde alacaklı TMSF"ye hitaben gönderilen ihtarnamede müvekkili şirketin ağır mağduriyetinin önlenmesi ve teknenin gerçek bedelinden daha az bir değer gösterilerek satılacak olunması nedeniyle farklı menfaatlerin önlenmesi bakımından şahsı adına ihaleye gireceğini bildirmek suretiyle kendi adına ancak müvekkili şirket hesabına hareket ettiğini kabul etmiştir. Davalı avukat tarafından ihale tarihinden önce vekalet ilişkisinden bağımsız olarak tekneyi şahsı adına satın alacağına dair davacı müvekkile yapılmış bir bildirim bulunduğu hususu iddia ve ispat edilemediği gibi,davalı avukat tarafından TMSF hitaben gönderilen 05.08.2005 tarihli ihtarname içeriği dikkate alındığında davalı avukatın tekneyi müvekkili davacı şirket hesabına aldığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca mahkemece davacının teknenin mülkiyetinin adına tesciline ilişkin talebi yönünden;Davacı her ne kadar dava dilekçesinde teknenin mülkiyetinin adına tesciline karar verilmesini talep etmiş ise de,tescil işlemleri idari işlem niteliğinde olup, mahkemece idareyi zorlayıcı nitelikte karar verilemeyeceği gözetilerek mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbitine ilişkin karar vermekle yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile bozulmuş; bu kez davacı ve davalı karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.
    1-Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında usulün 440.maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davacının taleplerinden diğeri, davalı avukatın ... 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2005/439 esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada, davalı tarafından bilirkişi ücretinin yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi sonucu uğradıkları maddi-manevi zararın tazminidir.
    2014/10881-30543
    Dava hukuksal nitelikçe vekilin özen borcunun gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir. Yasal dayanağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 504.,505.,506. (eski BK. 388.,389.,390.md) maddeleridir. Bu madde hükümlerinde, vekaletin, vekilin kabullendiği işin yapılması için, icap eden tasarrufları ifa salahiyetini kapsadığı, vekilin, müvekkilinin sarih olan talimatına aykırı hareket edemeyeceği, vekilin mesuliyetinin genel olarak işçinin mesuliyetine ait hükümlere tabi olduğu, vekilin, vekaleti iyi bir surette ifa zorunda olduğu belirtilmiştir. Vekilin işin başarılı olması için mesleki bilgi ve deneyimleri ile hayat deneyimlerine ve işlerin normal oluşuna göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması, başarılı sonucu engelleyecek davranışlardan kaçınıp, basiretli olarak hareket etmesi, özen borcunun konusunu teşkil eder.
    Bir avukatın yasa ile öngörülen süre içinde yapılması gereken işleri yapmaması, süresinde dava açmaması, temyiz süresini ihtiyatsızca hareket ederek kaçırması vs., özen borcunun gereği gibi ifa edilmediğini ve kusurlu olduğunu gösterir. Avukatın kusurlu bir davranışından dolayı sorumlu tutulabilmesi için kusurunun varlığından ayrı olarak, bu nedenle müvekkilinin bir zararının da meydana gelmesi şarttır. Kusurlu davranışından dolayı müvekkili zarara uğramış ise avukat zararı karşılamak zorundadır.
    Somut olayımızda, davalı avukat davacı şirketin vekili olarak takip ettiği davada, bilirkişi ücretini kesin mehile rağmen yatırmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği açıktır.
    Taraflar arasındaki ihtilafın çözümü için, davalının bilirkişi ücretini süresi içerisinde yatırmış olması halinde müvekkil yararına bir sonuç alınıp alınamayacağının incelenmesi gerekir. Çünkü tazminat hukukunda sadece eylemin yasaya ve sözleşmeye aykırı olması yetmez, ayrıca bu eylem sonucu bir zararın doğmuş olması ve zararla eylem arasında da uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Davalı avukatın vekillik görevini ihmal ettiği, kusurlu davrandığı anlaşılmakta ise de, bu kusurlu davranışın sonunda ve sırf bu kusurdan dolayı davacının bir zararının doğmuş olup, olmadığının araştırılması zorunludur.
    Bu belirlenmenin yapılması hukuki bir mesele olup, mahkemece dosya içerisindeki deliler bu hususta tarafların gösterecekleri diğer deliller toplanarak değerlendirilmeli, gerektiğinde davacın uğradığı zararın miktarı konusunda uzman bilirkişilerden açıklamalı gerekçeli denetime elverişli rapor belirlenip sonucuna uygun karar verilmesi gerekir. Hal böyle iken, eksik incelemeye dayanılarak, yerinde olmayan gerekçe ile, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    Mahkeme kararının, Dairemizin 23.12.2013 tarihli 2013/18893E. 2013/32302K. sayılı ilamındaki bozma nedenine ilave olarak yukarıda açıklanan nedenle de bozulması gerekirken, zuhulen bu itirazın gözden kaçırılmış olduğu, bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin bozmaya dair 23.12.2013 tarih 2013/18893E. 2013/32302K sayılı kararındaki bozma nedenine ilave olarak yukarıda açıklanan
    2014/10881-30543
    nedenle de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair karar düzeltme taleplerinin reddine, (2)nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 23.12.2013 tarih 2013/18893E. 2013/32302K sayılı bozma ilamındaki bozma nedeninin aynen korunması suretiyle, ilave olarak mahkeme hükmünün yukarıda açıklandığı şekilde davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 52,40 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 2.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi