4. Hukuk Dairesi 2009/14515 E. , 2011/1353 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... Yüksek vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğeri aleyhine 14/10/2008 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişlik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin reddine ilişkin 20/01/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının davalılardan ...’na yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hüküm onanmalıdır.
2-Diğer davalıya yönelik temyiz itirazına gelince; davacı, Sabah gazetesinin internet sitesinde link olarak yayımlanan ve kamuoyunda Ergenekon davası adıyla bilinen davanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanmış bulunan iddianamesinin 20 nolu ek klasörünün 128, 129 ve 130. sayfalarında, 427 nolu ek klasörün 22, 23, 50, 51, 52, 53, 54, 138, 157, 158, 161, 163, 173, 174 ve 175. sayfalarında nişanlısı, akrabaları ve arkadaşları ile yaptığı özel telefon görüşmelerinin olduğu gibi yayınlanarak özel yaşamının gizliliği bozularak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek, davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını istemiştir.
Davalılar ise, sorumlu yazı işleri müdürü olan ...’nun hukuki sorumluluğu bulunmadığını, iddianamenin gazete ya da internet sitesinde yayınlanmadığını, internet sitesinde link olarak verildiğini, doğrudan yayınlanmayan içeriğin hukuki sorumluluk gerektirmediğini, gazete muhabirleri hakkında gizliliği bozmak suçundan açılan kamu davalarının beraet ile sonuçlandığını ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, sorumlu yazı işleri müdürü olan davalılardan ... hakkındaki istemin husumet yönünden; diğer davalı hakkındaki istemin ise, haberin görünür gerçeğe uygun olduğu, iddianame ve ekindeki belgelerin haber niteliğinde olup yayınlanmasında kamu yararı bulunduğu gerekçesiyle esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, davalı gazetenin internet sayfasında link olarak verilen iddianamenin eki niteliğindeki belgeler içinde davacının nişanlısı, arkadaşları ve akrabaları ile yaptığı özel içerikli telefon görüşmelerinin olduğu gibi yayınlandığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. madde gereğince herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Yine Anayasa’nın “Haberleşme hürriyeti” başlıklı 22. maddesinde, herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Bundan başka, Medeni Yasa"nın 24. ve 25. maddeleri ile koruma altına alınmış olan bu hakların saldırıya uğramasının yaptırımı da Borçlar Yasası"nın 49. maddesinde gösterilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 8. maddesinde de herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; maddenin ikinci fıkrasında yasaya uygun sınırlama nedenleri sayılmıştır.
Anayasa"nın 20/2 ve 22/2. maddeleri gereğince millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş yargıç kararı bulunması; bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de yasa ile yetkili kılınmış merciin yazılı emri ile kişinin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranabilir, bunlara el konulabilir, haberleşme engellenebilir ve gizliliğine dokunulabilir.
Dava konusu olayda; davacının suç unsuru içermeyen dava dışı kişilerle yaptığı özel telefon konuşmaları içeriği aynen yayınlanmıştır. Bu konuşmaların iddianame ekinde yer alması onların yayınlanmalarını gerektirmez. Kişinin gizli alanını oluşturan özel yaşamının gizliliğine dokunulamayacağından, sıfatı ve konumu ne olursa olsun, kişinin oluru bulunmadan, özel yaşam alanına ilişkin olan haberleşme bilgileri kamuoyuna açıklanmaz. Davacının özel yaşam alanına ilişkin olan özel telefon görüşmelerinin yayınlanmasında kamu yararı da bulunmadığından, böyle bir yayın davacının özel yaşamının gizliliğine ve haberleşme özgürlüğüne saldırı niteliği taşır ve onun kişilik haklarına saldırı oluşturur.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; davalılardan ..."na yönelik temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddiyle kararın adı geçen davalıya ilişkin bölümünün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 16/02/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına 2.bent yönünden katılmıyoruz.16/02/2011