
Esas No: 2019/196
Karar No: 2019/392
Karar Tarihi: 09.05.2019
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/196 Esas 2019/392 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 457-286
Resmî belgede sahtecilik suçundan sanık ..."in TCK"nın 204/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.04.2014 tarihli ve 457-286 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 27.11.2018 tarih ve 6215-9530 sayı ile;
"Gerekçeli karar başlığında yanlış yazılan suç tarihinin, senedin tanzim tarihi olan 01.09.2006 olarak mahallinde düzeltilmesi ve 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tekerrüre esas alınan Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2001/481 Esas-2005/391 Karar sayılı ilamının 24.12.2007 tarihinde kesinleştiği, davaya konu suçtan sonra kesinleşen hükmün tekerrüre esas olmayacağı ve adli sicil kaydına göre sanığın tekerrüre esas alınabilecek nitelikte başkaca bir hükümlülüğünün de bulunmadığı gözetilmeksizin sanık hakkında TCK"nin 58. maddesinin uygulanması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca bozulmasına; ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılması" suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 12.12.2018 tarih ve 242140 sayı ile;
"...5271 sayılı CMK.nun 225.maddesi uyarınca hükmün konusu olan Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına ait 24/03/2011 gün ve 2011/5068 Esas sayılı iddianame, taraf beyanları ile özellikle mahkemece beyanlarına itibar edildiği için hakkında beraat kararı verilip bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşen inceleme dışı ..."ın anlatımlarına göre; sanık ..."in suç tarihlerinde ... isimli şahsın "Best Halıcılık Day. Tük. Malları Teks. İnş. İth. İhr. ...ve Tic. Ltd. Şti" isimli işyerinde -Mut, Ermenek, Silifke ve Güneyyurt ilçelerinde sigortasız biçimde pazarlama elemanı- olarak çalışıp, görevlendirildiği bu amaçla sanık ..."in katılan ..."ya herhangi bir eşya satmadığı halde tüm yasal unsurları içeren suça konu 01.09.2006 tanzim ve 01.10.2006 ödeme tarihli 400 TL bedelli bonoyu, satış yapmış gibi düzenleyip bir şekilde katılan yerine imza ettikten sonra (başkaca bonolarla birlikte) ..."a teslim ettiği adı geçenin de suça konu bonoyu alacağına tahsil amacıyla vekili vasıtasıyla Mersin 6. İcra Müdürlüğünün 2007/3059 sayılı sırasında 23.05.2007 tarihinde takibe koyduğu, ..."ın suça konu bononun sahteliğini bilerek kullandığına ilişkin delil elde edilemediğinden beraatine, sanık ..."in ise senedin tanzim tarihinde bahsi geçen işyerinde çalışmadığı şeklindeki inkara yönelik savunmasına rağmen 30.01.2014 tarihli Adli Tıp Uzmanına ait bilirkişi raporuna göre, bono üzerindeki yazıların tamamını yazan kişi olduğunun tespit edilmesi nedeniyle mahkumiyetine karar verildiği anlaşılan olaylarda, sanık ... yönünden suç tarihinin Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 27.11.2018 gün ve 2017/6215 Esas, 2018/9530 Karar sayılı ilamında belirttiğinin aksine senedin tanzim tarihi olan 01.09.2006 değil suça konu senedin bilahare Mersin 6. İcra Müdürlüğünün 2007/3059 sayılı sırasında takibe konulduğu 23.05.2007 olarak kabulü gerektiği zira tüm dosya kapsamına göre sanık ..."in suça konu bonoyu; "Ben ...; Mut, Silifke, Ermenek, Güneyyurt ilçelerinde yapmış olduğum satışlarda tüm imzalar gerçektir. Her hangi bir itirazda olunursa tüm sorumluluk bana aittir" ibareleri ve imzası bulunan tarihsiz bir dilekçe ile ..."a verip eki olarak da 16.04.2007 tarihli bir ikametgah ilmuhaberi ibraz ettiği gibi 22.10.2012 tarihli oturumda da bu belgeleri kendisinin verdiğinin doğruladığı ve suça konu senedinde hemen kısa bir süre sonra Mersin 6. İcra Müdürlüğünün 2007/3059 sayılı sırasında 23.05.2007 günü takibe konu edildiği gözetildiğinde, sanık ..."e atılı eylemin icra takip günü olan 23.05.2007 (veya 16.04.2007) olarak kabul edilmesi gerektiği zira Yüksek Dairenin kabul ettiği suç tarihi esas alındığında temyiz incelemesinin yapıldığı tarih itibariyle verilecek kararın niteliğinin dahi değişeceği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.12.2018 tarih ve 6872-10526 sayı ile;
