4. Hukuk Dairesi 2010/4474 E. , 2011/1347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 31/03/2005 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/01/2010 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 15/02/2011 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve davacı yararına takdir olunan 825,00 TL duruşma avukatlık ücreti ile aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine 15/02/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
KARŞI OY YAZISI
İlk derece mahkemesince; 13.06.2003 tarihinde işlenen iştirak halinde taammüden adam öldürmek, cürüm işleyeni saklamak ve faillerini gizlemeye yardım etmek suçlarından dolayı ... Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı olarak soruşturma yapıp, iddianame
düzenleyerek ... 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2003/364 esas sayılı dosyasında bakılan davayı açan davacı hakkında, sanık vekili olan davalı tarafından verilen 17.06.2004 günlü dilekçedeki ifadeler nedeniyle kişilik hakları ile mesleki haysiyet ve onurunun zedelendiği, geçirdiği tahkikatla ağır psikolojik baskıya maruz kaldığı sonuç ve kanaatine varılarak 15.000 TL manevi tazminatın 31.03.2005 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmiş, sayın çoğunluk tarafından onanan.yerel mahkemenin bu kararına sübut yönünden katılmakla birlikte, kabul edilen tazminatın miktarı yönünden iştirak edemiyoruz.
Borçlar Yasası"nın 49. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Diğer yandan; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesini kısmen karşılayan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinin Hükümet gerekçesinde, hakimin manevi tazminat miktarını belirlerken, tarafların sıfatını işgal ettiği makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alması gerektiğinin belirtilmesinde bir zorunluluk bulunmadığının yanında, bunların maddede gereksiz yere tekrar edilmesinin, herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesine de aykırılık teşkil ettiği ifade edilmiştir.Her ne kadar bu yeni düzenleme yürürlüğe girmemiş ise de, önceden beri göz önünde tutulması gerektiğini düşündüğüm bu husus muhalif kalmamızda etkili olmuştur.
Dava konusu olayın oluş biçimi, dava tarihi ve yukarıdaki ilkeler ile Dairemizin yerleşik uygulamaları gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen 15.000,00 TL manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması ya da bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 438/7. maddesi gereğince, uygun bir miktar manevi tazminat takdir olunmak suretiyle, kararın düzeltilerek onanması gerektiği kanaatiyle değerli çoğunluğun kararına katılmıyoruz. 15/02/2011