7. Hukuk Dairesi 2015/6177 E. , 2016/5825 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile yıllık izin, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın kendisinin feshettiği gerekçesi ile ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücret taleplerinin kabulüne, diğer taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında iş akdinin feshi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacı rahatsızlığı sebebi ile rapor aldığını ve bu durumdan işvereni haberdar ettiğinde raporu bahane edeceksen bir daha işe gelme denilmek sureti ile işten çıkarıldığını iddia etmiş, davalı ise davacının kendisinin istifa ettiğini savunmuş ve 24/04/2013 tarihli ihtarname ile davacıya 19/04/2013 tarihinden itibaren işe gelmediği belirtilerek varsa haklı mazereti bildirmesi istenmiş ancak ihtarnamenin adresten taşınma sebebi ile tebliğ edilemediği ve tebligat parçasının iade edildiği görülmüştür. Davacının 09/04/2013-18/04/2013 tarihleri arasında raporlu olduğu ve işverenin davacının istifa ettiğine dair hiçbir belge sunmadığı ve ayrıca işten ayrılış bildirgesinde 22 çıkış kodu ile diğer nedenlerin bildirildiği ancak feshin davacının istifası ile olduğu savunmasının çelişkili olduğu ve tüm dosya kapsamı içeriğine göre davacının davalı iş yerinden işverence haksız nedenle işten çıkartıldığı anlaşıldığından mahkemece davacının kıdem tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel mazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiğini sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda davacı haftanın 6 günü 08.30-19.00 saatleri arasında çalıştığını ancak fazla mesai ücretinin ödenmediğini iddia etmiştir. Davacı tanıkları davacının yaz döneminde mesaisinin 08.30"da başladığını 19.00"da sona erdiğini, kışdöneminde ise mesaisinin 08.00"de başlayıp akşam 18.30"da sona erdiğini, cumartesi günleri de aynı şekilde çalışma yapıldığını ancak pazar günleri iş yerinde çalışma yapılmadığını beyan etmişlerdir. Mahkemece davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesi ile fazla çalışma ücret talebi ret edilmiştir. Ancak davacı ile aynı dönemde davalı işyerinde çalışmış tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma ücretinin hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup bozma nedenidir.
4-Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323"üncü, Avukatlık Kanununun 169"uncu ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1"inci maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarındandır. Konuya ilişkin 6100 sayılı Yasanın 329"uncu maddesinin birinci fıkrası bu ilkeye dayanmaktadır. Değinilen Yasanın 330"uncu maddesi uyarınca, vekalet ücretine yönelik hüküm fıkrasının taraf lehine kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısme haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraf içi ayrı ayrı vekalet ücretinden sorumlu tutulacak, vekalet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, rededilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Dosya içeriğine göre, davalı şirket kendini vekille temsil ettirmemiş olup davayı şirket temsilcisinin takip ettiği anlaşıldığından vekili olmadığı halde davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi de hatalıdır.
O halde davacı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.