Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden davalılar adına olan 2026 parsel sayılı taşınmazın mütegayyip şahıslardan gelme ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, ayrıca kadastro mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararlarına rağmen, Tapu Sicil Müdürlüğü"nce yanlış işlem yapılarak taşınmazın davalılar adına hükmen tescil edildiğini ileri sürüp, tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalılar B... ve K...; çekişmeli yerin 63 yıldır zilyetlikleri altında bulunduğunu belirterek, davayı kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
Davanın reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece “…yerinde keşif yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiği” gerekçesi ile bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında “ …çekişme konusu taşınmazın ve komşu parsellerin kadastro tutanakları ile dayanak kayıt ve belgelerinin getirtilmesi, taraflara tanık dahil tüm delillerini sunma imkanı verilmesi ve delillerin toplanması, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile yerinde uygulama yapılması, taraf tanıklarının dinlenmesi, kadastro mahkemesinde belirlenen olguların da bu davada dikkate alınması, çelişki doğarsa bunun giderilmesi, uzman bilirkişilerden uygulamayı tam olarak yansıtan infaza elverişli rapor ve kroki alınması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Bozmaya uyulmakla, bozma kararı lehinde olan taraf yararına kazanılmış hak doğar ve bozma gerekleri aynen yerine getirilmesi zorunlu hale gelir.
Oysa, mahkemece bozma kararında belirtildiği üzere komşu parsel tutanakları, dayanak kayıtları getirtilip zeminde uygulanmamış, Kadastro Mahkemesinde dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanları ile eldeki davada dinlenen yerel bilirkişi anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmemiş, Hazine tarafından isimleri bildirilen tanıklar usulüne uygun olarak dinlenilmemiştir.
Öte yandan, her ne kadar davalıların dayandığı 1937 tarih 756 tahrir nolu vergi kaydının çekişmeli taşınmaza uygunluğu kabul edilmiş ise de, sınırlar tek tek düzenlenen krokide gösterilmemiş, komşu parsellere uygulanan kayıtlarla denetlenmesinin bilirkişilerin bilemedikleri sınırlar yönünden tanık ifadelerine başvurulmamıştır. Bu durumda, rapor ekindeki krokinin denetime elverişli olduğundan söz etmek olanaksızdır.
Hal böyle olunca; bozma ilamında değinildiği şekilde toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.07.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.