"Her ne kadar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında, suç tarihinin, sahte senedin icraya konulduğu 23.05.2007 tarihi olduğundan bahisle suç tarihine yönelik itirazda bulunmuş ise de; sahte senedi icraya koyan kişinin sanık olmadığı, sanık yönünden suç tarihinin senedin vade tarihi olan 02.10.2006 tarihinden önceki bir tarih olması gerektiği anlaşılmakla, itirazın değişik gerekçe ile kabulüne, Dairemizin 27.11.2018 tarih ve 2017/6215 Esas-2018/9530 sayılı "düzelterek onama" kararının kaldırılmasına karar verilip gereği görüşüldü:
Sanığa yüklenen "resmi belgede sahtecilik" suçunun 5237 sayılı TCK"nin 204/1. maddesinde öngörülen cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu aynı Yasanın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, en aleyhe kabulle senedin vade tarihi olan 02.10.2006 suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nin 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK"nin 223/8. maddeleri uyarınca düşürülmesine" karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.01.2019 tarih ve 242140 sayı ile;
"...Bilindiği üzere, resmî belgede sahtecilik suçu 5237 sayılı TCK.nun 204.maddesinde; "(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır." şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır. Görüleceği üzere resmi belgede sahtecilik suçu "seçimlik hareketli" bir suç olarak düzenlenmiştir. Buna göre, resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmi belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmi belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır. Seçimlik hareketli suçlar, suçun kanuni tanımında gösterilen alternatifli hareketlerden herhangi birisinin işlenmesi ile tamamlanabilen suçlardır. Seçimlik hareketlerin tamamının işlenmesi şart olmayıp, bir tanesinin işlenmesi suçun oluşması için yeterlidir. Seçimlik hareketlerden birkaçı ya da hepsi birlikte işlenmiş olsa dahi tek suç oluşacak ancak bu durum temel cezanın belirlenmesinde gözönünde tutulabilecektir. Seçimlik hareketlerden birisi tamamlanmış ise diğeri teşebbüs aşamasında kalsa dahi suç tamamlanmış kabul edilecektir. Bu suçlarda, suç tarihi en son seçimlik hareketin yapıldığı tarih olup dava zamanaşımı da bu tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu somut olay değerlendirildiğinde;
5271 sayılı CMK.nun 225. maddesi uyarınca hükmün konusu olan kovuşturmaya esas Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına ait 24.03.2011 gün ve 2011/5068 esas sayılı iddianame, taraf beyanları ile özellikle mahkemece beyanlarına itibar edildiği için hakkında beraat kararı verilip bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşen inceleme dışı ..."ın anlatımlarına göre; sanık ..."in suç tarihlerinde beraat eden sanık ... isimli şahsa ait "Best Halıcılık Day. Tük. Malları Teks. İnş. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti"nin -Mut, Ermenek, Silifke ve Güneyyurt ilçelerinde- sigortasız biçimde araba ile halı satışı yapan pazarlama elemanı olarak çalıştığı dönemde katılan ..."ya herhangi bir mal satışı yapmadığı halde tüm yasal unsurları içeren suça konu 01.09.2006 tanzim ve 02.10.2006 ödeme tarihli 400 TL bedelli resmi belge niteliğindeki bonoyu, katılana satış yapmış gibi düzenleyip bir şekilde katılan yerine imza ettikten sonra (başkaca bonolarla birlikte) beraat eden sanık ..."a teslim ettiği adı geçenin de vekili aracılığıyla suça konu bonoyu tahsil amacıyla 23.05.2007 günü Mersin 6. İcra Müdürlüğünün 2007/3059 sayılı sırasında takibe koyduğu anlaşılan olaylarda, mahkemece sanık ..."