5. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/733 Karar No: 2015/10869 Karar Tarihi: 13.05.2015
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2015/733 Esas 2015/10869 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2015/733 E. , 2015/10869 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 30/01/2014 NUMARASI : 2012/776-2014/39
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma kararı sonrasında, davaya bakma görevi idari yargı merciine ait olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden dava konusu 1136 ve 1138 parsel sayılı taşınmazların Ömerli Barajı mutlak koruma alanında kaldığı ve bu taşınmazlara fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır. 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle 1136 ve 1138 parseller yönünden mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak; Dava konusu 1137 parsel sayılı taşınmazın davalılardan DSİ Genel Müdürlüğünce yapılan Emirli-Yeşilçay isale hattı kamulaştırma projesi kapsamında kaldığı, davalı idarenin 11.03.2010 tarihli cevabi yazısında, davacı Ş.. B.."ın adresi tespit edilemediğinden noter tebligatı yapılmadığı ve taşınmaza 2000 senesinde fiilen el atıldığı bildirildiğinden, bu parsel yönünden işin esasına girilerek, Dairemizin 24.09.2012 tarihli 2012/10747 E - 17267 K sayılı bozma ilamı doğrultusunda taşınmazın davalı idarece fiilen el atılan kısmının dava tarihindeki değeri belirlenip bedelinin sorumlu idare olan DSİ Genel Müdürlüğünden tahsiline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 13.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.