Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1458 Esas 2020/1062 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1458
Karar No: 2020/1062
Karar Tarihi: 16.06.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1458 Esas 2020/1062 Karar Sayılı İlamı

Özet:

İstirdat davasına konu olan dahilde işleme izin belgesi ile mal bedeli peşin ödemeli satışa ilişkin sözleşmede davacı şirketin aykırı hareket ettiği gerekçesiyle davalı kurum tarafından cezai müeyyide uygulandığı belirtilmiştir. Davacı vekili, davanın kabul edilmesiyle davalı kurumun cezai müeyyide içerikli işleminin iptali ile muarazanın giderilmesini ve ödenen bedelin faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsilini talep etmiştir. Mahkeme, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda davacının nakliyeciyle yaşanan bir sorundan dolayı ihracatta miktar eksikliğine neden olmadığını ve dolayısıyla davacının sorumlu olmadığı belirtse de, davacının cezai müeyyide ödemesinin kanun kapsamında olduğunu ve yasal şartların oluşmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Kanun maddeleri olarak da 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 78. maddesi ve diğer ilgili kanunlar gösterilmiştir.
(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi         2018/1458 E.  ,  2020/1062 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi


    Taraflar arasındaki istirdat davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonucunda verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    - KARAR -

    Davacı vekili, davacı şirket ile davalı kurum arasında dahilde işleme izin belgesi ile mal bedeli peşin ödemeli satışa ilişkin sözleşme düzenlendiğini, davacı şirketin bu sözleşmeye aykırı hareket ettiği iddiası ile davalı kurum tarafından davacı şirkete cezai müeyyide uygulandığını, davacının faizi ile birlikte cezai müeyyide ödemesini yapmak zorunda kaldığını, davalı kurumun işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının süresi içerisinde sözleşme kapsamındaki ihracaat sorumluluğunu yerine getirdiğini, tahrifat yapıldığı iddia edilen kara manifestosu tanziminin davacı şirketin mükellefiyetinde olmadığını beyanla davanın kabulü ile davalı kurumun cezai müeyyide içerikli işleminin iptali ile muarazanın giderilmesine, davacı şirket tarafından faizi ile birlikte ödenmek zorunda kalınan bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı tarafından cezai müeyyidenin icra tehditi ve baskısı altında ödenmediğini, dolayısıyla istirdat davası açılamayacağını, aralarındaki sözleşme hükümlerine göre usulüne uygun olarak bir kısım malların muafiyet kapsamından çıkartılarak davacıya müeyyide uygulandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı tarafça yapılan ihracattaki miktar eksikliğinin nakliyecinin eylemiyle ilgili olmasına rağmen, bu hususun davacıyla nakliyeci arasındaki iç ilişkiye dair olduğu ve nakliyeci eyleminden davacının sorumlu olması gerektiği ve alınan raporda da uygulanan cezai müeyyidenin kanun kapsamında olduğu bildirildiğinden yasal şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince, davacı şirket ile davalı kurum arasında dahilde işleme izin belgesi ile mal bedeli peşin ödemeli satışa ilişkin sözleşme düzenlendiği, davacının sözleşme kapsamında bir kısım malların ihracatına ilişkin belgelerde tahrifat yapılmak suretiyle beyannamelerin kapatıldığı, bu hususun tespiti üzerine sözleşmeye aykırı olan malların ağırlığı belirlenip dahilde işleme izin belgesi taahhüdü karşılığı gözönüne alınarak cezai işlem uygulandığı ve bu işlemin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle 6098 sayılı TBK’nun 78.maddesi uyarınca davacı, borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getirmiş olduğundan, bu borcun ödenmesini kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispatlayamamış olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle maddi ve muhakeme hukukuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.