ın suça konu bononun sahteliğini bilerek kullandığına ilişkin delil elde edilemediğinden bahisle beraatine, sanık ..."in ise inkara yönelik savunmasına rağmen 30.01.2014 tarihli Adli Tıp Uzmanına ait bilirkişi raporuna göre, bono üzerindeki yazıların tamamını yazan kişi olduğunun tespit edilmesi nedeniyle mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmış olup,
Yukarıda bahsi geçtiği üzere, itirazımıza konu ve bu suretle kati surette belirlenmesi gereken husus sanık ..."e atılı sahtecilik eyleminin suç tarihinin tespitidir. Kanaatimizce Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 18.12.2018 gün ve 2018/6872 Esas, 2018/10526 Karar sayılı ilamındaki "... sahte senedi icraya koyan kişinin sanık olmadığı, sanık yönünden suç tarihinin senedin vade tarihi olan 02.10.2006 tarihinden önceki bir tarih olması gerektiği" şeklindeki kabul yerinde değildir. Önemle belirtmek gerekir ki resmi belgede sahtecilik suçlarında suç tarihi somut olaya göre değerlendirilmelidir. İncelemeye konu dosyada ise sanık ... yönünden suç tarihinin adı geçen sanığın suça konu belgeyi katılan ... adına sahte olarak düzenleyip bilahare beraat eden diğer sanık ..."a teslim ettiği tarih olması gerektiği kuşkusuzdur. Bu kapsamda yapılan incelemeye göre, sanık ..."in 22.10.2012 tarihli oturumdaki "Dosyada mevcut ben ... diye başlayan ve Mut, Silifke, Ermenek, Güneyyurt ilçelerinde yaptığım tüm satışlar gerçektir. Herhangi bir itiraz da olursa tüm sorumluluk bana aittir şeklindeki yazı altındaki imza bana aittir. Ben bu imzalı yazıyı işten ayrılırken vermiş olmam lazım. Dosyada mevcut ikametgah ilmihaberi gösterildi. Soruldu, ikametgah ilmühaberi üzerindeki resim bana aittir. Tarafımdan alınmıştır. 16.04.2007 tarihinde alınmış olmasına bir diyeceğim yoktur dedi." şeklindeki beyanı ve suça konu senedinde sanık ... tarafından "Ben ...; Mut, Silifke, Ermenek, Güneyyurt ilçelerinde yapmış olduğum satışlarda tüm imzalar gerçektir. Her hangi bir itirazda olunursa tüm sorumluluk bana aittir" ibareleri ve imzası bulunan ve fakat tarihsiz bir dilekçe ile birlikte beraat eden sanık ..."a verdiği, her ne kadar bu belgede tarih yazılı değilse de sanık ..."in bu belgeyi işten ayrılırken verdiğini yine ekindeki ikametgah ilmuhaberinin de kendisine ait olup 16.04.2007 tarihli olması hususunu doğruladığı gözetilip suça konu senedinde hemen kısa bir süre sonra beraat eden sanık ... vekili marifetiyle Mersin 6. İcra Müdürlüğünün 2007/3059 sayılı sırasında 23.05.2007 günü takibe konu edildiğinin anlaşılması karşısında, sanık ..."e atılı eylemin suç tarihinin lehe kabulle 16.04.2007 veya en aleyhe kabulle icra takip tarihi olan 23.05.2007 günü olarak kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Zira sanık ... yönünden suç tarihinin Yüksek Dairenin kabul ettiği senetteki vade tarihi olan 02.10.2006 günü olduğunun kabul edildiği ahvalde beraat eden sanık ... ..."ın bu senedi yaklaşık (vade tarihinden) 8 ay sonra 23.05.2007 günü icra takibine konu etmesi de hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Ayrıca suça konu senedin içeriği itibariyle tümden sahte olarak düzenlediği kabul edildiğine göre belgede yazılı düzenleme veya vade tarihlerine itibar edilmesi yerinde değildir. Uygulamada sıkça görüldüğü üzere kambiyo senetlerinde düzenleme ve vade tarihleri ileri veya geçmiş tarihli olarak dercedilmektedir. Binnetice itirazımızda belirttiğimiz şekilde belirlenecek suç tarihine göre inceleme tarihi itibariyle atılı suça öngörülen 12 yıllık uzatılmış dava zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 02.04.2019 tarih ve 656-3389 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Özel Dairenin temyiz inceleme tarihinde sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, suç tarihinin tespiti bakımından eksik araştırma bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
