8. Hukuk Dairesi 2011/6843 E. , 2012/2905 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Gündoğmuş Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 15.06.2011 gün ve 124/63 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul, kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına 17.04.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı, kadastro çalışmaları sırasında 170 ada 4 nolu parselin kendisi adına miktarından az olarak tespit ve tescil edildiğini, diğer kısmın yol olarak bırakıldığını, o yerde kendisine ait hayvan ağılının bulunduğunu açıklayarak dava konusu yerin tapu kaydının iptali ile adına tescili istekli olarak 17.03.2008 tarihinde Kadastro Mahkemesine dava açmıştır.
Kadastro Mahkemesi 28.08.2008 tarihinde davanın görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, o yer Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli ve yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karar 3.10.2008 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştirilmiştir.
Davacı harcını ödeyerek 26.09.2008 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesine tescil ve elatmanın önlenmesi istekli olarak aynı yerle ilgili dava açmıştır. Davalı köy tüzel kişiliğine ve Hazineye dava dilekçesi yöntemine uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalılar ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne, 1.6.2009 tarihli bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 67,22 m2 lik kısmın davacı parseline eklenerek 288,24 m2 olarak davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davacı vekili ile Hazine temsilcisi tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Dairenin 3.6.2010 tarih 2010/116-2964 Esas ve Karar sayılı bozma kararında yazılı olduğu üzere yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Mahalli mahkemece, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmuştur. Mahalli mahkeme noksanlıkları tamamladıktan sonra 15.6.2011 tarihli son kararıyla davanın kabulüne 1.6.2009 tarihli bilirkişi raporu ve krokisinde A harfiyle gösterilen 67,22 m2"lik kısmın davacıya ait dava dışı 170 ada 4 nolu parsele eklenerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; Kadastro Mahkemesinin görevsizliğe ilişkin kesinleşen dosyası ektedir. 170 ada 4 nolu parselin 221,02 m2 olarak bir katlı kargir ev ve arsası niteliğiyle senetsizden 30.6.2007 tarihinde davacı adına tespit gördüğü, davacının itirazı nedeniyle kadastro komisyonunca tespitlerin aynen kabulüne karar verildiği, Kadastro Mahkemesindeki davanın görevsizlikle sonuçlandığı anlaşılmıştır. Davacı süresi içerisinde paftasında yol olarak bırakılan ve kadastro çalışmalarından önce ağıl yeri olarak kullandığı kısma ilişkin tespit öncesi zilyetlik hukuksal nedenine tutunarak tescil ve elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Dinlenen köy tüzel kişiliği temsilcisi ile yerel bilirkişi ve davacı tanıkları özetle; davacının dava konusu yeri hayvan ağılı olarak kullandığını açıklamışlardır. Ziraatçi bilirkişi bu yerin hayvan ağılı olarak kullanıldığını rapor etmiştir. Fen bilirkişisi, 1/500 ölçekli rapor ve krokisini dosyaya sunmuştur. Orman bilirkişi, bu yerin orman olmadığını açıklamıştır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık hayvan ağılı olarak kullanılan dava konusu yerin zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacağında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak, ev yapmak, ahır yapmak, samanlık ve garaj inşa etmek, ağıl yapmak ve kullanmak ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak nitelendirilmemektedir. Dairemizin ve HGK.nun yerleşmiş içtihatları da bu yoldadır. Somut olayda, davacı asil, tanıkları, yerel bilirkişi, davalı köy temsilcisinin anlatımları ile, ziraatçi bilirkişinin raporu kapsamına göre, nizalı yerin hayvan ağılı olarak kullanıldığı tartışmasızdır. TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesine dayalı olarak açılan davaların kamusal yönü ağırlıklı davalar olduğu izahtan varestedir. Bir başka anlatımla, mahkeme hakimi tarafların sunmuş oldukları delilerin dışında gerekli gördüğünde resen araştırma ve inceleme yapma yetkisine haizdir. Dolayısıyla bozma ilamına uyulmuş olması taraflar için lehte ve aleyhte usulü kazanılmış hak oluşturmayacaktır. Aksine tutum Dairenin bu konudaki öteki emsal kararlarına ve yerleşmiş inançlarına aykırılık teşkil edeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; davacının davasının reddine karar vermek gerekirken, somut olayın nitelendirilmesinde ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır. Böyle bir kararın onanmasına ilişkin Dairenin Sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmam olanaklı değildir.
Netice olarak, yerel mahkeme kararı bozulmalıdır, kanaatindeyim. Açıkladığım bu nedenlerle Sayın çoğunluğun görüşlerine katılamıyorum. 17.04.2012