İnceleme dışı sanık ...’a ait Best Halıcılık isimli firmada pazarlama görevlisi olarak çalışan sanığın, suça konu bonoyu yaptığı satış işlemlerinin karşılığı olarak inceleme dışı sanık ...’a verdikten sonra inceleme dışı sanık tarafından katılan hakkında 23.05.2007 tarihinde icra takibi başlatıldığı, bunun üzerine katılanın, bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı beyanıyla şikâyetçi olduğu, bu şekilde sanık ve inceleme dışı sanık ... hakkında soruşturma başlatıldığı,
Suça konu bononun, borçlusunun ..., alacaklısının Best Limited Şirketi, düzenleme tarihinin 01.09.2006, vade tarihinin 02.10.2006, bedelinin ise 400 TL olduğu,
26.07.2010 tarihli bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu senette bulunan ve borçlu sıfatıyla katılan ... adına atılı imza ile dosyada mevcut katılan ...’ya ait imzaların birbirleriyle yapılan mukayeseli incelemesinde, senette yer alan borçlu imzasının katılanın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığının belirtildiği,
30.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu senette bulunan yazılar ile dosyada mevcut sanık ...’e ait yazıların birbirleriyle yapılan mukayeseli incelemesinde, senette yer alan yazıların sanık ... eli ürünü olduğu, aynı senette bulunan ve borçlu sıfatıyla atılı imzalar ile dosyada mevcut sanık ...’e ait imzaların birbirleriyle yapılan mukayeseli incelemesinde, inceleme konusu imzaların sanığın eli ürünü olmadığı tespitlerine yer verildiği,
Suça konu bono üzerinde borçlu ...’nın adresi olarak gösterilen “Güllük Mah. Okul Sok. No:36 Ermenek” adresinde ... adında bir şahsın oturup oturmadığının belirlenmesi bakımından hazırlanan 25.01.2010 tarihli tutanakta; ... isimli bir şahsın Güllük Mahallesi sınırları içerisinde ikamet etmediği, dolayısıyla bahse konu şahsın adres ve kimlik kayıtlarının muhtarlıkta mevcut olmadığı hususlarının ilgili Mahalle Muhtarı ile yapılan görüşmede tespit edildiği bilgilerinin yer aldığı,
Söz konusu bononun antetli bölümünün yan tarafında bulunan “0536 294 ....” numaralı hattın kime ait olduğunun belirlenebilmesi amacıyla ilgili operatöre yazılan yazıya Turkcell Şirketi tarafından verilen 08.12.2009 tarihli cevap yazısında; söz konusu hattın İstanbul ilinde ikamet ettiği anlaşılan İrfan Akdağ isimli bir şahsa ait olduğunun belirtildiği,
İnceleme dışı sanık ...’ın, sanığın imzasının yer aldığı, “Ben ...; MUT, SİLİFKE, ERMENEK, GÜNEYYURT ilçelerinde yapmış olduğum satışlarda tüm imzalar gerçektir. Her hangi bir itirazda olursa tüm sorumluluk bana aittir.” şeklindeki ibareler bulunan tarihsiz belge ile “Silifke Mut Ermenek Alecekler Senetli” başlıklı 67 kişinin ismi ve her ismin yanında rakamlar bulunan belgeyi, ifadesinin alındığı 01.12.2011 tarihli oturumda dosyaya ibraz ettiği, ancak dosya içerisinde bulunan 16.04.2007 tarihli, Hürriyet Mahallesi Muhtarı tarafından sanık adına tanzim edilmiş ikametgâh ilmühaberinin aynı oturumda dosyaya ibraz edildiğine dair herhangi bir bilgiye yer verilmediği, 01.12.2011 tarihli oturum sonrasında yapılan dört celseye de tarafların katılmadığı ve bu celselerde dosyaya herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, anılan celselerden sonra yapılan 22.10.2012 tarihli oturumda ise yalnızca yakalama üzerine getirilen sanığın bulunduğu ve sanığa diğer belgelerle birlikte 16.04.2007 tarihli ikametgâh ilmühaberinin de sorulduğu,
Sanık ve inceleme dışı sanık hakkında iştirak iradesiyle resmî belgede sahtecilik suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda, inceleme dışı sanığın suça konu bononun sahteliğini bilerek kullandığına ilişkin kesin ve inandırıcı delil bulunamadığından beraatine, sanığın ise mahkûmiyetine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan aşamalarda; sanıkları tanımadığını, ancak sanıkların iddianamede belirtildiği şekilde kendisine halı satılmış gibi düzenledikleri sahte senetle kendisini borçlandırdıklarını, kendisinin 2002 yılından bu yana Akşehir ilçesinde ikamet ettiğini, Ermenek’e hiç gitmediğini, suça konu senedi imzalamadığını,
İnceleme dışı sanık ... aşamalarda; sanığın kendi şirketinde pazarlamacı olarak çalıştığını, Mut, Silifke, Ermenek ve Güneyyurt ilçelerinde araba ile halı sattığını, sattığı mallara ait senetleri getirip şirkete bıraktığını, ... isimli müşteri borcunu ödemeyince icra takibi başlattıklarını, bu şahsı tanımadığını, sonrasında takip dosyasını da iptal ettirdiklerini, sanığın yaptığı satışlara ilişkin olarak herhangi bir itiraz olması hâlinde sorumlu olacağına dair kendisine bir yazı verdiğini, sanıktan aldığı yazıyı ve yine sanık tarafından düzenlenen listeyi dosyaya sunduğunu, suçlamayı kabul etmediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık soruşturma evresinde tanık sıfatıyla alınan ifadesinde; 2002 yılında Best Halıcılık isimli firmada pazarlamacı olarak işe başladığını, Akşehir ilçesine halı satmak için hiç gitmediğini, Ermenek ilçesinde isminin ... olduğunu söyleyen birine iki halı sattığını, kimlik belgesini görmediğini, bu şahsın beyanına göre senedi düzenlediğini ve bu şahsa imzalattığını, sonra da bu satış senedini şirkete teslim ettiğini beyan etmiş,
Kovuşturma evresinde ise; inceleme dışı sanık ...’ın yanında pazarlamacı olarak bir dönem çalıştığını, sigortası ödenmediği için 2005 yılının sonu veya 2006 yılının başı gibi bu iş yerinden ayrıldığını, çalıştığı dönemde Mut, Silifke ve Ermenek bölgelerinde halı satışı yaptığını, malı sattıktan sonra senet aldığını ve aldığı senetleri de iş yerine bıraktığını, ... ismini çıkartamadığını, görse hatırlayabileceğini, ancak halı satmış gibi senet düzenlemediğini, iş yerinden ayrılırken de elindeki tüm koçan, belge ve sözleşmeleri şirkete teslim ettiğini, düzenlenen senet tarihinde bu iş yerinde dahi çalışmadığını, atılı suçlamaları kabul etmediğini, dosyada mevcut “Ben ...” diye başlayan “Mut, Silifke, Ermenek ve Güneyyurt ilçelerinde yapmış olduğum satışlarda tüm imzalar gerçektir. Her hangi bir itirazda olursa tüm sorumluluk bana aittir.” şeklindeki yazı altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, bu imzalı yazıyı işten ayrılırken vermiş olabileceğini ama verdiği tarihi hatırlamadığını, dosyada mevcut ikametgâh ilmühaberi gösterilip sorulduğunda; ikametgâh ilmühaberi üzerindeki fotoğrafın kendisine ait olduğunu, bu belgeyi kendisinin aldığını, 16.04.2007 tarihinde alınmış olmasına bir diyeceği olmadığını, "Silifke Mut, Ermenek alacaklar senetli" başlıklı 67 adet isim ve karşılarında rakamlar bulunan liste gösterilip sorulduğunda ise bu belgedeki yazıların kendisine ait olmadığını, inceleme dışı sanığa veya sanığın oğlu Şenol Gürkan’a ait olduğunu savunmuştur.
Suç tarihinin tespiti bakımından eksik araştırma bulunup bulunmadığı,
5237 sayılı TCK"nın 210/1. maddesinde kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliklerde resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir. Burada söz konusu olan, sadece resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin cezanın uygulanması değildir. Resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerin bütün olarak uygulanmasıdır.
Resmî belgede sahtecilik suçu ise 5237 sayılı TCK’da (m.204/1) “seçimlik hareketli” bir suç olarak düzenlenmiştir. Buna göre, resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi (sahte bir varaka tanzimi), gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi (hakiki bir varakayı tağyir ve tahrif eyleme) veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda (sahte bir varakayı bilerek kullanma) suç oluşacaktır.
Seçimlik hareketli suçlar, suçun kanuni tanımında gösterilen alternatifli hareketlerden herhangi birisinin işlenmesi ile tamamlanabilen suçlardır. Seçimlik hareketlerin tamamının işlenmesi şart olmayıp, bir tanesinin işlenmesi suçun oluşması için yeterlidir. Seçimlik hareketlerden birkaçı ya da hepsi birlikte işlenmiş olsa dahi tek suç oluşacak, ancak bu durum temel cezanın belirlenmesinde göz önünde tutulabilecektir. Seçimlik hareketlerden birisi tamamlanmış ise diğeri teşebbüs aşamasında kalsa dahi suç tamamlanmış kabul edilecektir. Bu suçlarda, suç tarihi en son seçimlik hareketin yapıldığı tarih olup dava zamanaşımı da bu tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.
Öte yandan, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
İnceleme dışı sanık ...’a ait Best Limited Şirketi’nde pazarlamacı olarak çalışan sanığın, katılana halı satmış gibi katılanı borçlu, adı geçen şirketi alacaklı göstererek düzenlediği sahte imzalı bonoyu inceleme dışı sanığa verdiği ve akabinde inceleme dışı sanık tarafından katılan hakkında 23.05.2007 tarihinde icra takibi başlatıldığı olayda, suça konu bonoyu sanıktan aldıktan sonra icra takibine konu eden inceleme dışı sanık hakkında suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraat kararı verilmesi nedeniyle inceleme dışı sanıkla aralarında iştirak ilişkisi bulunmadığı anlaşılan sanığın, bononun icra takibine konu edilmesinden sorumlu tutulamayacağı ve bu durumda sahte imzalı suça konu bonoyu inceleme dışı sanığa verdiği veya şirkete bıraktığı tarihin, bu tarihin de tespit edilememesi hâlinde senedi düzenlediği tarihin sanık yönünden suç tarihi olarak kabul edilmesinin gerekeceği, ancak; inceleme dışı sanık ...’ın, suça konu senedin kendisine hangi tarihte verildiğine ilişkin bir beyanı bulunmadığı gibi sanığın kendisine verdiği “...satışlarda tüm imzalar gerçektir. Her hangi bir itirazda olunursa tüm sorumluluk bana aittir.” şeklindeki yazı ve senetli alacaklar listesi ile birlikte dosyaya ibraz ettiği anlaşılan 16.04.2007 tarihli ikametgâh ilmühaberinin suça konu bonoyla beraber kendisine verildiğine dair bir ifadesinin de olmadığı, sanığın da bu konuda açık savunmasının alınmadığı, dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgelerden suça konu bononun sanık tarafından hangi tarihte inceleme dışı sanığa verildiğinin anlaşılamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, suç tarihinin belirlenebilmesi amacıyla sanık ve inceleme dışı sanığın yeniden ifadesi alınarak suça konu bononun sanık tarafından inceleme dışı sanığa hangi tarihte verildiğinin sorulması, açık bir cevap alınamaması hâlinde dosya içerisinde bulunan ikametgâh ilmühaberi ile birlikte verilip verilmediğinin açıklattırılması, şirket kayıtlarında bonoların şirkete giriş çıkışına ilişkin bir belge veya defter bulunup bulunmadığı araştırılarak bulunması durumunda bu defter veya belge üzerinden de suç tarihinin belirlenmesine çalışılması ve bunların sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün, suç tarihinin tespiti bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında; Özel Dairenin temyiz inceleme tarihinde sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 18.12.2018 tarihli ve 6872-10526 sayılı sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün vaki zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.04.2014 tarihli ve 457-286 sayılı sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, suç tarihinin tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.